HSYK: İyi ki tam bağımsız değilmiş!
- GİRİŞ25.07.2009 12:11
- GÜNCELLEME25.07.2009 12:11
Bazen sadece tek bir olay, herhangi bir kuruluşun gerçek karakterini ortaya koyar. Bunun tipik bir örneğine geçen yıl şahit olduk: Anayasa Mahkemesi içerik denetlemesi yaparak Anayasa'yı çiğnedi.
5 Haziran 2008 kararı, AYM'nin karakterini ortaya koyuyordu:
"Bu öyle bir kurumdur ki kendini var eden ve uyması gerektiği Anayasa'yı dahi tanımaz."
Temmuz 2009'da ise benzeri bir karakter analizini Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için yapacak hale geldik.
Bazı üyeler, Ergenekon davasının yargıç ve savcılarını, makul bir gerekçe göstermeden değiştirmeye kalkıştı.
Kamuoyu buradaki amacı hemen kavradı:
Hedef davanın seyrini değiştirmekti. Böylece ayakçı küçükbaşlar ceza alırken, plancı büyükbaşlar paçayı kurtaracaktı.
İşte tam o noktada, kurul üyeleri olan Adalet Bakanı ve Bakanlık Müsteşarı olaya müdahale etti.
Bu kritik müdahale ile Ergenekon yargıç ve savcıları görevlerinde kaldı.
Anladık ki asıl adaletsizlik, yargı bürokrasini tam bağımsız bırakmakla ortaya çıkar.
İşte apaçık gördük: Eğer bürokratlar sürece egemen olabilseydi, Ergenekon davası buharlaşıverecekti.
Demek ki neymiş: İlk bakışta büyük bir doğrunun ifadesiymiş gibi gözüken 'Yargı bağımsız olmalı' söylemi, eksikmiş, yetersizmiş ve art niyetli biçimde kullanılıyormuş.
Ama zaten biliyorduk: Bu ülkede, siyasi hedefine, "Yargı bağımsız olmalı" gibi şık bir maskenin ardına sığınarak varmaya çalışanlar var.
HSYK'deki kriz, bu grubun aslında hukuktan da bağımsız olmak istediğini ortaya koydu.
Konu açılmışken... Dün Rıza Türmen'in "Yargı Bağımsızlığı ve HSYK" başlıklı yazısını okudum. (Milliyet, 24 Temmuz)
Yazıda bağımsızlık kelimesi tam 17 kere geçiyordu.
Yargının tarafsız olması gerektiğinden ise sadece bir (1) kere söz ediyordu Türmen; yasak savarcasına.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yargıç olarak görev yapmış... Türkiye Barolar Birliği tarafından "Yılın Hukukçusu" ilan edilmiş... Gazeteciler Cemiyeti'nin de bu yıl köşe yazılarını ödüllendirdiği Rıza Türmen, belli ki yargının tarafsızlığını önemsiz bir konu olarak görüyor.
Yani onun mantığına göre, yargı tam bağımsız olduktan sonra işini zaten tarafsız biçimde ifa edecek.
Bu fikrin yanlışlığını yukarıda gösterdim: Bazı yüksek yargı bürokratları, düpedüz taraflı davranarak, korkunç işler çeviren Ergenekoncuları kurtarmaya çalışıyor.
Hep birlikte şahit olduk: Hukuku, adaleti ve vicdanları hançerleyecek bir kararın alınmasına ramak kalmıştı.
İnanılmaz bir hukuk skandal, gerçek bir adalet katliamı, siyasi müdahale sayesinde engellendi.
Peki Türmen gibi tecrübeli bir hukukçu, bütün bunları bilmesine rağmen, nasıl oluyor da hâlâ tam bağımsızlıktan söz ediyor?
Nasıl oluyor da foyası ortaya çıkan "bağımsızlık" söylemini hâlâ kullanabiliyor?
