Yerli üretim ve milli savunma sanayii anlamında Türkiye’nin en değerli firmaları arasında yer alan bir kuruluştaki ‘CEO’ yazışmalarını herkes gördü.

Şirket içi yazışmada ana grup CEO’sunun, gruba bağlı firma CEO’suna “Ramazan’ı kutladı” diye nasıl fırça attığını satır satır okuduk.

Grubun amiral gemisini yöneten firmanın en üst yetkilisine sarf edilen bu sözler acaba ne kadar şahsi?

“Beyaz yakalılar” aleminde İslam (veya din veya Ramazan) alerjisinin ne boyutlarda olduğunu..

Personellere yönelik ne tür dayatmalarda bulunulduğunu..

Ekmeğini, aşını alabilmek için emek ürettiği ortamlarda inancından dolayı kime ne baskıların yöneltildiğini..

Hatta, inancından ötürü işe alınmayan, kapıdan geri çevrilen kaç ehil gencin boynunun yere düşürüldüğünü konuşmak, araştırmak gerekiyor bu vesileyle..

Öyle ya;

Enteller “Selamunaleyküm” demezdi..

***

DÜNYA NEREYE BUNLAR NEREYE

Avrupa özentilerine ilk kodlanan özellik “İslam’dan utanmak” oluyor. Bu toprakların mayasını oluşturan bir inanışa dair her şeye soğuk olmak..

Özetle, Batı kıroluğu.

Özendikleri Batı’da sadece Ramazan ayında neler olup bittiği onlara gösterilmez.

Onlar da bakmaz, öğrenmez..

Milyarlarca Müslüman’ın coşkuyla karşıladığı 2025 yılı Ramazan ayıyla ilgili Apple CEO’su Tim Cook, kutlama mesajı paylaşıyor..

Dünyanın en prestiji öğrenim yuvası olarak gösterilen Oxford Üniversitesi, Ramazan tebriği yayınlıyor..

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Andrii Sybiha mübarek Ramazan ayının başlangıcına dair sıcak ve samimi duygularını sosyal medyadan aktarıyor..

İngiliz Kraliyet Ailesi, müminlere huzurlu Ramazan diliyor..

Alman Borussia Dortmund, Bayern Münih,

İtalyan Inter,

Amerika’da NBA takımı Golden State Warriors,

İngiliz Chelsea, Arsenal, Tottenham Hotspur,

Hollandalı Feyenoord...

Ve daha nice simge kulüp ve kuruluş Müslümanların Ramazan ayını tebrik ediyor.

Fenerbahçe maçı için İstanbul’a gelecek İskoçya temsilcisi Rangers, taraftarlarına Ramazan hassasiyeti hususunda ihtar yapıyor.. “Ülkenin örf ve adetlerine saygılı olun, gündüz saatlerinde halka açık yerlerde yemek yemekten, içki ve sigara içmekten, sakız çiğnemekten kaçının, yüksek sesle müzik dinlemeyin, küfür etmeyin” ikazında bulunuyor..

Çekinmeden, gocunmadan, eziklik psikolojisine kapılmadan...

Ya bizdeki Batı kıroları?

***

3 MART 1924’TE LAİKLİK YOK DİYANET VAR

Tek partili CHP iktidarının “devrim kanunları” adı verilen adımları attığı 3 Mart 1924 tarihli kararları, Cumhuriyet gazetesinde haberleştirildi. “Devrim yasaları: Din devletinin yıkılışı” başlıklı sürmanşette hilafetin lağvedilmesi, tevhid-i tedrisat kanununun kabul edilmesi ve Şeriye-Evkaf Bakanlıklarının kaldırılmasına atıf yapıldı. Laiklik Meclisi adlı oluşum ise bugünü “Laiklik Günü” ilan ederek açıklama yayımladı.

3 Mart 1924 kararlarının hiçbir yerinde “Laiklik” geçmiyor.

Fakat 3 Mart 1924’te Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin tam kalbinde yer alacak şekilde bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu.

Günümüzde sürekli karaladıkları Diyanet teşkilatının kurulduğu kararları “laiklik” sembolü yapanların “Cumhuriyet”, “Atatürkçülük”, “Laiklik” gibi sloganlarını sömürü aracı olarak kullandığını.. Tarihi hadiseleri kafalarına göre yorumlayıp, kafalarındaki kurguya oturtmak için işlerine gelmeyen tarihi hakikatleri hokus-pokusla yok etmeye çalıştıklarının bariz göstergesidir bu..

Ramazan ayında, toplumun dini duyarlılığının en yüksek olduğu bir atmosferde “din” ifadesini olumsuz anlamda kullanıp, gazetenin en tepesine çakmak gibi bir “gıcıklığı” yapmak için 3 Mart kararlarını bu şekilde istismar etmiş oluyorlar..

*

Cumhuriyet’te aynı gün yayınlanan Örsan Öymen’in “Laiklik ve 3 Mart” başlıklı makalesinde ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e yönelik saygısız üslup kullanıldı.

Yazıda iki yerde Efendimiz’den bahisle şu ifadeler yer aldı:

-“Müslümanların peygamber olarak kabul ettikleri Muhammed’in ölümünden sonra...”

-“Halife, Muhammed’in öğretisini temsil eden kişi olarak görülüyordu...”

Mübarek Ramazan ayında, Müslüman çoğunluğun bulunduğu ülkede yazılıyor bu satırlar..

Bu İslamofobiklerin;

İnanmadıkları dine, saygı duymadıklarını alenen yansıttıkları Peygamberimize ve bu değerleri hayat felsefesi olarak dünyasına tatbik eden Müslüman çoğunluğa olan garezlerini “3 Mart 1924 kararları” bahanesiyle nasıl sinsice boca edildiği de ‘CEO vakası’ gibi kayıtlara geçmeli...

Faruk Arslan / Haber7