Putin’in “Gölge Ordusu” Wagner’e Ne Oldu?
- GİRİŞ30.10.2025 10:21
- GÜNCELLEME30.10.2025 10:21
Wagner Grubu, resmi olarak varlığı inkar edilen ama fiilen Rusya’nın en güçlü silahlarından biri olan paramiliter bir oluşumdu.
Wagner, ilk olarak 2014’te Kırım’ın ilhakı sırasında sahneye çıktı. Sonra Ukrayna’nın doğusundaki çatışmalarda yer alarak, başta Donbas’ta Rus çıkarlarını desteklemek için sahaya sürüldü.
Her ne kadar “özel” statüde olduğu iddia edilse de Wagner’in, ekipman, lojistik ve operasyonel koordinasyonda Rus askeri istihbaratı (GRU) ve devlet kurumlarıyla sıkı bağları olduğu ortaya konmaktaydı.
Resmi bir yapı değildi ama devletin gölgesinden hiç çıkmadı.
Kurucusu Yevgeny Prigojin, “Putin’in şefi” lakabıyla tanınan bir iş insanıyken, Wagner onun elinde devlet dışı bir orduya dönüştü.
Wagner’in bir diğer önemli ismi ve saha komutanı Dmitri Utkin, eski bir GRU subayıydı ve gruba adını, Alman besteci Wagner’e olan hayranlığı nedeniyle vermişti.
Kırmızı ve siyah renklerdeki logosundaki kurt kafası ve neo-Nazi sembollerini andıran işaretler, grubun ideolojik damarını da yansıtıyordu.
Grup, aynı zamanda “Orkestra” veya “Müzisyenler” gibi takma adlarla da anılmaktaydı.
En parlak döneminde Wagner’in 30 ila 50 bin savaşçıya sahip olduğu tahmin ediliyordu.
On binlerce savaşçısı, ağır topçusu, tankları ve insansız hava araçlarıyla tam bir paralel güçtü.
ÇEKİÇLİ İNFAZ VE KORKU POLİTİKASI
Wagner’in en bilinen insan kaynaklarından biri hapishanelerdi:
“Savaşta hizmet et, cezanı azalt.” teklifiyle binlerce mahkum saflarına çekildi. Bu yöntem hem düşük maliyetli insan gücü sağladı hem de disiplin problemlerinin yanında vahşetin artmasına zemin hazırladı.
Bunun yanı sıra, gösterişli reklamlar, Telegram kanalları ve aşırı milliyetçi propaganda ile eski askerlerin ve maddî sıkıntıdaki gönüllülerin katılımı sağlandı.
Wagner, çatışma sahalarında yoğun topçu ateşi, kamikaze insansız hava araçları ve insan gücüyle yapılan dalga dalga saldırılar gibi taktiksel yöntemler kullandı. Ancak onları diğerlerinden ayıran, acımasız yöntemleriydi.
Wagner savaşçılarının uyguladığı “çekiçli infaz” görüntüleri dünya basınına yansımış; firar etmeye çalışan Yevgeny Nuzhin’in demir çekiçle öldürülmesi, korku ve dehşet yaratmıştı.
Bu görüntüler ve Wagner destekçilerinin şiddeti estetize etme biçimi olarak kullandıkları balyoz fotoğrafları, örgütün psikolojik baskı ve marka oluşturma stratejisini göstermekteydi.
Kurukafa sembolü ve çekiçli infazlarıyla Wagner, savaşın karanlık yüzünün sembolü oldu. Hem mahkumların kullanılması hem de uyguladığı yöntemler, Wagner’i dünyanın en acımasız ordularından biri haline getirdi.
Bakhmut ve Soledar gibi bölgelerde yoğun çatışmalarda yüksek kayıplar veren Wagner, Kremlin’in resmi ordusunun başaramadığını başardı, şehri düşürdü.
ABD Savunma Bakanlığı’na göre; 2023 yılı itibarıyla Wagner’in Ukrayna’daki kayıplarının 10 binin üzerinde olduğunu tahmin edilmektedir.
