Irak'ın PKK sınavı

.

  • GİRİŞ18.12.2020 11:19
  • GÜNCELLEME18.12.2020 11:19

Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler masaya yatırıldığı görüşmelerde ana gündem maddesi PKK meselesiydi.
Irak’ta geçtiğimiz yılın mayıs ayında başbakanlık koltuğuna oturan eski ulusal istihbarat dairesi başkanı Mustafa Kazimi, Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştirdi.

Kazımi’den bir gün önce Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin Ankara’ya geldi.

Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler masaya yatırıldığı görüşmelerde ana gündem maddesi PKK meselesiydi.

Ziyaret, Irak’ın kuzeyinde PKK ile Erbil yönetimi arasındaki gerilimin bugüne kadar ki en üst düzeye vardığı bir döneme denk gelmesi açısından önemli.

Ziyaret öncesi ve sırasında Bağdat’tan, “Kendi topraklarımızdan komşularımıza yönelik saldırılara göz yummayacağız” açıklamaları yapılırken Ankara, Irak’tan PKK terörüyle daha etkin bir mücadele beklentisi içinde.

Yaklaşık 40 yıldan bu yana Irak topraklarında yuvalanan terör örgütü, buradan Türkiye’ye yönelik saldırılar gerçekleştiriyor.

PKK’nın tepe yönetiminin büyük kısmı buralardaki kamplardan terörü yönetiyor.

Irak yönetimleri bugüne kadar PKK’nın kendi topraklarındaki varlığını sona erdirmeye yönelik ciddi bir adım atmadı.

Bu nedenle Türkiye uluslararası sözleşmelere dayanarak bugüne kadar Irak toprakları içinde PKK’ya yönelik çok sayıda operasyon icra etti.

PKK’ya yönelik son sınır ötesi kara ve hava operasyonları altı ay önce haziran ayı ortasında başlatıldı. Halen çeşitli aşamalar şeklinde sürdürülen bu harekât, 40 yıl içinde PKK’ya yönelik en ağır kayıpların verdirildiği operasyon oldu.

Bu harekât sırasında PKK’nın tepe yönetiminden çok sayıda terörist etkisiz hale getirilirken Türkiye, bu süre zarfından terörden temizlediği bölgelerde 20’den fazla üs kurdu.

Eylem ve hareket kabiliyetini yitiren PKK, operasyonların durdurulması için Bağdat ve Erbil yönetimleri üzerinde baskı oluşturma çabalarına girişti.

PKK’nın bu çabaları zaman zaman Bağdat cephesinde alıcı buldu ve buradan “Türkiye, operasyonlarını durdursun” sesleri yükseldi.

Ancak PKK’nın varlığından rahatsız olan Erbil yönetimi bu operasyonlara karşı herhangi bir reaksiyon göstermediği gibi zaman zaman operasyonları destekleyici adımlar attı.

Bu durum da Kandil ile Erbil’i karşı karşıya getirdi.

Terör örgütü, çeşitli saldırılarla Erbil’e geri adım attırmaya çalışırken Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi daha ileri adımlar atarak Sincar’ın PKK’dan arındırılması konusunda Bağdat yönetimi ile anlaştı.

Bu durum PKK’nın Kürt yönetimine yönelik topyekûn “savaş” ilanına yol açtı.

Geçtiğimiz hafta içinde Süleymaniye’de ortalığı savaş alanına döndürerek burada 10 kişinin ölümüne yol açan PKK unsurları, Kürt yönetiminin silahlı gücü Peşmergelere yönelik de çok sayıda saldırı gerçekleştirdi.

Bu saldırılarda da şu ana kadar beş Peşmerge hayatını kaybetti.

Son olarak önceki gün Irak’ın Suriye sınırındaki Sileha bölgesinde PKK’nın Suriye kolu YPG tarafından Peşmerge güçlerine yönelik düzenlenen silahlı saldırı PKK-KDP geriliminin Suriye’ye de taşınmasına yol açtı.

IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, Uluslararası DEAŞ İle Mücadele Koalisyonu’na çağrıda bulunarak YPG’nin saldırılarını önlemelerini istedi.

Malum, ABD öncülüğünde kurulan Koalisyon, PKK’dan ayrı bir yapılanma olduğunu iddia ettiği YPG’yi DEAŞ ile mücadeledeki müttefiki olarak görüyor.

YPG’nin Peşmergeye yönelik saldırısı bir yanıyla bu yapılanmanın terör örgütünün uzantısı olduğunu bir kez daha teyit ederken PKK ile KDP arasındaki gerilim, yine ABD öncülüğünde Suriye’deki PYD ile ENKS arasında yaklaşık 10 aydan bu yana devam eden “birlik” görüşmelerinin de etkiledi.

Suriye’nin kuzey doğusunda PYD’nin denetimindeki bölgelerde çok sayıda ENKS ofisi saldırıya uğrarken görüşmeler de geçici olarak durdu.

ENKS yaşananlar konusunda KDP’den, PYD ise PKK’dan yana pozisyon almış bulunuyor.

Gelinen aşamada gecikmeli de olsa KDP ve IKBY’nin PKK’ya karşı pozisyon almış olması olumlu ve önemli.

Ancak bu konuda dün Ankara’yı ziyaret eden Mustafa Kazımi’nin başında bulunduğu Bağdat yönetiminin yaklaşımının sorunlu olduğunu belirtmekte yarar var.

Öncelikle Erbil ile yaptıkları, PKK’nın Sincar’dan çıkarılması anlaşmanın gereğini yerine getirmediler. Bu kentteki PKK’lıların bir kısmı Sincar dağına çekilirken terör örgütünün buradaki yapılanması YBŞ’lilerin önemli bölümü Irak ordu üniforması giydirilerek kentte tutuldu.

Üstelik bunlar Haşdi Şabi bünyesine alındı ki, iki yıl önce çıkarılan bir yasayla İran destekli Şii milislerden oluşan bu yapılanma resmi bir statüye kavuşturulmuştu. Bunlara Bağdat tarafından maaş da ödeniyor.

Yani Sincar’dan PKK’lıları çıkarması gereken Bağdat yönetimi tam aksine PKK’nın bu unsurlarını maaşa da bağlamış oldu.

Ki daha önceden de PKK’nın bazı birimlerine Bağdat tarafından maaş ödeniyordu. Şimdi bu birimlere yenileri katılmış oldu.

Peki Kazımi’nin Türkiye ziyareti sonrasında Bağdat yönetimi, Ankara’da söz verdikleri gibi PKK’ya karşı ciddi adımlar atar mı?

Açıkçası ben bunu güçlü olasılık olarak görmüyorum.

Bunun en önemli nedeni PKK’nın işgal ettiği ya da yuvalandığı bölgeler önemli ölçüde Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin denetimindeki bölgeler.

Bağdat, PKK’nın Kürt bölgesinin başına bela olmasından memnun.

Bir diğer neden de Bağdat üzerindeki ABD ve İran etkisi ki her iki ülke de PKK’nın buradaki varlığını destekliyorlar.

Yani ne Washington ne de Tahran, Bağdat’ın Türkiye ile birlikte bu ülkedeki PKK varlığına yönelik topyekûn bir mücadele içine girmesini istemezler, izin de vermezler.

Dolayısıyla Kuzey Irak’ta PKK ile mücadele konusunda Bağdat’tan ziyade Erbil’in Türkiye ile ortak hareket etme olasılığı çok daha güçlü.

Mevcut durumda Ankara ile Erbil arasında böyle bir ortak yaklaşım sağlanmış durumunda.

Bunun güçlendirilerek sürdürülmesi halinde yakın dönemde PKK’nın Irak’taki varlığına önemli ölçüde geriletilebilir.

YENİBİRLİK

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat