Sonuçlar hepimize hayırlı olsun; daha fazla yorum zaten seçim yasaklarına takılır.

Pazar günleri bu sütunda eğitim yazıları yazıyorum ama Türkiye’nin eğitim meselelerine dalmak, maalesef hala mutlaka siyasete de dalmayı gerektirdiğinden bugün sadece ABD’deki eğitim-işgücü piyasaları ilişkilerini aktaracağım; veriler, tahminler Harvard Üniversitesi’nin bir eğitim raporundan (Pathways to prosperity projects, Harvard University Graduate School of Education, Şubat 2011).

Aşağıda aktaracaklarım ilk bakışta Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmez gibi duruyor ama acaba gerçek öyle mi? Takdir siz okurların olsun ve ben aktarma işime döneyim.

1973 senesinde ABD’de 93 milyon işgücüne katılan kişi var; yani çalışan ve iş arayan işsizlerin toplamı. Hatırlatayım, o tarihlerde ABD’de işsizlik yani iş arayanların oranı çok düşük, doğal işsizlik oranı seviyelerine yakın, bugünkü gibi yüzde 10 değil.

O tarihte, bu 91 milyon kişinin üçte biri daha lise diploması almadan eğitim süreçlerinden çıkmışlar; yüzde kırkı ise lise diploması alıp daha ileri gitmemiş. 

Basit bir toplama işlemi 1973 senesinde ABD işgücünün yaklaşık yüzde 72’sinin lise diplomalı ya da daha aşağı bir eğitim seviyesinde olduğunu ortaya koyuyor; ancak, 1973 senesinin imalat sanayi üretimi ağırlıklı ekonomik yapısında bu durum ABD için bir sıkıntı çıkarmıyor, o tarihlerde lise diploması sahibi olmak, ABD’de bile kabul edilebilir bir ücret geliri ve iş imkanı için yeterli.

Yazının devamı için bu linki tıklayabilirsiniz