Günaydın bahar…

  • GİRİŞ25.03.2022 09:30
  • GÜNCELLEME26.03.2022 10:10

Cemreler düştü, havaya, suya, toprağa…

Yüreklere de düşsün, güzel, çok güzel bir bahar olsun, dallar çiçeğe dursun, başaklar boy versin, kuşlar en yeni bestelerini söylesin.

Böyle olsun, böyle olsun istiyor gönlüm…

Telaşlıyım ve bunun farkındayım, çağın çıngırakları arasına sıkıştım, nefes alamıyorum, nefes alamıyoruz, yıkıcı arzularımızı tatmin etsek de bir işe yaramıyor artık.

Mutluluk herkes için bir ütopyaya dönüştü, arasan bulamıyorsun, bulsan kalamıyorsun, yaşarken dağıldı insan, paramparça oldu.

Fazla mı eşeliyoruz bilmiyorum ki, fazla mı terliyoruz, sorguluyoruz, kendi kendimize sahip olmadığımız bir duyguyu mu arıyoruz delirmişçesine, hiç bilemiyorum.

Bir zaman önce okuduğum kitaplara da küstüm…

Bir işe yaramıyorsunuz, bunca yıl okşadım sizi, her sayfanıza kırmızı elipsler çizdim, yüreğinizi ayrı, beyninizi ayrı dinledim, döne döne okudum, hak verdim vermedim, hepsi oldu ama şimdi bana ne kaldı, sizden geriye, beni mutlu edecek ne kaldı, diye hayıflanıyorum.

Elbette ki farkındayım meşgul ettiğim zamanın ne işe yaradığını…

Fakat elimde değil, çaresiz bir şekilde üzülüyorum kayıp giden şeylerin beni köhne bir ev gibi yapayalnız bırakmasına.

Dallara tutunuyorum, bazen suyu çekilmiş soğuk bir dala, bazen yaprakları yeşermiş ıslak bir gövdeye, bazen sararıp solmuş kanserli bir köke.

Tohumlar patlıyor, bombalar da…

Mürekkeple çizilen haritaların üstüne kan damlıyor, aşıklar bombalanan şehirlerde boşalan parklarda ele dolaşıyor, ay bile kestirmeden sıvışıp kayboluyor.

Cemreler düşüyor, bombalar da…

Göğsüne diktiği bayrağın altındaki çimenleri ezen ezene.

Aklı olmayan her canlı mutlu…

Takvime bakmadan mevsimlerin gelip geçtiğini, hava durumunu bilmeden göğe doğru başını kaldırarak anlayan her canlı mutlu.

Masamın üstündeki çiçeği sulamaktan yoruldum, yoruldum onu öldürmemekten.

Muhtemelen o da bana acıyordur…

Biraz cesur olsak, biraz çözülsek, ne bileyim yaprak döksek mesele…

Birbirimize hangi mecburiyetle mahkum olduğumuzu konuşabilsek, belki de çiçek yüzüme tükürür, ben su vermem, saksı toprağa dönüşür.

Cemre düştü, havaya, suya, toprağa…

Bahar geldi, bahar dalların üstüne bindi, karlı yollardan geçen çocuk babasının omuzlarından indi.

Kurumaktan korkarak ıslanmayı ihmal edenlerin hafızaları şifrelerle doldu.

Şifreyi girmeden bahara girdi insanlar...

Yorumlar1

  • Uyy 3 yıl önce Şikayet Et
    Tebrik ederim Faruk bey!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat