Basın Konseyi asıl bu meseleyi halletmelidir!

  • GİRİŞ12.09.2008 14:40
  • GÜNCELLEME12.09.2008 14:40

Kamuoyu her şeyi izliyor…

Bu iş mutlaka durulacaktır ve ciddi sonuçları olacaktır…
 
Şimdi hazır medya ve siyaset ilişkileri masaya yatırılmışken önemli bir noktaya da projeksiyon tutalım…“İğneyi kendimize, çuvaldızı el’e batırma” kabilinden bir projeksiyon…
 
***
 
Evet, iğneyi önce kendimize batıralım…
Yani bir basın mensubu olarak, bazen “gazeteciyim” demeye utanır noktasına geldiğimizi gizleyecek değilim… Kendi yaptıklarımızdan mı, elbette hayır…
Tamam, basın kamuoyu adına görev yürütüyor…
Tamam, basın, halkın haber alma aracıdır ve özgür olmalıdır…
Tamam, basının haber alma özgürlüğü vardır ve engellenmemelidir…
Ancak, basın kamuoyu adına bu görevi yürütürken atladığı, es geçtiği çok önemli ilke ve kurallar var… Herkes gözünü dikmiş ulusal bir basın yayın organı patronuyla Sayın Başbakan arasındaki atışmaya…
İçinde “şantaj”, “yalan haber yazma”, “baskı kurma” söylemlerinin hırla gittiği bir atışmaya… Bir siyasetçi için oldukça cesur sayılacak bu adımı izlerken, projeksiyonu yerel basına çevirmek istiyorum…
 
***
 
Evet, yerel basından gelmiş, yerel basında muhabirlikten, yayın yönetmenliğine kadar görevlerde bulunmuş bir gazeteci olarak diyorum ki şu yukarıdaki tartışmanın ufak çaplı benzerleri maalesef yerel basın patronları ve siyasetçiler arasında neredeyse her gün yaşanıyor… Ya bir ihale kavgasıdır manşetlere çekilen, yahut işlek bir noktada büfe kapma savaşı… Ne manşetler atılır…
Ne yazılar yazılır, ne köşe kapmacalar oynanır…
Siyasetçi de, halkta bir süre sonra bu kavgalardan yorulur, biraz durulur ortam, sonra tekrar savaşa devam…
 
***
 
Basın Konseyindeki “usta gazeteciler”den beklentimiz bu nedenle Başbakan-Aydın Doğan savaşında kalkıp, “basın özgürlüğü” bahanesiyle “Doğan’”a destek çıkmaları değildir… Asıl beklentimiz bu savaşta gündeme gelen; ”baskı”, “yalan haber”, “şantaj” iddialarını araştırmak ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaktır…
 
Basın Konseyi bunu yapar mı yapmaz mı bilemem, ama bildiğim bir şey var ki bugüne kadar siyasetçi-medya ilişkilerinde Ulusal basın yayın organı patronlarıyla süregelen ilişki maalesef Yerel Basın’a da kötü örnek teşkil etmiştir…
 
Bu nedenle Yerel siyasette söz sahibi olmak isteyenin ilk yaptığı iş gidip bir gazete kurmak olmuştur… Çünkü en kolay iş “gazete kurmaktır…”
 
***
 
Haberiniz var mı bilmiyorum, ama Türkiye’de en kolay meslek gazeteci olmaktır…
Hayır, müteahhitlik değil, berberlik değil, tablacılık değildir…
Çünkü onlar için bile meslek örgütlerinden referans almak, belge almak mecburiyeti vardır… Ya gazete kurmak için?
Size yol göstereyim, yazın bir dilekçe, bir büro tutmanıza bile gerek yok, bir adres gösterin Valiliğe, işiniz tamam… Basın özgür ya, iş bu nedenle çok kolaydır…
Peki, meslek örgütü sayılan Gazeteciler Cemiyetine en azından bilgi vermek gerekmez mi? Hayır efendim hayır…
Hatta kurduğunuz gazeteyle Gazeteciler Cemiyeti yönetimine bile sallayabilirsiniz…
Peki, bu işi bir düzene sokmak için saygıdeğer meslek büyüklerim Basın konseyimiz bir adım atmış mıdır? Maalesef hayır… Onlar da “Bayram Gazetesi” çıkartma hakkının kimde olduğuyla ya da “güçlü patronların” haklarını korumakla meşguldürler…
 
***
 
Diyeceksiniz ki, “yahu gazeteciliğin çivisi çıkmış o zaman”…İşte bende bunu anlatmaya çalışıyorum… Basın Konseyi, Basın İlan Kurumu, Gazeteciler Cemiyeti asıl bu meseleyi halletmelidir…
Evet, Ulusal Medya’da kendine çeki düzen vermelidir, yerel basın’da…
Ulusal Medya İktidar partisiyle uğraşır büyük ihaleler kovalar, yerel basın belediye başkanıyla uğraşır, küçük ihaleler kovalar…
Yani ülkenin Ulusal Medyası neyse, Yerel Medyası o dur…
Bu düzen değişmelidir…
Tabi siyasetçilerimizin de, belediye başkanlarımızın da bu konuda cesur ve ilkeli hareket etmeleri gerekmektedir…
Basın’a destek” adı altında “ihale ve para ilişkisine girmemelidir…” Zira her türlü destek atraksiyonu hem ilişkileri, hem gazetenin habercilik görevini hem de dışardan başka kişilerin basın sektörüne girme iştahını artırmaktadır…”
Basın’a çeki düzen verilmezse her gün sayıları artan gazete ve dergileri “ülkedeki özgür ortama” örnek göstermeye devam edecekler…
Oysa durum hiçte öyle değil…
 
***
 
Son söz siyasetçiye…
Asla “basın desteği” almak adına habercilik kurallarının işlenmesine göz yumma…
Zira gün gelir o ilkelere gerçekten ihtiyacın olur…
 
Okurlarıma Not:
Bu haftayı tek bir yazıyla geçirdim..Çünkü ciddi derecede rahatsızlandım, gittim doktor amcalara göründüm…
İlaçlarımı alıyorum, vazifemi yapıyorum…
Yazılara devam ediyorum…
FATİH BAYHAN - HABER 7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat