Milli Sinema yetim kaldı Yücel Abi!

  • GİRİŞ24.08.2009 01:38
  • GÜNCELLEME24.08.2009 01:38

Benim ayağa kalkmam lazım çocuklar… Bakmayın ellerimin titrediğine, gözüm az seyriyor, biraz nefes darlığı da çekiyorum ama; ben iyiyim. Elimde kamera, önümde senaryom olsun. Film çekmeyi özledim… Motooor sesi beni ayağa kaldırır. Destek bulalım, film çekelim…” diyordu tam bir yıl önce…

Türkiye Yazarlar Birliği’nce verilen onur ödülünü almak için Ankara’ya gelmişti.

Onu böyle ak saçlı, ak sakallı görünce içimi bir ürperti sardığını hatırlıyorum. Hayır, ölümün korkusu değildi bu. Çok sevdiğiniz bir adamı öyle diri görmeye, ayaklarını sert sert basarak yürüdüğünü gördüğünüz birini böyle; yıkık, elleri titrer gördüğünüzde yaşadığınız hislerdi benimkisi…

Hey Yücel Çakmaklı…

Bize sinemayı sevdiren adam… Bizi beyaz perde’nin “ak”lığına, saflığına inandıran adam…

Bizi “bu perdeyle barışın” diye inandıran adam…Bu ne haldir böyle demiştim…

Sonra içindeki heyecanı anlatan bu sözleri söyledi. Otel lobisinde birkaç arkadaşımızla birlikte oturup çay yudumladık…Talip Işık, Ali kütük vardı…

Yücel Abi yeniden film çekmek istiyordu ve destek arıyordu ama, heyhat ki destek aradığı devlet kapılarından “tık” yoktu…

***

O gün sohbetimizde doğal olarak “Minyeli Abdullahgündeme geldi… Neydi o günler… Minyeli Abdullah bir fırtına gibi esiyordu Yücel Abiyle…

Nasıl unuturum ki o yılları. Adana’ya Arzu sinemasına film gelmiş ve her defasında dolup dolup boşalan o salonun önünde nöbet tutmuştum. Bir lise talebesinden ne beklersiniz ki?

Çok şey…

Yücel Abi'yi ve gönüllerimizdeki heyecanı coşturan o filmi; Minyeli’yi unutmak zordur…

Sonra bir destan gibi “Küçük Ağa” …

Kuruluş” ne güzel anlatıyordu Osmanlı'yı…

Aslında bir gazeteciydi Yücel Ağabey…1959'da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun olmuştu… Sinema tutkusu ise askerlik sonrası Yeni İstanbul Gazetesi'nde Tarık Buğra'nın yönettiği sayfada sinema yazıları yazmasıyla başladı. Bu yazılar sayesinde bir yandan da Erman Film Stüdyoları'nda yönetmen yardımcısı olarak çalışmaya başlamıştı…

Sinema serüveni onu götürdü …1968 yılına kadar 50 kadar filmde Dr. Arşevir Alınak, Osman Seden, Orhan Aksoy gibi yönetmenlere yardımcılık yaptı.

İlk belgesel filmi “Kabe Yolları'nı yönettikten sonra 1969 yılında Elif Film şirketini kuran yönetmen, ''milli sinema'' olarak adlandırılan akıma dayalı filmler çekti.

***

Hayat öyküsünü artık tüm gazetelerde okuyacaksınız…

Çünkü “hayatına nokta” koydu Yücel ağabey…

Önceki gün İstanbul’da vedasını yaptı…

Biliyorum, buruk bir vedaydı onunkisi… “Destek bulalım, film çekelim, sinema’da var olmalıyız” serzenişi hala kulaklarımda çınlıyordu… Bizde destek bulamadık…

Yücel Ağabey son bir yıl bilmem kaç defa Ankara-İstanbul arasında mekik dokudu…

TBMM Onur ödülü aldı, Üstün Hizmet ödülü aldı…

Lakin hiçbir şey onu mutlu etmemişti… Tek isteği yeni bir projeyle set’e geri dönmekti…

Biliyorumki bu ödülleri alırkende “bana yaşlı muamelesi yapmayın, daha gencim” demek istiyordu…

Gençti, yaşı 72’ye dayanmış olsa da; dinçti…

Siyaseti besleyen kültürdür. Sinema bu kültürün perdeye yansımış halidir. Eğer sinemada yoksanız, toplumu etkileyemessiniz” diyor. “Bugün siyasetin rengi değiştiyse bunda azıcık emeğimiz vardır herhalde diyerek mütevazilik yapıyordu…

Sinemaya destek istedi, bulamadı…

Bu yüzden buruk gitti…

Görevini yapmış olmanın mutluluğunu yaşıyordu belki, “Kabe Yolları”yla başlayan, Minyeli Abdullah, Küçük Ağa, Kuruluş ile devam eden ve sinemamıza çok boyutlu eserler kazandırarak genç neslin yetişmesinde büyük emek vermişti…

Hala sinemayı önemsemiyorlar çocuklar, bizim nesil bunu istediğimiz noktada başaramadı, görev size düşüyor” derken gözleri doluyordu…

Hastaneye kaldırıldığını öğrendiğimizde “İnşallah sağlığıyla yeniden döner” diye umut ediyor, dualar ediyorduk… Ama olmadı, o, sahibine döndü yüzünü…

Geride bıraktığı çocuklarına “öksüz” denir mi bilmiyorum… Ama Milli sinemamız “öksüz” kalmıştır, bunu açıkça söyleyeyim…

Şimdi görev onun bıraktığı yerden devam etmektir…

Seni her zaman hayırla yad edeceğiz Yücel Ağabey…

Mekanın cennet olsun…

 

Fatih BAYHAN / Haber 7
bayhanfatih@mynet.com

Yorumlar5

  • salih güngör 16 yıl önce Şikayet Et
    --. Öncelikle Yücel Çakmaklı ya Allah rahmet eylesin.Türk sinemasina gelince; "imkansizliklar" diye baslayan her cümle icin" hadi ordan" demek istiyorum.Vaktiniz olursa Majid Majidi filmlerini izlemenizi tavsiye ederim."imkansizlikla" neler yapilirmis görmüs olursunuz.
    Cevapla
  • aa 16 yıl önce Şikayet Et
    bulmak. ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm.ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm..
    Cevapla
  • Mehmet YAZICI 16 yıl önce Şikayet Et
    Milli sinema gerçekten yetim kaldı. Y.Çakmaklı'ya Allahtan Rahmet diliyoruz Mekânı Cennet olsun İnşaallah.
    Cevapla
  • KOLOĞLU 16 yıl önce Şikayet Et
    İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Allah'tan geldik yine Allah'a döneceğiz. Kıymetli büyüğümüzü kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz, fakat üzüntümüzü giderecek ve onun'da ruhunu şad edecek bir durum varsa, bu onun açmış olduğu büyük mücadeleyi devam ettirmek olacaktır. Onu anlamak herkese nasip olmaz. Onu ancak Saygıdeğer Mesut UÇAKAN ve Ali Murat GÜVEN gibi sinema, sanat ve medya camiasını iyi tanıyanlar anlar. Öncelikle Merhum Yücel ağabey'in temsilcileri olarak gördüğümüz bu insanların sorumluluğu daha fazladır, duyurulur.
    Cevapla
  • cevat ulusoy 16 yıl önce Şikayet Et
    her nefis ölümü tatacaktır. her nefis ölümü tatacaktır allah rahmet eylesın mekanı cennet olsun inşallah.günümüz yönetmenlerine de burdan ufak bir uyarı..yaptıgınız eserlere dikkat edin..ya rahmetle anılır yada ahlaki çöküntüye neden oldugunuz için azap çekersınız.biraz kendınıze gelın.bu topluma sadece avrupa kültürü ve ahlaksızlık aşılamaktan vazgeçin artık ne olur..yücel abiyi anlayın biraz
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat