Galatasaray’ın Trabzonspor’la sahasında 0-0 berabere kaldığı haftada Fenerbahçe, Beşiktaş’ı deplasmanda üstelik 2-0 geriye düşmesine karşın 3-2 yendi ve zirve yolunda önemli bir galibiyet elde etti.

Dolmabahçe’de Beşiktaş öyle bir maç başlangıcı yaptı ki, dakikalar 22’yi gösterdiğinde siyah-beyazlılar skor tabelasında 2-0’lık üstünlüğü ele almış, Fenerbahçe’nin oyun kurmasına dahi izin vermiyordu. Siyah-beyazlılar Fenerbahçe’nin oyun kurmasına izin vermiyor. Kaptığı topları da kanatlara taşıyarak hızlı hücuma çıkıyordu. Beşiktaş için tam her şey yolunda giderken hiç beklenmedik bir şey oldu. Siyah-beyazlıların son dönemde performansıyla tartışılan ismi kaptan Orkun Kökçü, gereksiz bir pozisyonda Alvarez’e yaptığı hareketin ardından kırmızı kart gördü. Bu kırmızı kartın ardından maçın tüm hikayesi değişti. O dakikaya kadar oyun kurmakta zorlanan Fenerbahçe, eksik rakibi karşısında önce oyunu dengeledi ardından ilk yarı bitmeden skoru eşitledi.

İkinci yarıda da sayı üstünlüğünün avantajını kullanan Fenerbahçe, John Duran’ın şık golüyle rakibini 2-0 geriden gelerek 3-2 mağlup etmeyi başardı.

Sarı-lacivertliler bu galibiyetle lider Galatasaray’la arasındaki puan farkını 4’e indirdi. Domenico Tedesco yönetiminde her geçen hafta oyun kalitesini arttıran Fenerbahçe üst üste üçüncü lig maçından da zaferle ayrılırken yenilmezlik serisini de sürdürdü.

Bu galibiyet kuşkusuz 3 puandan daha fazlası demekti. Fenerbahçe, ligde Trabzonspor’u geride bırakarak 2. Sıraya yükseldi. Rakibini kendi sahasında yenerek yarış dışına itti ve galibiyet serisini sürdürerek Galatasaray ve Trabzonspor’a zirve yarışında “ben de varım” dedi.

Beşiktaş’ta ise Orkun Kökçü açık ne net bir şekilde takımına ihanet etti. Tüm takımın emeği, üstelik 2-0 öne geçmişken onun gördüğü gereksiz kırmızı kartın ardından deyim yerindeyse çöpe gitti. Ve en önemlisi bu yenilgi ile Beşiktaş için lig defteri de kapandı. 11. Hafta itibariyle Beşiktaş, Galatasaray’ın 12, Fenerbahçe’nin 8, Trabzonspor’un ise 7 puan gerisinde haftayı tamamladı ve daha yıl bitmeden lige havlu attı.

Maçın hakemi Ali Yılmaz maça iyi başlamasına karşın Fenerbahçeli Oosterwolde’ye göstermediği sarı kartla hakimiyetini kaybetti. Bence maçın da kırılma anı burası oldu. Orkun’a gözünün önündeki pozisyonda ancak VAR müdahalesiyle kırmızı kart verebildi. Sergen Yalçın’a gösterdiği kırmızı kartın ardından ise maçı dengelemek adına tüm takdir haklarını Beşiktaş’tan yana kullandı. Fenerbahçe’nin birçok kritik bir pozisyondaki haklı itirazını ise duymazlıktan geldi.

TÜRK FUTBOLUNDAKİ BAHİS SKANDALI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Biliyorsunuz TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu düzenlediği basın toplantısında bazı hakemlerin bahis oynadığının tespit ettiklerini açıkladı. Bu açıklama Türk futbolunda deprem etkisi oluşturdu. Sadece futbol değil, siyasetten, ekonomiye tüm kamuoyu bu açıklamaları günlerdir tartışıyor.

Süper Lig’de görev yapan üst klasman hakemi Zorbay Küçük’ün bahis oynadığı gerekçesiyle yüzlerce hakemle birlikte PFDK’ya sevk edilmesi ise, “Temiz Futbol” çağrılarıyla birlikte tüm ülkede büyük bir etkiye yol açtı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının bahis iddialarıyla ilgili zaten yürütülmekte olan bir soruşturma olduğunu duyurması da futbolda “Temiz Eller” operasyonunun yapılacağına olan inancımızı arttırdı.