Gölge ordu, Ukrayna’nın yanı sıra 2015’te Rusya’nın Esad rejimini desteklemek için Suriye’ye müdahalesiyle de sahaya çıktı.
Örgüt, Hama, Humus, Palmira ve Deyr ez-Zor bölgelerinde kara operasyonları yürüttü; aynı zamanda petrol ve doğal gaz sahalarında faaliyetlerde bulundu. Wagner’in bu görevler karşılığında enerji gelirlerinden pay aldığı iddia edildi.
2018’de Deyr ez-Zor’da ABD öncülüğündeki koalisyonla çıkan çatışmada yüzlerce Wagner mensubu öldü.
WAGNER’İN KİRLİ ÇIKAR İMPARATORLUĞU
Wagner yalnızca bir askeri yapı değil, aynı zamanda bir ekonomik imparatorluktu.
Bu gölge ordu, Afrika’daki Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali ve Libya gibi ülkelerle imzaladığı güvenlik anlaşmaları karşılığında altın, elmas ve madencilik hakları elde etti.
Doğal kaynak gelirleri, grubun hem sahadaki operasyonlarını finanse etti hem de Prigojin’in iş ağlarına kaynak aktardı.
Yaptırımlara rağmen karmaşık şirket yapıları, aracı firmalar ve karartma yollarıyla gelirlerin önemli bir kısmı aklanmaya çalışıldı ve bu da Wagner’in uzun süre “kendi kendine yetmesini” sağladı.
Wagner’in savaş sahasındaki her zaferi, Afrika’da yeni bir maden anlaşmasına dönüşüyordu. Finansmanı Afrika’daki altın ve elmas madenlerinden, Kremlin bağlantılı ihalelerden sağlandı.
ABD ve AB yaptırımları, Hazine uyarıları ve uluslararası hukuki girişimler Wagner’in finansal kanallarına baskı yaptı; ancak doğal kaynakların yerel çıkar grupları ve karmaşık şirket ağlarıyla bu baskı tam etkili olamadı.
İSYAN VE PUTİN USULÜ SON
Ukrayna savaşında, Afrika’nın altın madenlerinde, Suriye çöllerinde iz bırakan bu yapı, Kremlin’in kirli eldiveni gibiydi. Ama Wagner’in yükselişi kadar çöküşü de dramatikti.
Prigojin, başta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Kremlin generallerinin yeterli lojistik destek vermediğini öne sürerek onları “ihanetle” suçladı.
2023 Haziran’ında Prigojin’in Moskova’ya doğru başlattığı isyan, Kremlin’i en büyük kâbusuyla yüz yüze getirdi.
Putin, bir yandan örgütün askerî kabiliyetlerinden vazgeçemiyor, diğer yandan Prigojin’in siyasî güç gösterisini kabul edemiyordu.Wagner konvoyları, Voronej’den Rostov’a ilerledi, Kremlin’i tehdit edercesine.
Putin, onu “hain” ilan etti. Kısa süren bu başkaldırı, bir anlaşmayla sona erdi ama bedeli ağır oldu. Çözüm tipik Rusya usulüydü: İsyan bastırıldı, Prigojin Belarus’a sürgün edildi.
Prigojin’in ve bazı kıdemli Wagner yöneticilerinin 2023 Ağustos ayındaki uçak kazasında ölümü, Batılı istihbarat servisleri tarafından şüpheyle karşılandı.
Kremlin “kaza” dedi; dünya ise bunun “Putin’in intikamı” olduğuna inandı. Prigojin’in tepkisinin odağında yer alan Şoygu ise Mayıs 2024’teki kabine değişikliğinde Savunma Bakanlığı görevinden alınarak Güvenlik Konseyi Sekreterliği görevine atandı.
WAGNER’İN YERİNE AFRİCA CORPS GEÇTİ
Bugün “Wagner” adı fiilen yok. Wagner’in çöküşüyle birlikte sahadaki güç boşluğunu Kremlin hızla doldurdu.
Rusya, Wagner’in çöküşünün ardından kıtadaki nüfuzunu korumak amacıyla, Savunma Bakan Yardımcısı Yunusbek Yevkurov yönetiminde Afrika Kolordusu (Africa Corps) adlı yeni bir askeri yapılanma oluşturdu.
Bu adım, Moskova’nın Afrika’daki varlığını “gölge operasyonlardan” çıkarıp devlet denetiminde kurumsal bir modele dönüştürme girişimi olarak öne çıkıyor.
Bu yeniden markalanma sayesinde, eski Wagner unsurları artık yeni üniformayla görev yapıyor.
Africa Corps, Wagner’in sahip olduğu askeri ve ticari ağları devralarak Burkina Faso, Mali, Nijer, Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerde güvenlik hizmetleri sağlamayı; karşılığında da doğal kaynaklara erişim ve siyasî nüfuzu sürdürmeyi hedefliyor.
Bu yönüyle yapı yalnızca bir güvenlik mekanizması değil, aynı zamanda Rusya’nın Afrika’daki ekonomik ve jeopolitik varlığını sürdürülebilir kılan bir araç haline geldi.
Rusya’nın Sahel’den Akdeniz’e uzanan yeni bir nüfuz hattı oluşturma çabası, bölgedeki Batı etkisinin zayıflamasıyla birlikte daha görünür hâle geldi. Ancak bu yeniden yapılanma, Rusya açısından bazı riskleri de beraberinde getiriyor.
Africa Corps’un resmi statüsü, Moskova’nın Wagner döneminde kullandığı “makul inkâr edilebilirlik” alanını daraltıyor; bu da Rusya’yı olası savaş suçu iddiaları karşısında doğrudan sorumlu kılabilir. Buna rağmen Kremlin, Africa Corps’u hem Afrika’daki askerî varlığını meşrulaştıran hem de Ukrayna savaşı nedeniyle artan ekonomik baskılara karşı bir denge unsuru olarak konumlandırıyor.
Batı’nın etkisinin zayıfladığı, Çin’in yükselen nüfuzunun dikkatle izlendiği bir dönemde Moskova, Afrika’yı yalnızca bir etki alanı değil, küresel güç denkleminde stratejik bir sıçrama tahtası olarak konumlandırıyor.
Ukrayna’da ise Wagner’in artakalan savaşçıları Rosgvardiya veya gönüllü birlikler içinde dağıtıldı. Kısacası, marka silindi ama mekanizma devlete entegre edildi.
GÖLGE ORDUNUN KARANLIK MİRASI
Putin için Wagner deneyimi hem bir başarı hem bir uyarıydı. Başarıydı; çünkü Rusya’ya “resmi olmayan” askeri güç üzerinden nüfuz alanları kazandırdı. Uyarıydı; çünkü paralı asker ordusunun kendi lideri, Kremlin’e meydan okuyacak kadar büyüyebildi.
Prigojin ve Wagner ismi artık tarihin sayfalarında; ama bıraktıkları iz, maden anlaşmalarında, savaş suçu iddialarında ve Bakhmut’un yıkılmış sokaklarında kolay kolay silinmeyecek.
Wagner, Putin için “inkar edilebilir bir güçtü.” Onun sayesinde Rusya, resmi orduyu sahaya sürmeden çıkarlarını koruyabiliyordu. Ama aynı Wagner, Moskova’ya yürüyecek kadar güçlendiğinde Kremlin için bir tehdit haline geldi.
Wagner’in hikayesi, bir yandan Putin’in stratejik gücünü, diğer yandan gölge orduların ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterdi.
Sonuçta Putin, kendi elleriyle büyüttüğü bu gölge ordusunu yine kendi elleriyle yok etti. Bugün Wagner yok ama onun yöntemleri ve mirası hâlâ Afrika çöllerinde, Ukrayna sokaklarında ve Kremlin koridorlarında dolaşıyor.
Yazan: Araştırmacı Gazeteci Ertuğrul Cingil, Ukrayna ve Suriye başta olmak üzere Mali, Nijer, Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti gibi Afrika ülkelerinde etkili olan Rusya’nın gölge ordusu “Wagner”in yükselişi ve düşüşünü Haber 7 için kaleme aldı.
Yorumlar3