Ve nasıl oluyor da, bağımsızlıktan daha önemli bir hukuk değeri olduğu artık anlaşılan yargı tarafsızlığını es geçiyor?
Niye böyle bir tutum takındığını bilmiyorum. Ancak Sabih Kanadoğlu ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ile aynı fotoğraf karesinde yer almaktan gocunmadığı anlaşılıyor.
Emre Aköz - Sabah
emre.akoz@sabah.com.tr
Yorumlar11
-
Veysel Aliş
16 yıl önce
Şikayet Et
Hayret ediyorum.... Gazetelere, kudüs toplantılarına,
tank ve toplarla taarruz edilir, Ülke
FELAKETLERDEN, İHTİLÂL(!)lerden
kurtarılırdı. Pek kimse çıkıp da bu
ZORBALARA, MİLLET-HALK
DÜŞMANLARINA, "gözünün üstünde
kaşın var" diyemezdi. Yalnızlığımız
ve çaresizliğimizle KİMSESİZLERİN
KİMSESİNE SIĞINIR, ONA HAVALE
EDERDİK. Ama şimdi en sağdan en
sola kadar her kesimden aydın-
avam, aklımın hafsalamın almadığı
kadar insan ZALİMİN KARŞISINA
ÇIKIYOR. Hayret ediyoru... Ama
hoşuma da gidiyor..
Beğen
Cevapla
-
Veysel Aliş
16 yıl önce
Şikayet Et
Hayret ediyorum, hayret ediyorum ama.... Hayret ki ne hayret... Eskiden ne
kıyımlar, ne yıkımlar, ne saldırılar
yapıldı... Her kesimden insanlara..
Çıkar bir sözümona paşa veya bir
dekan veya ögretim üyesi yada
saygın(!) zat (kadın-erkek);
BAŞBAKANLARA, FİKİR-İNANÇ-
KANAAT ÖNDERLERİNE, ağzına ne
gelirse söver-sayardı, millete
ekranlardan hakaret üstüne
hakaret eder, büyük bir haz
duyarak da SIRITIRDI. Gece yatıp,
rüya eseri mi bilinmez, silkeleme
ile kurumlardan, "olmuşlar"
dökülür, sorgu-sualsiz tard edilirdi.
Beğen
Cevapla
-
Süleyman Can
16 yıl önce
Şikayet Et
Düzey. Sayın Aköz, yargının bağımsız ve tarafsız olması doğrudan hakim ve savcılarla ilgili. Hukuk eğitim sistemi o düzeyde hakim ve savcı yetiştirebiliyor mu? Hukuk fakültelerindeki eğitim sistemi ve yuksek makamlara atanan hakim ve savcıların atama şekli acaba üst düzeydemi. Bana göre bizim hakim ve savcılarımız sadece maaş için çalışıyor.
Beğen
Cevapla
-
erol avcı
16 yıl önce
Şikayet Et
olmaz olmaz. ama oldu lafa gelince 2500 senelik devlet tecrübemiz var diyoruz. bir çok devlet kurduk diyoruz eee sonuç işte AYM işte HSYK.hamurabi kanunlarını uygulayanlar bile şimdikilerden daha insaflıydı.
Beğen
Cevapla
-
Ekrem Erol
16 yıl önce
Şikayet Et
Ne Hukukçular ama!. Bütün hukukçularımız Sn.Sabih Kanadoğlu veya YARSAV başkanı asker kaçağı M.Emin Ağaoğlu gibiyse yandık demektir. Zaten fazla söze gerek yok; "dava tanıkların mahkemeye çağrılması için veya dava dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ..... tarihine ertelendi diye" (be adam öngörüşmede tanığa tebligat yaptır ya da dosyada eksiklik varsa duruşmayı yapma!)bol miktarda ara karar veren mahkeme sanırım sadece Türkiye'de var. Yargı mensuplarının çuvaldızı kendilerine batırma zamanı geldi de geçiyor.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle