Kitap cinayet promosyonu mu olacak

  • GİRİŞ01.09.2009 12:12
  • GÜNCELLEME01.09.2009 12:12

Altıncı ayına girdi sanıyorum. Aylardır olağanüstü bir medya malzemesi oldu Münevver Karabulut cinayeti. Aile’nin desteklenmesi, konunun sahip çıkılması; dahası Garipoğlu gibi varlıklı bir aileye karşı tüm bunların ele alınıyor olması ayrı bir takdir konusu…

Vahşi bir şekilde işlenen cinayet böylece ülkenin bir numaralı konusu haline geliverdi.

Olayın dramatik taraflarını artık her yerden okuyorsunuz. Anca önceki günden başlayarak tartışılan 3 Milyon Euro Kan bedeli konusunda sizlerle bir şeyleri paylaşmak istedim.

***

Ortada bir gerçek var ki; o da acılı bir aile, acısı dinmemiş bir anne, baba olduğudur.

Bu gerçeği hafifletecek, hiçbir yeni durum söz konusu değildir. Birkaç gündür acılı babanın Garipoğlu ailesinin yaptığı “3 Milyonluk kan bedeli teklifin hangi şartla alacağı” konuşuluyor… Yetmiyor dün sevgili Cüneyt Özdemir çıkıp, Münevver kitabıyla ilgili görüştüğü babasının “bizim payımız ne olacak” dediğini yazarak aile adeta altı aydır sürdürülen “kati bulunsun, cinayet aydınlansın”  kampanyasını “para almak için” yaptığı havası estirilmeye çalışılıyor.

Ortadaki asıl gariplin medyanın destek vererek gündeme getirdiği acılı ailenin, yine medya eliyle yok edilmesidir.

Karabulut ailesi açıkça “kan bedeli” almakla suçlanmaktadır, kamuoyu önünde “kızının öldürülmesini paraya çeviren aile” konumuna getirilmektedir.

***

Aylardır devletin tüm imkanları seferber edildiği halde katili bulunamamış bir cinayetten bahsediyoruz…

Hukuk, yargı, emniyet güçleri, istihbarat hepsi devrede…

Herkes teyakkuz halinde ama zanlı C.G. bulunamıyor…

Kamuoyununda yakından takip ettiği bu cinayet sinemaya yansıyan “karın deşen Jakh” efsanense dönüşmüş durumda.

Peki, bu durum, ne kadar aileyi şöhret etmiş, medya gündeminde tutmuş olsa da Münevver’in acısını ortadan kaldırır mı? Bir ananın yüreğini soğutur mu?

Düşünün, kızı para parça edilerek acılar içinde öldürülen bir anneyi teskin edecek hangi şöhrettir? Hangi tekliftir…?
Acılı bir babanın yüreğindeki ateşi hangi su söndürebilir?

***

Durum açıkça bu iken ortaya çıkan “kan bedeli” tartışmalarına nasıl bakmak gerekiyor?
Yahut Cüneyt Özdemir’in çıkartacağı kitaptan “pay istenmesini” nasıl yorumlamak gerekiyor?
Öncelikle “kan bedeli” meselesine bakalım…
Gencecik bir kızın hayatını karartan bir olayın ekonomik karşılığı olur mu?
Hangi para ? Hangi servet Münevver’in o sıcak gülümsemesinin karşılığıdır?
Elbette ederi yok…

Bu gerçeğin en iyi farkında olan acılı ailedir; Annedir, babadır..
Ancak “hukuki” bir tanım olara “kan bedeli” kavramı yahut eskilerin deyimiyle “diyet” “kısasa kısas” aileler arasındaki sulha, irade ortaya koymaya bağlıdır.
Kızı öldürülen baba “kan bedeli” istiyor diye “kızını sattığı” şeklinde eleştirilebilir mi?

Bunu ne hukuk ayıplar, ne de toplum ayıplamalıdır. Bunu ayıp sayacaklar ancak ve ancak hukuktan da, Hak’tan da haberdar olmayanları işidir. Ortaya çıkan bedel asla cinayetle hayatına son verilen kızın karşılığı değildir… Bu hukuk açısından da böyledir. Yadırganacak bir durumu da yoktur…

Gelelim Cüneyt Özdemir’in yazacağı kitap meselesine…

Sevgili Cüneyt, hepimiz çok iyi biliyoruz ki eğer bu kitabı yazmaya, yayınlamaya karar vermişseniz, yani kamuoyunda oluşan bu havayı bir kitapla satışa dönüştürmeyi hedeflemişseniz acılı babanın talep etmesine fırsat dahi vermeden bizzat sizin aileye bir telif teklifinde bulunmuş olmanız gerekmiyor muydu?

Diyorsunuz ki, “Bu kadar çok paranın konuşulduğu bir konudan çekildik…” Biz de inandık (!) Yayıncıların dünyasında her zaman en çok konuşulan şey bir kitabın ne kadar satacağı değil midir? Sevgili Cüneyt, kendimizi kandırmaya gerek yok. Çünkü, o yayınevi yazacağınız bu kitaba etiket koymayacak mı? Kitap, kitapçılarda “cinayet hediyesi” olarak mı verilek? Dağıtımcı bu kitabı ücretsiz mi dağıtacak mesela? Yahut devlet bu kitaptan vergi mi almayacak? Mesela o yayınevi bu kitabı yazdığınızda size ne kadar telif ödeyecek? Yoksa siz “aileye katkım olsun” diye “Allah rızası” için mi yazacaksınız?

