Bir süredir TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ı takip ediyorum.

Açıklamalarından yorumlarından ciddi anlamda etkilendiğimi söylemeliyim.

Uzun zamandır, belki de kuruluşundan bu yana…

TÜSİAD başkanlığı yapmış isimler arasında ülkenin durumunu en iyi analiz eden patron, diyebilirim.

Türkiye ekonomisi zorda, hatta zorluk durumunun ötesine geçti, sil baştan yeni bir para politikası belirlemek ve sıkıca takip etmek gerekiyor, taviz verme eşiğini geçtik, bunu kabul etmemiz lazım, diyor.

Haklı…

Sadece biz değil, dünya ciddi bir krizin eşiğinde, Rusya-Ukrayna savaşı, pandemi, enerji ve gıda sıkıntısı, hammadde sorunu, bunların hepsi bizimle birlikte tüm dünyayı ekledi, diyor.

Haklı…

Türkiye’nin doğru yatırım yapması lazım, enerji israfı, tercih yanlışı, doğru üretimin önündeki en büyük engeldir, kısa zamanda kalıcı ve etkili üretim modellerini yaygınlaştırmalıyız, diyor.

Haklı…

Yeni nesil işadamları yüksek enflasyonla iş yapmayı bilmiyor, biz bu konuda tecrübeliyiz, çünkü 2000’den önde iş dünyasının içindeydik, çok daha ciddi krizlerle mücadele ediyorduk, çok daha yüksek enflasyon rakamlarına karşı üretim yapabiliyorduk, şimdiki gençler bunu bilmiyor, ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorlar, diyor.

Haklı…

İlk hedefimiz, önce bizim TÜSİAD olarak, enflasyonla mücadele olmalı, bu durum hepimizi derinden etkiliyor, el ele verip tabloyu tersine çevirmeliyiz, diyor.

Haklı…

Kar marjını, hatta büyüme tahminlerini aşağıya çekmeliyiz, birinci önceliğimiz bu değil, şimdi ortamı soğutmalıyız, dengeli büyümenin yanı sıra piyasayı, vatandaşın alım gücünü öncelemeliyiz, diyor.

Vallahi yerden göğe kadar haklı…

Orhan Turan, dün sabah FOX TV’de, İsmail Küçükkaya’nın programındaydı, TÜSİAD başkanı olduktan sonra yaptığı açıklamaları yineledi, yukarıda anlattığım şeyleri söyledi.

İsmail Küçükkaya, kur korumalı mevduat hesabıyla ilgili ne düşünüyorsunuz, bu durum devam etmeli mi, etmemeli mi, diye sordu.

Orhan Bey, bazı çekinceleri olduğunu ama kısmen teşviklerin devam etmesi gerektiğini söyledi.

Bu cevap karşısında Küçükkaya, “Efendim sanki bir tutukluk hissediyorum sizde, diyeceğinizi tam olarak diyemiyorsunuz, böyle bir netleşemiyorsunuz galiba” dedi.

Orhan Turan, “Hayır ben çok netimdir, hatta fazla netimdir, ne düşünüyorsam, ne görüyorsam, neyin doğru olduğuna kanaat getiriyorsam onu açık bir şekilde söylerim, geçen hafta Prag’daydım, herkes aynı sorunlarla boğuşuyor” dedi.

İsmail Küçükkaya’nın konuğunu zorlaması, Orhan Turan’ın da cevabı hoşuma gitti, gazetecilik adına kısa ama güzel bir maçtı.

Sonra kendi kendime dedim ki…

TÜSİAD başkanı olarak Orhan Turan, toplumla daha çok buluşmalı, mesaj vermeli.

Türkiye gerçeklerini gören, kendi şirketini tamamen yerli imkanlarla kuran, ne söylediğini bilen son derece başarılı bir işadamı.

Belki, dedim…

Belki hükümetin de dönem dönem sertleşen TÜSİAD açıklamaları, Orhan Turan’ın başkanlığı döneminde başka bir evreye geçer, güç birliğine dönüşür.

TÜSİAD, kurumsal olarak Orhan Turan’ın Türkiye analizini bundan sonraki yol haritası olarak kabul eder, çok daha faydalı işler yapar, dedim.

Böylece…

Kendi kendime dediğim şeyleri size de demiş oldum.

Şimdi…

Daha başkalarına deme sırası sizde.

İçimizden geçenleri birbirimize diye diye genişletelim memleketi…