Paralel Yapı Kırmızı Kitapta

  • GİRİŞ27.10.2014 09:40
  • GÜNCELLEME27.10.2014 15:57

Bir defa Erdoğan, ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla ilk kez MGK’da olacak. Bunun da ötesinde bölge çok sıcak. Gerek içeride şiddet eylemleri gerekse bununla bağlantılı olarak Kobané meselesi şüphesiz MGK’nın ana gündem maddesi. Ancak kamuoyunun asıl önemsediği konu, paralel devlet yapılanması ile ilgili olarak MGK’nın gündemine gelecek olan maddeler.. 

Dün bir profesör, cemaatin gazetesinde, MGK’nın paralel yapıyı gündemine alacak olmasına ilişkin; “.... ‘MGK Kimin Güvenliğini Sağlıyor’ başlığı altında, Cumhurbaşkanı’nın Cemaat’e karşı kişisel husumeti olduğu ortada, bu devlet de bu devletin güvenliği de kimsenin kişisel hırsına ve hesaplarına feda edilemeyecek kadar önemli olmalı......” demiş.. Önce bu cümle nedeniyle bir teşekkür etmeliyiz. Sahiden de son derece isabetli bir tespit. Sahiden biri Fethullah Gülen’e bu tespitten söz etti mi?.. Emniyet’te, yargıda, bürokraside, TRT’de, hastanelerde, okullarda böylesine aidiyet-mensubiyet saikiyle yayılıp dururken, sahiden de, devletin kimsenin şahsi hırs ve hesaplarına feda edilemeyeceğini düşündüler mi?..  Mit Başkanı’nı tutuklamaya kalkarken, Başbakan hakkında ‘dönemin Başbakanı’ diye fezlekeler yazarken, tamamen dış istihbarat bilgilerini toplayıp depolarken, Bakanından Cumhurbaşkanına,  herkesi tek tek dinlerken akıllarına geldi mi bu devletin kimsenin şahsi hesaplarına feda edilemeyecek bir devlet olduğu... Atladılar sanıyorum işin o kısmını.. 

Gelelim sözünü ettiği ‘şahsilik’ hadisesine.. Hoca biliyor elbette bilmez mi, bunun dersini verdi yıllarca üniversitede. Okurlarını yanıltmaya çalışıyor. MGK, bir tavsiye meclisidir. 

Aldığı kararlar, niteliğine göre; TBMM’ye yahut Hükümet’e yollanır. Ondan sonrası zaten anayasal prosedürdür.. Diyeceksiniz ki ‘28 Şubat Darbesini yapan bir yere tavsiye meclisi denir mi?’ Elbette denir. Zira darbeyi MGK değil, Erbakan’dan hükümeti alıp mecliste grubu dahi olmayan milletvekillerine hükümet kurma görevi veren Süleyman Demirel yaptı. Bunu hep söyledim. Ama dönemin şartları elbette MGK’yı da bugünküyle kıyaslanmayacak ölçüde kudretli kılıyordu. Onu da görmezden gelemeyiz. Ancak bugün de, o gün de işleyişin bir yasal akışı vardı. Okurlarını yanıltmak isteyen yazara hatırlatmak gerekir. Örneğin paralel yapının tir tir titrediği Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ya da bilinen adıyla ‘Kırmızı Kitap’.. Devletin Milli Güvenlik Siyaseti… 2945 sayılı MGK yasasında tanımlanan belge, yol haritası.. MGK’da müzakere edilerek ‘Milli Güvenlik için tehdit’ yahut ‘risk’ olarak algılanabilecek başlıklar konusunda tavsiye kararı çıkarılır.. Karar hükümete yollanır. Bakanlar Kurulu’na girer. Orada da görüşüldükten sonra Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne geçer. Kimsenin kişisel hırs veya hesabıyla değil, güvenlik ve tehdit algılamalarıyla hareket edilir. 

Örneğin orada şu sorunun yanıtı aranır; Kim MİT Tırlarını durdurdu? Kim Suriye konulu gizlilik seviyesi en yüksek düzeyde olan toplantıyı dinleyip seslerini servis etti? Kim bu ülkenin Başbakanını, Cumhurbaşkanını, Bakanlarını, Valilerini dinledi?. Sesleri kaydetti, sakladı, ihtiyaca göre montajlarla yeni cümleler oluşturdu ve servis etti?.. Bu ve buna benzer onlarca soru var cevabı aranacak.. Bu cevaplara binaen elbet bir güvenlik ve tehdit algılaması varsa buna yönelik adım atılması istenir. Kim ister, Cumhurbaşkanı mı?.. Hayır.. Ben isterim.. Bir fert, yurttaş olarak. Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan isterim. Kendimi güvende hissetmek isterim. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat