Siz unutsanız da iklim Değişmeye devam ediyor
- GİRİŞ06.02.2010 10:39
- GÜNCELLEME06.02.2010 10:39
Fotoğraflar geliyordur herkesin önüne..
Eriyen buzullar, sel felaketleri, deniz hareketleri…
Geçtiğimiz yıl ülkemizde ‘su alarmı’ verilmişti adeta. Nereye gitsek ‘su kıtlığı’ üzerine konuşmalar oluyordu. Ancak bu yıl yağmur ve kar güzel güzel yağınca her şeyi unutmuş görünüyoruz.
Oysa elinizdeki gazete bu önemli misyonla görev yürüterek inatla, azimle çıkmaya devam ediyor. Ve bir hatırlatmada bulunuyor; ‘Siz unutsanız da iklimler değişmeye devam ediyor’
Bilmem bu yazı ne kadar ilginizi çeker?
Onca siyasete bulanmış tahrik edici haberler, yazılar arasında “geleceğe dair” bir yazı kimin umrundadır…
Ama bir kişi bile olsa bu yazıya muhatap olacak, bu yazı işte onun için yazılmış demektir…
Su kaynaklarını ‘hovardaca’ kullanarak tükenme noktasına getirdik. İnsanoğlu’nun israf alışkanlığı her alanı kuruttuğu gibi ‘yaşamın kaynağı’ olan suyuda hem kuruttu, hem kirletti…
Peki ne olacak sonumuz?
Susuz bir sona doğru mu gidiyoruz?
Yoksa susuzluğumuz da koca bir ‘yalan mı?’
***
Garip gelecek ama sokaktaki insan artık susuz kalacağımıza, iklimlerin değişim geçirdiğine inanmıyor…
Evet, inanmıyor, altımızdaki toprağın her geçen gün erozyonla kaybolduğuna…
İnandığı; siyasetçinin ‘kentte kişi başına düşen yeşil alanı şu kadar metreküp artırdık’ diye devam eden reklamasyon sözler maalesef…
Önümde bugün sadece fotoğraf yok. Bilimsel bir rapor okuyorum. Ve görüyorum ki bu rapor beni olduğu kadar, sizi de, herkesi de ilgilendiriyor…
Ve görüyorum ki bu her ne kadar ‘iklim değişikliğinden Türkiye nasıl etkilenecek?’ başlığını taşısa da, dünyanın her noktasındaki insanı da bir o kadar ilgilendiriyor…
Çünkü Türkiye’yi etkileyen bir iklim sonucu kesinlikle Afrika’yı da, Avrupa’yı da, Avustralya’yı da etkileyecektir.
O halde rapora göz atalım ve ciddiye alalım…
Rapor; IPCC’ye ait… Yani; Uluslararası İklim Değişikliği Paneli…
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli`nin (IPCC) Türkiye senaryosunda, ülkede yıllık ortalama sıcaklığın ileriki yıllarda 2,5-4 derece artacağı, Ege ve Doğu Anadolu`da artışın 4 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor. Senaryoda, ülkenin güneyinin ciddi kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kalacağı, kuzey bölgelerde ise sel riskinin artacağı ifade ediliyor.
Oldukça dehşet verici değil mi?
Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin çoğunu hidrometeorolojik afetlerin oluşturduğu görülmektedir. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar, donlardır.
***
Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler ise; dolu, su baskını, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli rüzgar, yıldırım, çığ, kar ve fırtınadır.``
1970’li yıllardan başlayarak Akdeniz Havzasında etkili olan normalden daha kurak koşullara bağlı olarak, Ege ve Akdeniz bölgelerinde kitlesel boyutlarda olmasa da gözle görülür ağaç kurumaları gözlenmektedir. Ayrıca ağaçların zayıf düşmesi, ormanların fırtına, kar, çığ ve benzeri meteorolojik afet etkilerine karşı direncini de düşürmekte, bunun sonucunda ağaçlarda devrik ve kırık miktarı artmakta; bu da ormanın yapısını diğer zararlılara karşı dayanıksız hale getirmektedir. Bu olumsuz etkiler ormanlarımızın biyolojik çeşitliliğini, gen rezervlerini, karbon tutma kapasitelerini olumsuz yönde etkilemektedir’ denilmektedir.
***
Şimdi kritik soruya hazır olun…
Çeşmemizden akan suyun bir gün akmayacağını düşünün. Ama çeşmenizden akmayan o suyun sokağınızda evleri ve iş yerlerini bastığını da…
Ve düşünelim…
Yaşadığımız toprak elimizin altından kayıp gidiyor…
Yaptığımız tek şey bunu hızlandırmak mı? Durdurmak mı?
Fatih Bayhan – Haber7
bayhanfatih@mynet.com
Yorumlar4