Ne var ki Zorbay Küçük’ün savcılığa giderek bahis oynamadığını kendisi adına Azerbaycan’dan birisi adına açılmış sahte bir hesabın olduğunu söyleyerek suç duyurusunda bulunması ve  bununla birlikte özellikle alt liglerde görev yapan birçok hakemin “zorunlu” olarak bahis hesabı açtırılması ortaya çıkınca işin rengi değişti. Büyük beklentiler yerini yavaş yavaş büyük hayal kırıklıklarına bırakmaya başladı. Özellikle sosyal medyada etkili olan gazeteci görünümlü trollerin taraftarlık yaparak işi sulandırmaları, TFF’nin iddialarını destekleyecek verileri paylaşamaması, işin adli boyutu beklenmeden yapılan rol çalma çabaları kamuoyunda “dağ fare doğurdu” yorumlarını beraberinde getirdi.

Geçtiğimiz eylül ayında Yeşilay, uzun emeklerle hazırlanan bir raporu kamuoyuyla paylaştı. Raporda maalesef inanılmaz veriler mevcuttu. Türkiye’de kumara başlama yaşı 15’e kadar düşmüştü. Üstelik ülkemizdeki kumar bağımlılığı tarihte ilk defa alkol ve madde bağımlılığını geçmişti. 15 yaşın üstündeki her 10 kişiden 1’i mutlaka kumar oynuyordu.

Şimdi diyeceksiniz ki Yeşilay’ın kumar raporunun konumuzla ne alakası var?

Bakın adı bahis, şans oyunu, iddia vs. gibi değiştirilerek bizlere masum gösterilen ister sanal olsun ister gerçek her türlü oyun aslında kumardır. Aksini iddia edenler ya bilgisizdir ya da iyi niyetli değildir.

Daha da vahim olanı ülkemizde adı farklı farklı dile getirilen bu türlerin hepsi maalesef “yasal”dır. Hatta birçoğu devlet eliyle desteklenmekte ve teşvik edilmektedir. Üstüne üstlük bununla ilgili Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı Spor Toto Genel Müdürlüğü vardır.

İlginçlikler bunlarla da sınırlı değil tabi. Konumuz futboldaki bahis skandalı ya malum. Türkiye’de 2. Ve 3. Lig’in resmi isim sponsoru Türkiye’nin en büyük bahis sitelerinden biri. Üstelik bu bahis sitesinin sahibi TFF’nin eski başkanlarından. Daha birkaç hafta olmadı. Fenerbahçe’de başkanlığa seçilen Sadettin Saran, bir bahis şirketinin sahibi olduğu için yasal tartışmaların ortasında kaldı. Seçime günler kala şirketini devretmek zorunda kaldı. Yani Türkiye’nin en büyük spor kulüplerinden birinin başkanı bahis şirketinin eski sahibiydi.

HER YASAL OLAN ‘HELAL’ Mİ?

Bu kadar tartışılan konunun ardından yine az bilinen bir şeyi söylemem lazım. Vatandaşların bahis hesabı açmasında ya da bahis oynamasında “sorun” yok. Yani yasal. Ama 6222 sayılı yasaya göre spor camiasının içinde bulunan profesyonellerin (hakemler, yöneticiler, başkanlar, görevliler vs…) bahis oynamaları yasak.

Ama görüldüğü gibi bahis yani kumar sadece futbolumuzu değil her yeri sarmış durumda. Şimdi birileri yine işi sulandırmak için “yasal bahis” iyi ama “illegal bahis” kötü diyorlar. Eğer nesillerimizi korumak istiyorsa çocuklarımızı bu kötülüklerden uzak tutmak istiyorsa hepsiyle mücadele etmek zorundayız. Adına ne derlerse desinler kumar tüm kötülüklerin anasıdır. Bu konuda Kuran-Kerim’de Ayeti Kerimeler (Maide 90-91), Hadis-i Şerif’ler (Buhari, Edep, 74) ve Diyanet İşleri Başkanlığının fetvaları gayet açıktır. Yani “haram”dır.

Rahmetli Alev Alatlı’nın dediği gibi yasal olması da onu “helal” yapmaz.

Son tahlilde, konuyu “futbol, spor, yasal ya da illegal” kavramlarından çıkarıp, olaya helal-haram dairesinden bakmak zorundayız. Kumara, bahise bulanmış bir nesilden ne bu millete ne de ümmete hayır gelmez!