Soykırımda altında çocuk olmak
- GİRİŞ20.11.2025 09:18
- GÜNCELLEME20.11.2025 09:18
Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Birleşmiş Milletler’in korumayı vaat ettiği o evrensel hakların neredeyse tamamı, Gazze’de iki yılı aşkın süredir yaşanan İsrail soykırımı altında sistematik şekilde yok ediliyor.
İsrail’in aralıksız bombardımanları, ablukası ve aç bırakma politikası, en çok da dünyadaki en korunmasız ve masum çocukları hedef alıyor. Bu sadece katliam değil, aynı zamanda Filistin’in geleceği olacak çocuklara karşı yürütülen bir soykırım ve yok etme siyasetidir.
Gazze’de çocuk olmak artık kelimelerle ifade edilmekte zorlanılan bir kabusa dönmüş durumda. İsrail’in soykırımı, Gazze’nin çocuklarını sadece bombaların gölgesine mahkûm etmedi; umutlarını, sağlıklarını, eğitimlerini ve özgürlüklerini de çaldı.
Bugüne kadar 69 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 170 binin üzerinde kişi yaralandı.
10 Ekim’de imzalanan ateşkese rağmen durmak bilmeyen İsrail’in soykırım makinesi, çeşitli iddialarla saldırılarına devam ederek 250’den fazla kişiyi daha öldürdü.
Soykırım vahşetinin boyutlarını yansıtan bu verilerin en ağırı ise öldürülenlerin 20 binden fazlasının çocuklardan oluşmasıdır.
Katliamlarında hiçbir sınır gözetmeyen İsrail, 8 Ekim 2023’ten bu yana her gün ortalama 27 masum Filistinli çocuğu hayattan kopardı.
Açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle 154’ü çocuk olmak üzere 460 kişi hayatını kaybetti. Bu ağır koşullar altında soğuktan ölen çocuk sayısı 14’ün üzerindedir.
Gazze Şeridi’nde yağışlar nedeniyle on binlerce çadırın sular altında kalması yüzünden 288 bin aile felaket şartları altında yaşıyor.
Savaşta hayatta kalmayı başarabilen masum çocukların çoğu, şimdi açlığa, soğuğa ve zor şartlara karşı mücadele ediyor.
Gıda geçişlerini sınırlı tutan İsrail, ateşkese rağmen barınma, ısınma, alternatif enerji ve aydınlatma için gerekli malzemelerin Gazze’ye girişini engellemeyi sürdürüyor.
Ölüm Kokan Gazze’nin Yetim Kalan Nesli
Gazze’de çocuklar sadece ölümle değil, kaybettikleri yakınlarıyla ve sağlıklarıyla da sınanıyor. UNICEF, “Gazze bir milyon çocuk için gerçek dünyanın cehennemi” tanımlamasını yapıyor.
İsrail’in acımasız katliamlarıyla oluşturduğu bu “cehennemin” içinde her beş bebekten biri prematüre doğuyor.
Nasır Çocuk Hastanesi’ne 10 Kasım 2023’te yapılan baskında, İsrail askerleri sağlık personelinin tahliyesine izin vermediği için kuvözdeki prematüre bebekler elektriksiz, bakımsız ve savunmasız kaldı.
Günler sonra ortaya çıkan manzara, insanlığın en karanlık fotoğrafıydı: çürümüş bebek bedenleri. Tek suçları Gazzeli doğmak olan bebeklerin acımasızca ölümü, İsrail’in sınır tanımayan vahşetinin birçok örneğinden en yaralayıcısıydı.
Geçen yıl ocak ayında, Gazze’de İsrail ordusu tarafından hedef alınan araçta sıkışan ve üç saat boyunca ambulans gelmesi için yalvaran 6 yaşındaki Hind Receb’in acı dolu hikâyesi de hafızalarda yerini koruyor.
Gazze’nin yıkılmış, ölüm kokan sokaklarından yankılanan çaresizlik çığlıkları ve iskelete dönmüş çocukların yürek burkan görüntüleri, dünyanın hafızasında kara bir leke olarak uzun yıllar kalacak.
