15 Temmuz ve ılımlı Türklük…

  • GİRİŞ15.07.2022 09:16
  • GÜNCELLEME18.07.2022 09:48

Anadolu Müslümanlarını, yani Türkleri ve Anadolu’da yaşayan diğer halkları, “ılımlı İslam” projesinin bir parçası olarak görmek, yan yana koymak hatadır.

Anadolu’da ve Rumeli’de yaşayan gayrimüslim ahali “ılımlı İslam” kavramsallaştırmasından önce gayet rahat ve huzurlu bir şekilde Müslümanlarla birlikte yaşayabiliyorlardı.

Üsküp’ten Varna’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar her yerde, bazı kritik dönemler hariç, sosyal hayat kendi yatağında usulünce akıyordu.

Tanzimat’a giden süreç, 1915 Ermeni tehciri, 1934 Trakya olayları, 6/7 Eylül 1955 Rum azınlığa karşı yapılan saldırılar “kritik dönem” olarak değerlendirilebilecek tarihlerdir ve ciddi hatalar yapılmıştır.

Fakat…

Bu olayların yaşandığı zamanlarda Anadolu Müslümanları “ılımlı ya da radikal” olarak sınıflandırılmıyordu.

Onlar Türk’tü, ne yapıyorsa Türkler yapıyordu, ne yapılıyorsa Türklere yapılıyordu.

Aslında muhataplarımızla İslam üzerinden değil, Türklük üzerinden tartışıyorduk, kavga ediyorduk, fakat biz daima Müslümandık.

Bana öyle geliyor ki…

“Ilımlı İslam” projesi “ılımlı Türklük” niyetiyle Anadolu’ya sokuşturuldu.

Osmanlı dahil, Cumhuriyet dahil, Türklerin Müslümanlığı, Batıyı rahatsız edecek, hatta endişelendirecek bir Müslümanlık değildi, Batı için Türklerin kimliği problemdi.

Hiçbir dönem…

Taliban gibi, DAEŞ gibi radikal yapılanmalar Anadolu’da karşılık bulmadı, bulamadı.

Türklerin derin devlet bilgisi bunda etkili oldu, savrulmayı önledi, fakat daha önemlisi İslam’ı anlama ve yaşama biçimleri, dünya halklarını iten, ötekileştiren bir anlayışta değildi.

Hal böyleyken…

Bizim “ılımlı İslam” işinin neresinde, hangi gerekçelerle bulunduğumuzu, ya da oraya konumlandırıldığımızı yeniden tartışmamız gerekiyor.

Şimdi burada uzun uzun konuyu deşecek değilim, mevzu genişledikçe, merkezde toplandıkça detaylı konuşuruz.

Bugün…

15 Temmuz darbe kalkışmasının altıncı yıldönümü.

15 Temmuz, uzun yıllar devam eden “dinler arası diyalog” ve “ılımlı İslam” projelerinin ardından patlayan bir askeri müdahale süreciydi.

Özellikle “ulusalcıların” ve “milliyetçilerin” hedef alındığı önceki dönemi hatırlayın.

Bu bile “ılıklaştırılması ve sulandırılması” istenen ana damarın neresi olduğunu göstermesi açısından yeterlidir ve önemlidir.

Öyle görünüyor ki…

15 Temmuz, muhafazakar bir iktidara karşı askeri ayaklanma gibi görünse de, dipte “Türk kimliğini” törpüleyip, devletin adına varıncaya kadar tartışmaya açan bir dönemin son halkasıydı.

Bu vesileyle…

Pos bıyıklı John Bolton’ın itirafını değerli bulduğumu, en azından darbe tartışmalarını bitirdiğini söylemeliyim.

Şimdi sıra daha şaşırtıcı esas itirafta…

Bekliyoruz bakalım.

Yorumlar2

  • somali 1 yıl önce Şikayet Et
    Murat gezici ecevit dönemi ekonomisini DIŞ GÜÇLER yaptı diyor. Komedi bunlar ya. Ak partiye oynanan oyunlara dış güçlerin etkisi deyince hep dış güçler diyorsunuz diyor. KEMANCI BAŞIMIN TACI GİTME...... Bunlara bu şarkı iyi gider
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mürteza UZUN 1 yıl önce Şikayet Et
    İtiraf cesaret ister, cesaret yürekde. Onlarda olmayan...
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat