Mamdani’nin Trump’a karşı New York zaferi
- GİRİŞ05.11.2025 15:39
- GÜNCELLEME06.11.2025 09:22
ABD’nin en büyük, en kalabalık, en zengin, en çok çeşitliliği barındıran kenti New York tarih yazdı.
Belediye başkanlığı seçimlerinde 34 yaşındaki Uganda doğumlu Zohran Mamdani, 2 milyondan fazla seçmenin oy kullandığı yarışta yüzde 50,4 oy alarak zafer ilan etti.
Şehrin ilk Müslüman belediye başkanı olan Mamdani, aldığı 1 milyon 35 bin oyla 1969’dan bugüne en yüksek desteği elde etti.

Rakibi, eski vali Andrew Cuomo yüzde 41,6’da kaldı. Cumhuriyetçi çizgideki bağımsız aday Curtis Sliwa ise yüzde 7,1 ile yarışın gerisinde kaldı.
Katılım oranı olağanüstüydü. New York Seçim Kurulu verilerine göre 2 milyondan fazla seçmen oy kullandı. Bu, son 50 yılın en yüksek katılım oranıydı.
Yılın başında anketlerde yalnızca yüzde 1 destek gören Mamdani’nin bu noktaya gelmesi, Amerikan siyasetinde alışılmadık bir yükseliş hikâyesi olarak görülüyor.

Kendi ekibinin bile kazanma ihtimalini “yüzde 3” olarak gördüğü bir yarışta hem güçlü bir siyasi hanedanı hem de kurumsallaşmış parti düzenini geride bıraktı.
Mamdani böylece New York’un 111. belediye başkanı olurken aynı zamanda son yüzyılın en genç lideri ve kentin ilk Güney Asya kökenli, ilk Müslüman belediye başkanı unvanını aldı.
Bu tablo yalnızca siyasi değil; demografik ve kültürel bir kırılmayı da temsil ediyor.
New York’un göçmen ruhu artık kentin yönetiminde.
Bu sonuç sadece bir seçim değil; bir kuşağın ve bir sınıfın sesi haline gelen bir sandık devrimi gibi.
Mamdani’nin hikâyesi ışıltılı ofislerde değil, metro vagonlarında yazıldı. Megafonla konuştu, el ilanı dağıttı; zenginlerin değil halkın desteğiyle yürüdü. O, milyon dolarlık bağışlarla değil, 20 dolarlık umutlarla seçimi kazandı. Şimdi o umutlar Manhattan’ın gökdelenleri kadar yüksek.

Ve bu zafer, Washington’a, Wall Street’e ve Beyaz Saray’a gönderilen güçlü bir mesaj oldu.
Bu seçimde sandıklar, paranın değil; inancın ve aidiyetin gücünü konuştu.
Veriler gösteriyor ki Mamdani, en yüksek desteği Queens, Bronx ve Brooklyn’in düşük gelirli, göçmen yoğun bölgelerinden aldı.
NEW YORK’TA YÜKSELEN GÖÇMEN RUHU
Kurulu düzenin reddiyle yeni bir siyasetin doğuşuna işaret eden seçimlerde Mamdani, ABD Başkanı Donald Trump’ı da yendi.
Kendisini “Komünist deli” olarak tanımlayan Trump’ın ağır hakaretlerine, fon kesme tehditlerine, hatta asker gönderme imalarına boyun eğmedi.
Aksine, Trump’ın oluşturmaya çalıştığı baskı ve korku siyasetine karşı umutla direndi.
Trump korkusu New Yorkluların oy tercihini değil, öfkesini büyüttü. Her hakaret, Mamdani’yi bir figürden bir sembole dönüştürdü.

Trump, öyle çileden çıktı ki; cinsel taciz iddiaları nedeniyle valilik görevinden ayrılmak zorunda kalan ve ön seçimlerde Mamdani’ye ağır şekilde yenilen Demokrat Partili Andrew Cuomo’yu bile desteklemek zorunda kaldı.
Ne de olsa New York, Trump’ın kendi şehri; güç ve zenginliklerle dolu ışıltılı başarı hikâyesinin merkeziydi.
Ama New York seçmeni bu ikiyüzlü ittifakı sandıkta bozguna uğrattı.
Mamdani hem Cuomo’yu ikinci kez ağır şekilde yendi hem de 1 milyon oy barajını aşarak tarihe geçti.
Trump’ın “güç” siyasetine karşı Mamdani, “adalet” dilini kazandı.
Sonuç ortada: New York’un kalbi artık Beyaz Saray’ın değil, Queens’in ritmiyle atıyor.
TRUMP’IN ZİNCİRLEME YENİLGİSİ
Trump yönetimi için 5 Kasım sabahı yalnızca New York’ta değil, tüm Amerika’da kara bir sabaha dönüştü.
Sadece New York’u değil; Virginia ve New Jersey valiliklerini de kaybetti. Kaliforniya’daki seçim bölgeleriyle ilgili referandumda da yenilgi aldı.
Başkanlık koltuğundaki dokuzuncu ayında Trump artık “yenilmez lider” değil; halkın güvenini kaybeden, panikle bahanelere sarılan bir siyasetçi.
Ve elbette bahaneler de tanıdık: “Hükûmet kapalıydı, oy pusulasında ben yoktum.”
Trump’ın klasik tarzı yine yenilgiyi kabullenememekle sonuçlandı.
MAMDANİ, FİLİSTİN DURUŞUYLA ELİTLERİ YENMEYİ BAŞARDI
New York uzun zamandır “iki şehir”di: Birinde gökdelenlerin parıltısı, diğerinde bodrum katlarının karanlığı. Birinde milyarderlerin hedge fonları, diğerinde kiracının birikmiş faturaları vardı.
Mamdani, işte bu iki dünyanın arasında bir köprü kurdu. Kampanyasında söylediği gibi: “New York hepimizin evi olacak.”
Ücretsiz otobüsler, kira dondurma, kamusal marketler, çocuk bakım desteği…
Bu vaatler artık sadece miting cümleleri değil; yeni bir yönetim anlayışının temeli.
Mamdani yalnızca siyasi rakiplerini değil; milyonlarca dolar akıtan sermaye çevrelerini, Wall Street milyarderlerini, emlak baronlarını, medya elitlerini ve lobileri de yendi.
Onların sahip olduğu güç, para ve baskı; Mamdani’nin arkasındaki göçmenlerin, işçilerin ve yoksulların inancını durduramadı.

Bu kez New York’un kazananı zenginler değil, sokağın sesi oldu.
İsrail’in Gazze saldırılarını “soykırım” olarak tanımlayan Mamdani, bu duruşuyla hem Washington’un hem de kendi partisinin sınırlarını zorladı.
Mamdani, Filistin’e verdiği desteği seçimlere taşımaktan çekinmedi. Soykırımcı Benyamin Netanyahu New York’a gelirse tutuklatacağını açıkça söyledi.
Ve bu cesaretiyle, yoğun Yahudi nüfusuna, güçlü Siyonist yapılara ve İsrail lobisine meydan okudu.
Ancak New York halkı bu cesareti ödüllendirdi.
Kendi partisindeki İsrail yanlısı isimlerin desteğini alamamasına rağmen kazandı. Çünkü onun Filistin dayanışması bir seçim taktiği değil, ömür boyu süren bir vicdan çizgisiydi.
Mamdani’nin zaferi sadece New York’u değil, Demokrat Parti’nin yönünü de değiştirebilir.
Parti içindeki genç ve ilerici kanat bu zaferle tarih yazdı: Ocasio-Cortez, Cori Bush, Ilhan Omar, Bernie Sanders…
Yıllardır söyledikleri “halktan yana politika” çağrısı ilk kez bu kadar güçlü bir biçimde ete kemiğe büründü. Demokrat statüko artık sarsılıyor. Wall Street’in değil, Main Street’in sesi duyuluyor.
MAMDANİ’NİN YENİ AMERİKAN RÜYASI
Ama asıl mücadele şimdi başlıyor.
Trump yönetimi, sermaye çevreleri ve İsrail lobileri; Mamdani’nin her adımını baltalamak için ellerinden geleni yapacak.
Her sosyal konut projesi, her göçmen hakkı hamlesi, her adil vergi düzenlemesi yeni bir saldırıyla karşılaşacak.
Eğer verdiği sözleri tutabilir, dar gelirli New Yorklulara umudu geri verebilirse; bu sadece bir belediye başkanlığı değil, Amerikan siyasetinde bir kırılma anı olacak.
Belki de Mamdani’nin zaferi, ırkçılığın, göçmen düşmanlığının ve Trumpizmin son perdesi olarak tarihe geçecek.
Amerikan rüyası belki de ilk kez zenginlerin değil, adaletin rüyası hâline gelebilecek. Bu kez o rüya gökdelenlerin tepesinde değil; metro istasyonlarında, işçi mahallelerinde, okul bahçelerinde başlayabilir.
Mamdani hem Demokrat Parti’nin geleneksel elitlerine hem de Beyaz Saray’daki güce meydan okudu.

Ve hepsini yendi.
Bu seçim, bir göçmen çocuğunun zaferinden çok daha fazlası: Amerika’nın yönünü gösteren bir pusula olabilir.
Trump’ın “ben” dili, Cuomo’nun “geçmişi”, Bloomberg’in “parası” kaybetti. Kazanan; metrodaki işçi, kirayı yetiştiremeyen anne, Bronx’taki öğrenci oldu.
Artık New York’un rüzgârı başka yönden esiyor.
Ve o rüzgârın adı Zohran Kwame Mamdani.
Yorumlar3