CHP masaya yükleniyor, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul ettirmek için bütün gücünü ortaya koyuyor.

Kemal Bey, bizim elimizdeki seçmen bilgisi YSK’da yok, derken altılı masaya mesaj veriyor.

Adaylık benim hakkım, derinlere, en derinlere kadar inebiliyorum, diyor.

Bu açıklamayı “seçmenin fişlenmesi” olarak görmüyorum.

Kılıçdaroğlu,  son altı ayda ne yaptıysa öncelikle altılı masaya mesaj vermek için yaptı, diye düşünüyorum.

Ekrem İmamoğlu’nun ya da Mansur Yavaş’ın adı öne çıktığında Kılıçdaroğlu mutlaka bir kurumun, bir bakanlığın önüne gidip gündemi kendine çevirdi.

Bu CHP içine yönelik ilk evreydi, o evre tamamlandı sanki.

Öyle görünüyor ki…

CHP içinde adaylığı neredeyse kesinleşmiş gibi.

Geriye masa kaldı.

Masanın onayı için önümüzdeki günlerde daha derin, daha gizemli, daha ilginç bilgiler verebilir.

Ne gibi bilgiler?

Bilemiyorum, bekleyip göreceğiz.

Dönelim masaya…

İYİ Parti sakinleşti, duruldu, alacağı oyu gördü ve geçici olarak dinlenmeye çekildi.

Mülteci konusu ve ekonomik sorunlar dışında fazla da kullanabileceği bir argümanı yok.

Bunlar üzerinden seçimi zorlayacak.

Dikkat ettiyseniz parlamenter sistem tartışması zayıfladı, gündemden düştü.

Bunun sebebini tam olarak kestiremiyorum.

İYİ Parti, sahadan başka bir mesaj mı aldı, yoksa tahmini seçim sonuçlarına göre sistem değişikliğinin mümkün olmadığını mı düşündü, bilemiyorum.

Şimdilik zayıf başlık parlamenter sistem…

Deva Partisi ve Gelecek Partisi hakkında bir şey söyleyemiyorum, çünkü çok erken.

Fakat bir tahminim var…

Bugüne kadar bizim memlekette asabiyetle kurulmuş hiçbir parti başarılı olamadı.

İki partinin siyasi hayatımızda nereye oturacağını görmek için sakinleşmelerini, serinlemelerini bekleyeceğiz.

Önümüz sonbahar.

Malumunuz iki partinin de yapraklı amblemleri var.

Sararıp solmadan, daldan dökülmeden sonbaharı geçiren kalacak.

Sonbahar, diyorum.

Her şeyin olgunlaştığı, pişerek tatlandığı güzel bir sonbaharda olacak ne olacaksa…