Devletin Şakası Yok
- GİRİŞ28.12.2014 10:45
- GÜNCELLEME29.12.2014 09:37
Hatırlayın o dönemin en popüler tartışmasının fitilini Bülent Arınç ateşlemiş ve “çözüm sürecine mahkûm da değiliz, mecbur da değiliz” demişti.. Bu aslında çözüm süreciyle ilgili, partner olarak ‘PKK’ya mahkûm da değiliz, mecbur da değiliz’ gibi okunmuştu.. Ama sanıyorum Sayın Arınç dümdüz tamamen ne kastettiyse onu söylemiş..
•
Dünyada da çeşitli örnekleri var.. Pek çok ülkede radikal gruplar terörizmi blok olarak bıraksa bile, o gruplar kopan şiddet yanlısı küçük gruplar zaman zaman eylemlerini sürdürüyor. Bunu her tarafta görüyoruz. Burada da beklemeliyiz. Yani PKK tamamen legal siyasi zemine çekilse bile, kongresinde kendini lağvetse bile, bütün Kandil Kadrosu nedamet getirip örgütün dağıtılması talimatını verse bile bu kararı sorgulayan ve riayet etmeyecek olan bir marjinal grup çıkacaktır. Bu, bu işin doğasında var...
•
Ancak Cizre’deki yangını bu analizle izah etmek güç.. Bakınız çok önemli bir aşamaya geldik.. 6-8 Ekim rezaletinden sonra. Çok açık söylüyorum devlet, 49 kişinin öldüğü, faillerin elini kolunu sallaya sallaya dolaştığı, KCK’nın kendini ‘paralel devlet’ ilan ettiği o günlerde, süreci bitirmeyi göze almıştı.. Sahiden de, bir terör örgütüne teslim olmayacaktı.. Ekim ortalarında açıkça ilan edilmeyen temel duruş özetle şöyleydi; ‘.. Ya kamu otoritesi tesis edilir, sokaklar güvenli hale getirilir, yol kesme-kimlik sorma gibi alçakça, ahlaksızca eylemler son bulur ya da devlet anladığınız dilden konuşur..’.. Ne oldu sonra peki?.. Üzerinde uzun uzun müzakere edildi, Kandil-İmralı arasında mekik diplomasisi kuruldu, devlet, MİT üzerinden her aşamada devrede olmayı sürdürdü.. Asgari müşterekte varılan uzlaşma ile 21-24 Aralık Kararları alındı.. Ne o kararlar?.. Kitlesel eylemde şiddetin yasaklanması, maske takılmaması, molotof atılmaması gibi.. Neden?. Çünkü anlaşıldı ki, devletin şakası yok.. Eş anlı olarak HDP Hareketinin lideri Selahattin Demirtaş Moskova’dan açıkladı; ‘.. 10 gün içinde masaya oturulur..’ Yani?. Yılbaşının ikinci haftasında müzakere başlayacak anlamına geliyor bu.. Hangi şart altında peki.. 21-24 Aralık’ta, YDG-H’nin de katıldığı o toplantıda alınan kararların hakkıyla uygulanabilmesi şartıyla. Amma sen bir taraftan kalaşnikoflarla evleri tarayacaksın, mahalleleri yangın yerine çevireceksin, kendine bir takım düşmanlar yaratıp hedefe koyacak ve kendince ceza vereceksin, sonra da diyeceksin ki; “10 güne kadar müzakereler başlar”.. Kusura bakmayın arkadaş, bu şartlar altında bir şeyin başlama olasılığı yok.. Cizre’deki yangına dair Kandil-İmralı ve HDP hattından ikna edici bir açıklama gelmez ve asayiş berkemale dönmezse korkarım 90’ları mumla ararız. Bu kadar da açık söylemek lazım.
•
Devlet, üzerine düşeni elbette yapacak. Gidecek ve Cizre’de o terörizmi gerçekleştirenleri yakalayacak ve adalet önüne çıkaracak. Buna kuşku yok. Kimse sürecin rehavetine kapılıp da kendini devlet zannetmesin. Ancak bu noktada Kandil-İmralı-HDP hattı da yapması gerekeni yapacak ve alınmış kurumsal kararlara rağmen şiddet eylemini kim tertipliyorsa, onun tasfiye olmasını sağlayacak. Saçma sapan sahiplenmeler içinde olmayacak..
•
Dünden beri bölgede PKK’ye yakın ajanslardan gelen haberleri okuyoruz. Deniyor ki, Cizre’de Hür Dava Partisi üyesi olduğu belirtilen iki kişi, YDG-H ve YDGK-H üyeleri tarafından kurulan nöbet çadırına girmeye çalışmış.. Bunun üzerine taraflar arasında çatışma çıkmış. Peki o vakit Cemil Bayık’ın, işaret fişeği sayılabilecek 6-8 Ekim açıklamasını nereye koyacağız?. Buz gibi bir provokasyon olduğu artık açıkça belli olan, KCK tarafından alınmış bir eylem kararının, BDP Parti Meclisinden benimsenmesinden sonra sokakların terörize edildiğini herkes kabul ediyorken, Cemil Bayık demedi mi ki; “.. HÜDAPAR 6-8 Ekim olaylarında ev basıp kişilerin gözlerini bağlayıp merkezine götürdü..” diye.. Apaçık herkesin gözünün içine baka baka böylesi alçakça bir yalanla kitleleri harekete geçirmeye çalışan işaret fişeğini attığını görmüyor mu kimse?..
Yorumlar1