Dünyanın en büyük çocuk mezarına dönen Gazze’de, binlerce çocuk bedeni enkaz altından çıkarılmayı beklerken on binlercesine akut yetersiz beslenme teşhisi konuluyor.
Yetim kalmak ise Gazzeli masum çocukların kaderi hâline geldi.
Acımasız İsrail soykırımı yüzünden 39 bin 384 çocuk ebeveynlerinden en az birini kaybetti. 17 bin çocuk ise hem annesiz hem babasız kaldı.
Dünyanın En Yüksek Uzuv Kaybı Gazze’de Yaşanıyor
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) açıklaması insanı nefessiz bırakacak türden:
Gazze bugün dünyada çocuklarda en yüksek uzuv kaybı oranına sahip bölge. Çocukların çoğu anestezi olmadan ameliyat edilmek zorunda kaldı.
Tespit edilebilen verilere göre Gazze’de ağır koşullar altında 4.700 uzuv amputasyonu yapılabildi ve bunun yüzde 18’ini çocuklar oluşturuyor.
İnsani yardım örgütleri, Gazzeli çocukların yüzde 91’inin çatışma kaynaklı travma yaşadığını ortaya koyuyor. İngiltere merkezli Save the Children’ın (Çocukları Kurtarın) raporuna göre yüzde 80’i “duygu durum bozukluğu” içinde. Bu travmalar sadece bugün değil, yıllar sonra da geri dönecek ağır bir miras.
Çadırların soğuğunda, yıkık binaların gölgesinde, geride kalan tek yetişkin bile olmadan yaşamaya çalışan on binlerce küçük yürek…
İki yılı aşkın süredir kendi topraklarında güvenli bir yer bulma umuduyla savrulan Gazze’nin gül yüzlü çocuklarından her gün yürek parçalayan fotoğraflar geliyor.
Kimi kardeşini sırtında taşıyor, kimi gıda alabilmek için sıralarda bekliyor, kimi de birkaç parça eşyaya sarılıyor.
Yağışlarla da baş etmek zorunda kalan çocuklar, battaniyelerini ıslanmaması için başlarının üzerinde taşıyor.
Daha çocukluklarını yaşayamadan içine düştükleri büyük acılara ve travmalara minicik bedenleriyle direniyorlar.
İsrail Eğitim Soykırımı
Soykırımcı İsrail tarafından masum çocukların gelecek hayalleri de acımasızca siliniyor.
Gazze’deki eğitim altyapısı, bir toplumu karanlığa itmek için bilinçli şekilde hedef alınıyor.Okulların yüzde 97’si hasarlı ya da tamamen yıkılmış durumda. Ayakta kalmayı başaran okulların çoğu da sığınaklara dönüşmüş durumda.
Okullarında olması gereken 785 bin öğrenci eğitim hakkından koparılırken, 13.500 öğrenci ve 830 öğretmen hayatını kaybetti.
BM uzmanları bu tabloyu tek kelimeyle açıklıyor: “Scholasticide” yani eğitim soykırımı.
Gazze’de 1,5 milyon kişi çadırlarda yaşıyor; bunların yüz binlercesi çocuk.
135 bin çadırın yüzde 93’ü artık barınmaya elverişsiz. Yoğun yağışlarda yüzlerce çadır su altında kaldı.Bu çocuklar artık “geleceğin kayıp kuşağı” değil, dünyanın gözleri önünde yalnız bırakılmış bir kuşak.
Soykırımcı İsrail, çocukların sadece canını değil; uzuvlarını, sağlıklarını, yakınlarını, gelecek hayallerini ve tüm yaşam haklarını ellerinden alıyor.
İsrail’in İşkence Laboratuvarında Çocukların Çalınan Hayatları
Gazze cephesindeki yıkım kadar görünmeyen bir diğer cehennem de İsrail cezaevlerinde alıkonulan masum çocuklardır.
Çocuk koruma sözleşmesi başta olmak üzere hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail’de tutuklama yaşı 12’ye kadar inerken, ordunun kararıyla bu çocuklar altı aylık sürelerle cezaevlerinde tutulabiliyor.
Dünyada çocukları elleri kelepçeli şekilde sorgulayan ve askeri mahkemelerde yargılayan tek ülke olan İsrail’in cezaevlerinde, Haziran 2025 itibarıyla 440’tan fazla Filistinli çocuk bulunuyor. Bunların önemli bir kısmı “idari gözaltı” kapsamında, yani suçlama ya da yargılama olmadan, gizli delillere dayanarak keyfi şekilde alıkonuyor.
Tanıkların ifadelerine dayanan uluslararası raporlar; çocukların yaşlarına bakılmaksızın sistematik şekilde fiziksel ve psikolojik baskıya, ağır işkencelere, açlığa ve tıbbi ihmale maruz bırakıldığını açıkça ortaya koyuyor.
Tıpkı 13 yaşında girdiği İsrail cezaevlerinden 9 yıl sonra sağlığını kaybederek çıkabilen Ahmed Manasra gibi yüzlerce çocuğun en güzel yılları işkence altında karartılıyor.
İsrail’in gözetiminde şehit edilen 17 yaşındaki Velid Ahmed gibi çocukların acı dolu hikayeleri de bu karanlığın bir parçası.
İsrail’in işkence laboratuvarlarına dönen cezaevlerinde suç ve ceza kavramı, yerini korkuya, sessizliğe ve karanlığa bırakıyor.
İsrail’in Çocuk Soykırımına Karşı Dünya Harekete Geçmeli
İsrail; sistemli öldürme, açlığa mahkûm etme, yardımları engelleme, sağlık altyapısını çökertme, eğitim sistemini yok etme, kitle hâlinde yetim bırakma ve bebekleri bile hedef alma gibi çok boyutlu soykırım politikalarını pervasızca uyguluyor.
Çocukların çaresizce savrulduğu böylesi bir ortamda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de Barış Kurulu’nun kurulması ve Uluslararası İstikrar Gücü’nün görev yapmasını öngören belirsizliklerle dolu ABD tasarısını kabul etti.
Bir an önce kurtarılması gereken masum çocukların hayatlarından önce, Gazze’yi Filistinliler olmadan yönetme planları ve soykırım üzerinden yürütülen kirli rant hesapları gündeme taşınıyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetiminde kurulacak “Barış Kurulu” ile daha önce açıklanan Riviera ve Great Trust gibi karanlık planların adım adım devreye konulması için çalışılıyor.
Onlar şimdi İsrail’in enkaza çevirdiği, yaşanmaz hâle gelen Gazze’yi ameliyat etme derdindeler.
Ne hayattan koparılan masum çocuklar, ne sahip olmaları gereken temel haklar, ne de yaşadıkları ağır koşullar uluslararası güçlerin umurunda.
Büyük güçlerin çıkarlarına hapsolan BM, artık açlıktan ölen çocuklar, yetersiz beslenen hamile kadınlar ve hayat mücadelesi veren masum insanlar için acilen harekete geçmelidir.
Bu tarihi sınavda dünyanın en büyük diplomatik platformu olan BM, eğer hâlâ varlık sebebini kanıtlamak istiyorsa başta masum çocuklar olmak üzere Gazze’deki herkes için küresel bir yardım köprüsünü acilen kurmalıdır.
Gerçek bir barış için acziyet içinde savrulan uluslararası kuruluşlar, İsrail’den Gazze’deki soykırımının hesabını sormalı ve oluşturduğu enkazın faturasını ödetmelidir.
İsrail’in işlediği soykırım, geride bıraktığı ağır yıkım, açlık görüntüleri ve toprağa karışan çocuk bedenleri asla unutulmayacaktır.
Dünya Çocuk Hakları Günü, Gazze için bir kutlama değil; bir yüzleşme çağrısı olmalıdır.Bu gezegenin en masumlarının hayatı, kirli çıkar hesaplarına ve diplomasi gösterilerine kurban edilemeyecek kadar değerlidir.
Yoksa Gazze’de çocuklar en temel haklarına kavuşamadıkları için ölürken, dünyanın sessizliği en az bombalar kadar ağır bir suç olarak tarihe geçecektir.
Yorumlar2