Bu soruların cevaplarının tümüne “hayır” diyeceğiniz biliyorum…
Çünkü bir kitap varsa ortada; ekonomik bir değer vardır. En başta yaza kişide başlayarak.

***

Peki, siz bu kitabı telif almadan yazmayacağınıza, yayıncı bu kitabı kitapçılarda bedava satmayacağına, dağıtımcı bedava dağıtmayacağına ve devlette vergi alacağına göre kitaptan ailenin “telif” istemesini niye yadırgıyorsunuz?
Haydi, yayınevleri telif isteyen ve bunu direk konuşan yazarlardan haz etmez. Çünkü yayınevi ister ki bir kitabın telif maliyeti olmasın, hem de çok satsın bana para kazandırsın. Yayıncı için bu talep bilinirde, size ne oluyor Cüneyt bey? Üreten insan olarak telif hakkı talebini daha saygın bir şekilde karşılamanız geremez miydi?

Ortada bir cinayet var, aile nasıl olurda parayı konuşur diyorsunuz ama. Ortadaki cinayeti kitaplaştırıp satmayı, yani para kazanmayı hedefliyorsunuz. Çünkü kamuoyu bu konuya ilgi duyuyor, biliyorsunuz. O halde siz bir cinayet üzerinden para kazanmayı hesap edince “makul” aile bu talebinize karşılık “telif” isteyince neden “yazıklar olsun” moduna giriyorsunuz?

Eğer o kitabı ben yazma isteseydim, yayıncımı alıp aileyle yapacağım görüşmede aileye düşecek telifi daha onlar bahsetmeden ben teklifte bulunurdum. Ve bunu kabul etmek istememelerini yadırgardım. Demek ki Cüneyt’le aramızdaki fark da bu…

***

Türkiye gariplikler ülkesi…

Bir gariplikte kendisini profesyonel gösteren yayıncı ve yazarlarımızca sergileniyor…
Acılı aile üzerinden prim yapmaya çalışan medya, şimdi karnı açıktı Ramazan’da “helvası” yemeye başladı…

***

Not: Saygıdeğer Hocam Nevzat Tarhan’ın eşlerinin vefatı kendisini olduğu gibi bizleri de derinden üzmüştür. Rabbimden sabır niyaz ediyor, hocama ve geride kalanlara başsağlığı diliyorum.


Fatih Bayhan - Haber 7
bayhanfatih@mynet.com

Yorumlar10

  • cevat ulusoy 16 yıl önce Şikayet Et
    yorum-2. bu olayı normalmiş gibi göstermeyin lütfen.aile bence birazda mahçupiyet yaşamalı biz nerde hata yaptık diye.kızlarının otopsi raporları ve msn konuşmaları çıktı ortaya.neler yaşanmış neler.ama aile bunlardan hiç koçunmuyor sankı bir kızın sevgilisyle her şeyi yaşaması çok normal.onun için olaya birde burdan bakın sayın yazar.toplumun değerlerini unutmayın.baştan berı o babanın samimiyetıne inanmadım çünkü bunlardan utanç duymadı hiç.kendilerini hiç nerde hata yaptık dıye sorgulamadılar.paraya şaşırmadım...
    Cevapla
  • cevat ulusoy 16 yıl önce Şikayet Et
    aile de suçludur. size katılmıyorum sayın yazar..aylardır toplum olarak hep üzüldük takip ettık ama artık kına geldi.aile olayı magazinsel yaptı.her proğrama cıktı her mikrofona konuştu.acısını oturup yaşamalıydı.sonuçta kızını iyi yetiştirmedikleri ortatadır.teğmenle mesajları çıkıyor babası haberım vardı dıyor.garipoğlunun evine girib çıkıyor orda kalıyor annesi haberım vardı sevgilisinden dıyor.bizim örf ve adetlerımıze uygunmudur bunlar.şimdide para talep ediyor.kızının ölümünü paraya çeviriyor.vicdan bunun neresinde
    Cevapla
  • Hasan Mutlu 16 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye gariplikler ülkesi…. Bir gazeteci, bir yayinciya cok guzel ders veriyor, ama yazisinda dusuncelerini dile gtirdigi sahislarla gorusme geregi duymadan kose yazisi yazabiliyor. Insanlarin duygularina tercuman olmak guel, ama bunu bir gazeteci yapiyorsa, bu insanlarla gorusmesini paylamalidir diye dusunuyorum.
    Cevapla
  • resul coruh 16 yıl önce Şikayet Et
    madolyonun arka yüzü. çok teşekkür ederim gerçekten yerinde bir tesbit önce aileyi kınamıştım,şimdi daha iyi anlıyorum sizin vesilenizle,adamlara bak yahu sağ gösterip sol vuruyorlar bizim gibi saflarda hemen yiyoruz ALLAH ,tan içimizde uyanık yazarlar varda bizim gibi safları uyarıyorlar,
    Cevapla
  • ahmet hanilce 16 yıl önce Şikayet Et
    sağol. çok soğol sizin gibi değerli insanların bu konuyu güdeme getirmesi gerekiyordu çok sağolun
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat