Kalleş adam sen yenemezsin
- GİRİŞ21.09.2011 06:06
- GÜNCELLEME21.09.2011 06:06
O günü çok iyi hatırlıyorum.
Yazıyı yazıp, bazı arkadaşlarıma okutmuştum.
Beğenmişlerdi.
Sonra bir daha okumuş;
Vazgeçmiştim.
Yazdığımdan kendim de korkmuş, ürkmüştüm.
Önce ihtimalinden korkmuştum.
Sonra da, kalleşin kalleşliğinden, zalimin zalimliğinden...
Bir de zalimin aklına fikir sokmayayım demiştim...
¡ ¡ ¡
Dışişleri Bakanı, gerekirse, gemileri de göndeririz diye meydan okuyordu.
Oturup kendi kendime demiştim ki:
Bir de şu ihtimali düşün.
Hakkâri kırsalında, askerine saldırmışlar;
Aynı gün İstanbul’da, Ankara’da bombalar patlamış;
Bir bakmışsın o gün; Güney Kıbrıs, Akdeniz’i delmekte...
¡ ¡ ¡
Sen bir ona bir buna bakarken;
Bir başka “Mavi Marmara” da Gazze’ye doğru demir almış.
Dışişleri memuru, elinde kripto melül melül gözüne bakıyor;
İsrail o gemileri vurabilir...
Bunların hepsi bir günde başımıza gelebilir diye düşünmüş;
Sonra da “Aklımdan yel alsın” deyip, “delete” tuşuna basmıştım.
Yel, benim aklımdan aldı da; kalleşin aklında olduğu gibi bıraktı.
Çöpe attığım yazı, bumerang gibi döndü, döndü, kafama çakıldı.
¡ ¡ ¡
Hazır olalım.
Eğer, kaderin bizi bıraktığı bu coğrafyada, at iziyle it izi birbirine karışmışsa;
Ortam tam da kurdun seveceği sisli, puslu bir havaysa...
Hele hele kalleş kurdun, yıllardır arayıp arayıp da bir türlü bulamadığı havaysa...
Huyudur; karaktersizliğidir; en gaddar gününü seçer:
Sen, New York’ta gariban Filistinlinin hakkının peşine düşerken; o da pis emelinin peşine takılır.
Sen, büyük devletim diyorsan;
Bu âlemin lideri benim diyorsan;
“Hayır değilsin” demeye teşne kalleş bir ittifak da dikilecektir karşına.
(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)
Ertuğrul Özkök - Hürriyet
Yorumlar1