Bu yazıda siyaset yok!

  • GİRİŞ30.12.2008 20:21
  • GÜNCELLEME30.12.2008 20:21

Danıştay Başkanından şok açıklama, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili yedek üyeleri de saymış isyan etmiş… Yök Başkanı Köşk’ü yanıltmış, Başbakan’ın doktoru Rektör olmuş…

Bugün hiçbirisiyle ilgilenmiyorum bu konuların…

Kim kimi ne ediyorsa etsin…

Kim kimi sallamıyorsa sallamasın, yanıltıyorsa yanıltsın, umurumda değil…

Buyurun ne haliniz varsa görünüz…

Siz yukarılarda bu anlamsız kavgaları verirken Anadolu’da milletin verdiği yaşam kaygısını anlamanız imkansız…

Soba tütmeyen ocakları, kazan kaynamayan evlerin halini anlayamazsınız…

Anlamanızıda bekleyecek değilim zaten…



***



Keyfim kaçtı…

Sabahın erken saatlerinde önüme gelen bir ölüm haberi beni hayatın anlamı konusunda adeta şokladı…

Ağladığımı söylesem zayıflık göstermiş olur muyum?

Gözyaşlarımın sel olup aktığını sizinle paylaşsam, ayıplar mısınız beni?

Hayır hayır, biliyorum, ne duyarlı insanlar olduğunuzu…

Biliyorum, “bu yazıda siyaset yok” dememe rağmen ısrarla bu yazıdaki dramı paylaşarak yüreğinizde yaşattığınız “insani ada”nın varlığını hissediyorum.

Zaten bu nedenle seviyorum sizi…

Bu nedenle umutlarımı besliyorum gelecek için…

Bu nedenle her sabah dimdik uyanıyorum, güneş doğmasa da, “doğacaktır elbet” diyerek kalkıyorum ve penceremin camına yaslayıp başımı, doğmasını bekliyorum güneşin…

İlk ışıklarla yeşeriyor kalbim.

Sonra yeryüzü, sonra insanlık yeşeriyor…

Sokaklara taşıyor bedenler, caddelerde boy boy umut kol geziyor…



***



Bu sabah yine beklentilerimi koymuşum bohçama, camın kenarında yaslanırken oldu her şey…

Karlar düştükçe erimiyordu artık, birikiyor birikiyor; sokağı, caddeyi kapatıyordu…

Neredeydi güneş? Henüz doğmamıştı…

Düştüğümde anladım, düştüğünü insanlığın…

Yıkıldım, anladım yıkıldığını insanlığın…

Bir haber olmalıydı, anlamsız olmamalıydı bu düşmelerim. Kuşlar, beyaz kanatlarıyla getirdi Şakir Amcanın haberini…

Tanımıyordum, bilmiyordum, görmedim mazaret değildi…

Saymadılar da…

Acı haber Anadolu’dan, Adana’dan geldi… ucuz belediye ekmeğinden alabilmek için saat gecenin 04.00’te büfe önünde beklemeye başlayan işçi emeklisi 75 yaşındaki Şehmuz Cedikci, sabah ayazında kalp krizi geçirerek ölmüştü…

İşte dedim, “insanlığın ölüm vakti”…

***

Şakir Amca…

Göçüp giderken yalnız değildin aslında…

Adli ilahi sorar Ömer’den” diyenleri de salladın…

Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” diyenleri de…

Salladın Şakir Amca…

İş, emek, özgürlük, insan hakları naraları atanları da…

Yoktular yine onlarda…

Yoktular… Sıcak yataklarında keyif halindeydi kimileri… Senden ve senin gibilerden habersizlerdi, yaşıyorlardı…

Sonra, bir haberlik ömrün oldu Şakir Amca…

TV’lere malzeme oldun giderken… Eski kunduranın altının fotoğrafını çeken gazetecinin gözyaşlarında yeşerirdi belki insanlık… Belki bu yazının kelimelerinde kol gezerdi vicdanlar…



***



Ve sonra yaşam mücadelesi verdiğin hayat aktı kameralardan…

Şakir Cedikçi…İşçi emeklisi… Aldığı emekli maaşı yetmeyince eşi ve evlatlığı olan kızının geçimini sağlamak için bir yandan da ayakkabı boyacılığı yapmaya başladı. Yaşlı bedeni ve yorgun kalbine rağmen, yaşam mücadelesini sürdüren Cedikçi, market ile fırınlarda 70 Ykr'ye satılan ekmek yerine, belediyenin ürettiği 30 Ykr'ye satılan ekmekten almak için herkesin uykuda olduğu saatte Emekçiler Caddesi’ne gelip ekmek büfesinin karşı kaldırımına oturarak büfenin açılmasını beklemeye başladı. Sabah ayazına dayanamayan yaşlı kalbi aniden durdu. Şehmuz Cedikci’nin yerde hareketsiz yatan cesedini, çoğunluğu kendisi gibi emekli olan ve ucuz ekmek almak için gelen vatandaşlar buldu...



***



Daha ne yazayım bilmiyorum ki…

Komşularınızı bir yoklayın, kapısını çalın bugünlerde. Sorun, soruşturun, görün ne haldedirler…

İnsanlığı el birliğiyle ayağa kaldıralım…

Şakir Amcaları sabahın dördünde ekmek kuyruklarında kaybetmeyelim…

 

 

Fatih BAYHAN / Haber 7
bayhanfatih@mynet.com

Yorumlar1

  • Kemal ERGEÇ 16 yıl önce Şikayet Et
    Allah rahmet eylesin. Üzücü bir haber ama buna bizler sebep oluyoruz. Sadece kendimize baktığımız için bu olaylara kayıtsızız. ve medya olarak da sizler suçlusunuz. "hepimiz şuyuz" derken hep ötekilerden olduk hiç bizden değildik. siz hiç bizimkileri yazmadınız yazdırmadınız. (sözüm sayın yazara değil)
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat