Futbolumuzda kritik yol ayrımı!
- GİRİŞ14.12.2025 09:22
- GÜNCELLEME14.12.2025 12:38
Ülke olarak futbolda büyük bir kırılmanın eşiğindeyiz. Ya endüstriyel futbola teslim olup, futbolun güzelliklerini, amatör ruhunu öldüreceğiz ya da bahisin, şikenin, paranın futbolumuzu esir almasına müsaade etmeyerek adaleti, fair-play’i tesis edeceğiz.

FUTBOL DÜNYAMIZIN İÇ KAVGALARINDAN HEPİMİZE GINA GELDİ
Futbolumuzdaki bahis operasyonu genişledikçe her gün bizleri daha çok şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan yeni gelişmeler ortaya çıkıyor. Hakemler, futbolcular, yöneticiler, idareciler vs…Bunlar yetmezmiş gibi bir de futbol dünyamızın kendi iç kavgalarından artık hepimize gına gelmiş durumda.
Futbol, dünyada milyarlarca insanın en büyük ortak paydası. Dünyanın neresine giderseniz gidin en popüler spor etkinliği. Dünyada en popüler insanlar; futbolcular. Bugün Critiano Ronaldo, Lionel Messi ya da Mpbappe gibi yıldızlar devlet başkanlarından daha çok tanınıyor ve ilgi görüyor. Ülkemizde de farklı değil. Hakkari’nin en ücra mezrasından, Sinop’un balıkçı kasabasına, İstanbul’daki plazalardan Kars’taki meralara kadar konuşulan ortak dil futbol. Ama biz bu ortak dili, başarıları, gurur duyulacak hikayeleri anlatmak yerine; kavgaları, tartışmaları, hakem hatalarını, bahis skandallarını konuşuyoruz.
Uzun yıllardır Türk futboluna dair yazılar yazarım ancak bırakın iyi bir noktaya gelmesini futbolumuz her geçen gün daha kötüye gidiyor. Kulüplerimiz borç batağında. Sadece Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’un toplam borcu ekim ayı itibariyle 65 milyar TL’yi geçmiş durumda. Evet yanlış okumadınız 65 milyar TL. Euro bazında ise 1,15 milyar euro. Zararına transferler, astronomik maaşlar, plansız yatırımlar derken futbolumuz büyük bir borç batağına saplanmış durumda. Bir döneme damgasını vuran takımlarımızdan Orduspor, Mersin İdmanyurdu, Karabük, Malatyaspor gibi kulüplerimiz ise öyle ekonomik bataklara girdiler ki şimdilerde hangi liglerde olduğunu dahi kimse bilmiyor.
Bu ekonomik sıkıntılara rağmen son günlerde yaşanan bahis skandalı ise her şeyin üstüne tuz biber ekti. Yine bir umut stadyumlara giden, takımlarına gönül veren taraftarlar, milyonlarca lira kazanan futbolcu, hakem ve yöneticilerin (yasal ya da yasadışı fark etmez) kumara bulaştıklarını öğrendi. Kamuoyunun yakından tanıdığı birçok isim soruşturma kapsamında tutuklandı ve hapse atıldı. Soruşturmanın nereye evrileceğini ise şimdi herkes merak ediyor. İddialara göre çok daha popüler futbolcular, yöneticiler hatta kulüp başkanlarının da isimleri yakında kamuoyuna açıklanacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çok titiz bir soruşturma yürütüyor. Ucu nereye dokunursa dokunsun devletimizin bu konudaki duruşu net. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız da Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilere çok net ifadelerle operasyonlara destek verdiğini söyledi. Ancak futbolun içinden gelen yıllarca toprak sahalarda ter dökmüş siyasete girdikten sonra bile futboldan hiç kopmamış Cumhurbaşkanımızın üzüntüsü ve hayal kırıklığı da o açıklamalarda net bir şekilde görülüyordu:
“İdarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin burada bulunması ve bu kişilerin adının böylesi skandallara karışması, ülkemde bunun olması, bir Cumhurbaşkanı olarak bizleri gerçekten üzmüştür, hayretlere düşürmüştür. Bu rakamlar için milyonlarca lira transfer ücreti alan bu insanlar, bu işin içerisine nasıl bulaşır, nasıl girer? Yöneticilere bakıyorsun, ya bu yöneticiler bunu nasıl yapar, nasıl bulaşır?”
FUTBOLUN RUHUNU YOK EDEMEZSİNİZ
Evet gerçekten akıl alır gibi değil. Türkiye’deki milyonlarca futbolsever aynı duyguları paylaşıyor. Aynı hayal kırklığını yaşıyor.
Ne yazık ki, futbol artık sadece bir spor olmanın çok ötesinde bir endüstri haline eldi. Milyarlarca dolarlık muazzam bir sektörden bahsediyoruz. Ancak bu büyüklük, sporun kirlenebileceği anlamına gelmiyor. Futbolun amatör ruhunu, fair play’i, yeşil sahalardaki mücadeleyi, dişinden tırnağından arttırarak yağmur çamur demeden maçlara giden taraftarları yok edemezsiniz. Sektör büyüyebilir ama futbolun ruhunu yok edemezsiniz.

ÜLKE OLARAK FUTBOLDA KIRILMANIN EŞİĞİNDEYİZ
Şimdi ülke olarak futbolda büyük bir kırılmanın eşiğindeyiz. Ya endüstriyel futbola teslim olup, futbolun güzelliklerini, amatör ruhunu öldüreceğiz ya da bahisin, şikenin, paranın futbolumuzu esir almasına müsaade etmeyerek adaleti, fair-play’i tesis edeceğiz.
İlk yol, en kolay olanı. Göstermelik birkaç kurban bulunur, birkaç operasyon daha yapılır, sonra her şeyin üstü kapatılır ve sistem devam eder. Ama futbola ve topluma verilecek zarar bundan katbekat fazla olur.
İkinci yol ise en zorlu ve meşakkatli olanı. Uzun sürer, birçok tahmin edilmeyen isim ya da kulüp zarar görür, belki takımlarımız Avrupa kupalarına dahi gidemez. Milli takımımız etkilenir. Ama futbolumuzun geleceği kurtulur. Çürümüşlük hali son bulur. Yeni nesilleri yeniden futbolla buluştururuz, stadyumlar yeniden temiz futbol ailesiyle dolar.
Bu konuda da yine Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve “adalet” vurgusu, yolumuzu aydınlatan en önemli işaret fişeği olacaktır:
“Eğer biz bu adaleti tesis edemezsek sahalardan çıkan netice bizi asla tatmin etmez çünkü adaletten uzak bir netice ortaya çıkacaktır. Bunun bizi tatmin etmesi mümkün olmaz. Bütün bunların yanında biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız. Ben yargı mekanizmasının adil bir şekilde çalışmasından sonra bunun da tesis edileceğine inanıyorum. Nereden gelirse gelsin, hangi kulüpten gelirse gelsin, A kulübü, B kulübü fark etmez. Burada adalet, bizim için çok çok önemli. Şu anda da bence yargı, bu görevini en ideal şekilde yapmaktadır. Biz, bu mücadeleyi özellikle de tribünlerin sesi, gençlerin hayalleri, bu milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceğiz.”
Yorumlar1