Fiyasko...
- GİRİŞ29.08.2025 08:42
- GÜNCELLEME31.08.2025 10:13
Geçen haftaki yazımın başlığı “Avrupa’da Sıfır Çektik” olmuştu. Sizlerden yazımla ilgili birçok yorum almıştım. Olumlu eleştiriler olduğu gibi “yanlı” yorum yaptığımı iddia edenler de olmuştu. Dün geceki rövanş maçlarından sonra yazıma uygun başlık bulmakta zorlandım. Siz ister fiyasko, ister hüsran ister rezalet deyin…Çünkü bu başarısızlığı ancak bu tür kelimelerle anlatabiliriz…
Fenerbahçe Benfica’ya uzun süredir transfer gündeminde olan milli futbolcu Kerem Aktürkoğlu’nun golüyle 1-0 yenilerek Şampiyonlar Ligi’ne kalma şansını kaybetti. Sarı-lacivertlilerin Ş. Ligi özlemi 17 seneye çıktı. Kerem transferini bir türlü neticelendiremeyen F.Bahçe yönetimin Kerem’in golüyle Ş. Ligi’nden olması trajikomik bir durum ortaya çıkardı. Benfica sadece Portekiz’in değil, Avrupa’nın da önemli takımlarından biri. Real Madrid’den sonra Şampiyonlar Ligi’ne en fazla katılım sağlayan takımlardan biri. O nedenle sportif açıdan Benfica’ya elenilmesi makul karşılanabilir. Ama Jose Mourinho’nun maçtan önce ve sonra farklı medya kuruluşlarına verdiği demeçler yenilir yutulur gibi değildi. Yönetimi transfer politikaları konusunda sert bir dille eleştiren Mourinho’nun, Fenerbahçe’nin yerinin de Şampiyonlar Ligi olmadığını söylemesi asla kabul edilemez. O zaman neden Fenerbahçe’ye teknik direktör oldun diye adama sorarlar. Daha düşük bütçeli, daha basit hedefleri olan takımlara gitseydin. Bununla birlikte en az Mourinho kadar başkan Ali Koç ve Fenerbahçe yönetimi de ortaya çıkan başarısızlığın mimarlarıdır. Yanlış ya da eksik transfer politikaları, yönetilemeyen süreçler Fenerbahçe’yi gittikçe daha büyük bir çıkmazın içine doğru sürüklüyor. Taraftarlar tepkilerini tribünlerde ve sosyal medya platformlarında açıkça ortaya koyuyorlar. Şimdi önümüze bir seçim süreci var. Gerek Mourinho’nun sivri açıklamaları gerekse taraftarların, başkan adaylarının eleştirileri derken Fenerbahçe açısından hareketli günler göreceğiz.
Ve Beşiktaş… Ligde başarıya hasret kalan, yönetim ve hoca değişiklikleriyle toparlanmaya çalışan siyah beyazlılar yapılan onca transferin, harcanan onca paranın ardından Avrupa’da bir tur bile atlayamadan elendi. Üstelik Lausanne gibi 15 yıldır Avrupa’da ciddi bir başarısı olmayan İsviçre Ligi’nin 8’incisine elenerek… Hadi ilk maçta deplasmanda alınan beraberliğe makul açıklamalar getirilebilir ama rövanşta kendi sahanda ve taraftarının önünde rakibine üstelik kötü ötesi bir oyunla yenilip elenmek kabul edilebilir bir durum değil. Futbolcuların ruhsuzluğuna teknik direktör Ole Gunnar Solksjaer’in de acemilikleri eklenince Beşiktaş için kabus gibi bir maçı geride bıraktık. Eğer Beşiktaş, FEDA sezonunda olduğu gibi daha düşük bütçeli transferler ve alt yapıdan gelen daha çok isimle yolunu çizmeye çalışsaydı Solksjaer’e verilen krediyi kimse sorgulamazdı ancak yapılan bunca transfere rağmen hala ortada doğru düzgün bir oyun olmaması Norveçli teknik adamın Beşiktaş’taki geleceğinin yavaş yavaş sonuna geldiğimizi gösteriyor. Siyah beyazlı yönetimin en kısa sürede yeni bir teknik direktörle -mümkünse yerli- yola devam etmesi en doğru yaklaşım olacaktır.
Avrupa defterini erken kapatan bir başka temsilcimiz de Başakşehir oldu. Önceki yazımda rakiple ilgili bazı detaylar vermiştim. Asla kağıt üstünde temsilcimizle boy ölçüşemeyecek bir rakipti Craiova. Ancak iki maçta da öyle derli toplu öyle organize ve ciddi bir futbol oynadılar ki, Başakşehir’i sahadan sildiler. Yukarıya Beşiktaş için yaptığım eleştiriler Başakşehir için de geçerli. Yapılan transferlere ve elde edilen sonuçlara baktığımızda üzülmemek elde değil.
Panathinaikos’la berabere kalarak elenen Samsunspor ise bana göre elinden gelenin fazlasını yaptı. Uzun yıllar sonra ilk kez Avrupa sahnesine çıkan temsilcimiz güçlü Yunan rakibine diş geçiremedi ama ezilmedi de. Karadeniz ekibi şimdi yoluna Konferans Ligi’nde devam edecek. İnşallah orada başarılı sonuçlara imza atarlar.
Bazı okurlar, Galatasaray’ı neden yazmadığımı neden eleştirmediğimi soruyorlar. Galatasaray henüz Avrupa’da sahne almadı. Şampiyonlar Ligi’nde rakipler belli oldu. Osimhen, Sane ve Singo transferleri ve harcanan bütçeler doğal olarak beklentileri de çok yükseltti. Özellikle geçen sezon Avrupa’da yaşanan büyük hayal kırıklığı hala hafızlarımızda. O nedenle, bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde benzer hayal kırıklıkları olursa emin olun eleştirilerin dozu da o denli büyük olacaktır. Umarım Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor başarılı sonuçlara imza atarlar da millet olarak gururlanırız.
Son tahlilde, Türk futbolunda kulüpler bazında yine Avrupa’da hüsran yaşadığımız bir haftayı daha geride bırakırken, yanlış transfer politikaları, gereksiz harcanan milyon eurolar, kısır tartışmaların hakem hatalarının, ‘cambaza bak’ hikayelerinin gündemimizi esir alacağını gösteriyor maalesef…
Ersin Şiyhan / Haber7
Yorumlar11