Futbolda "yenemiyorsan yenilmeyeceksin" sözü, böyle derbilerin şifresi gibi. Kağıt üzerinde 6 puan fark ile geride olan taraf Fenerbahçe'ydi ancak savunma güvenliğini 1 dakika bile riske atmadı Mourinho. İlk 60 dakika geçildiğinde, işler tam olarak istenildiği gibi gidiyordu. Sıfır sıfırı iyi ve uzun süre oynamak, Fenerbahçe'nin direncini ve umudunu son yarım saate daha güçlü taşıyacaktı. Galatasaray'ı kendi kalesine yaklaştırmayan Mourinho, rakip kaleyi zorladı ama sonucu alamadı. Sonucu alamayınca da ikili averajda avantaj Galatasaray'ın oldu.

Şampiyonluk yolunda bu kritik maçta iki takım oyuncuları da oyuna müthiş konsantre başladı. Galatasaray, beklendiği gibi 4'lü savunmaya dönmüş, ancak orta sahada 3'lü kalarak ön alan baskısında paylaşımı çok doğru kurgulamıştı. Okan Buruk, Sara ve Torreira'yı çift 8 numara oynatarak ikinci bölgede genelde istediğini aldı. Barış ve Sallai'nin savunma katkısı da nitelikli olunca, oyun orta sahaya yığıldı. Sarı kırmızılılar işin savunma kısmını doğru yaparken, hücumda aynı başarıyı gösteremedi. Çünkü hat arasında doğru bölgede topla buluşup, rakip eksiltecek yahut topu koşturacak iki oyuncu yedek kulübesindeydi: Mertens ve Yunus. Belçikalı yıldız, formsuz ve yorgundu. Yunus da sakatlıktan yeni çıkmıştı.

Mourinho'nun da Skriniar'ı merkeze çekmesi, Osimhen üzerinde bire bir baskı kurma amacını taşıyordu. Portekizli teknik adam da istediğini aldı. Yusuf, genç yaşına rağmen uzun yıllardır derbi oynuyorcasına kendinden emin ve gelecek adına umut verdi. Türk futbolu, pırıl pırıl bir stoper kazanıyor. Sarı lacivertlilerde Fred, oyunu çok istedi ve fark yarattı. Tadic ve Dzeko; arka arkaya oynanan maçlardan dolayı, fiziksel olarak yetersiz kaldı. En Nesyri ise fazla topla buluşamadığı için, kenar ataklarıyla da beslenemeyince verimsiz görüntü ortaya koydu.

Galatasaray'da maçın öne çıkan isimleri Lemina, Sanchez ve Muslera'ydı. Özellikle Lemina, güçlü fiziği ve temposuyla takımını oyunda tuttu, büyük oynadı. Galatasaray taraftarı, Lemina'yı; Lemina da Galatasaray taraftarını çok özlemiş.

İkinci yarı özellikle 60'tan 80'e kadar Fenerbahçe hücumda daha üretkendi. Arka arkaya kornerler ve hava toplarıyla etkili olunma planı kısmen tuttu ama netice gelmedi. Bu dakikalarda Muslera'nın deneyimi, belki de son kez oynadığı Fenerbahçe maçında kalesinde güven verdi. Efsane oyuncu, arka arkaya kurtarışlarla derbiye damga vurdu. Sanchez'in ise tekrar yükseliş dönemine geçtiğini anlatmak gerekiyor. Kolombiyalı stoper, sezon sonuna kadar savunmanın liderliğini yapacaktır.

55 yıl sonra yabancı hakemin yönettiği bir derbi izledik. Sloven Vincic, birkaç pozidyon hariç ders niteliğinde maç yönetti. Oyuncularla iletişimi, maçın ilk saniyesinden itibaren çok doğruydu. Kurduğu otorite, sahadaki dünya yıldızlarına çok da yabancı değildi çünkü Avrupa'nın üst seviye liglerinde, Vincic ayarında çok sayıda hakem gören birçok oyuncu vardı sahada. Dile kolay, iki takımın toplam piyasa değerinin 500 milyon Euro'dan fazla olduğu bir maçta Vincic'in kararları karşılaşnaya doğrudan etki etmedi. Umarım TFF, uzun yıllardır çare bulunamayan hakem yetersizliğimize bu şekilde bir çözüm yolu bulmaya devam eder. Gerek görülen tüm maçlarda, elit seviye hakemlerin ülkemizde düdük çalmasını destekliyorum.

Ligin geride kalan kısmında şüphesiz Galatasaray önemli bir avantaj sağladı. Sarı kırmızılılar, son düzlükte 9 maç daha kazanırsa üst üste 3.kez şampiyonluğa ulaşacak. Ancak bunun olması için mevcut oyundaki hücum üretkenliği artmalı, savunmadaki yardımlaşma ve beraber defans yapma becerisi gelişmeli. Fikstürde daha zorlu maçları olan Galatasaray, dikkatli, tutkulu ve özgüvenli olmalı.

Evren Göz - Haber7