Mutluluğun resmini çizdim!..

  • GİRİŞ03.10.2011 12:43
  • GÜNCELLEME03.10.2011 12:43

"Zekanın ilk belirtisi mutluluktur" der, bir düşünürümüz. Öyle mi? "Mutlu insanlar zeki'dir. Zeki insanlar mutludur" gibi bir önerme çıkar karşımıza bu söze dayanarak. Aslına bakarsanız insanın "mutluluğun resmini çizme" girişimi öyle yakın zamanlara da dayanmaz.

ilk insandan başlayan bir çizme gayreti dikkat çeker...

Habil ve Kabil..

Mutluluk ve hüznün temsilcileridir...

Habil, sahip olduklarıyla mutluluğu yakalamış, Kabil, sahip olamadıklarının hırsıyla hüzün dünyasında yaşamıştır.

Allahın gönderdiği ayetlerin maksadı "insanın mutluluk" arayışına yol göstermekten başka nedir ki?

Neye inanırsanız inanın, ama inançlarınızın size mutluluk verdiğini farkedeceksiniz. Çünkü inançlar insanlara sahip olduklarıyla yaşamanın mutluluklarını anlatır.

Bir sofu gibi...

"Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinim,

Aşkın ile avunurum, bana  seni gerek seni"  Diyebilmenin marifetini anlatırlar.

Adem, Nuh, Yakup, Yusuf, İbrahim, İsmail, İshak, İsa ve Muhammed (sav) ve diğerleri bu marifet için gönderildi.

Ama marifeti yakalayanlar hep az oldu...

Bir bak tarihe de gör, kaç Mevlana gelmiş, kaç Yunus görmüş bu dünya?

Marifeti anlatan çoksa da, marifeti yaşayan ve marifeti yakalayan hep az olmuştur...

Ve az'da olanlardan olmak lazım geldiğini anlayanlar da azdır...

Çünkü dünyanın dağdağası hep renkli görünmüştür. Yalancı mutluluklara aldanmıştır insan...

Bir vakte has sanmıştır mutluluğu...

Bir anın parçası sanmıştır...

Ve yanılmıştır...

Mutluluk, ne bir an'a aittir, ne de bir ansızdır...

Mutluluk, tüm zamanları kuşatan bir sevinç halidir.

Sabah uyandığınızda içinizdeki ferahlamadır, akşam yastığa koyduğunuzda başınızı rahatça uyuyabilmektir. Aksamadan yürümek, coşkunuzdan kaybetmeden el çırpmak, sesiniz kesilmeden bağırabilmektir...

Bir çiçeğe dokunabilmek, çiçeğin kokusunu alabilmek, o kokuda kaybolabilmektir mutluluk..

Zaman geçse, mekan değişse de, içindeki ruh pırıltısı değişmiyorsa mutluluktan bir parçaya sahip olduğunu düşünerek sevinmelisin...

Mutluluk bir mekana ait değildir çünkü...

Mekanlar üstüdür...

Sonra anlarsın ki mutluluk bir resim değildir, ki resmi çizilsin...

Ve ressamı olsun..

Mutluluk bir coşku halidir ve tek ressamı da sensin...

Hadi şimdi çiz bakalım mutluluğun resmini? çiz, çizebilirsen...

Ama yok olmasın, tablolara hapsolmasın, dikkat et...

Çünkü mutluluk bir tabloya hapsolan, bir yağmurla eriyen şey değildir...

Dışarıda aramamalısın..

İçinde, derinliklerinde kalbinin....

Bazen parmak uçlarında, bazen kirpiklerinde...

Mutluluk yanı başında..

 

***

 

Ankara dediğiniz nedir ki?

Havasıyla, tasasıyla, neşesiyle, kaygısıyla, sevgisiyle, nefretiyle bir başkadır Ankara.

Anadolu’nun başına bir dert gelir, çare diye gözler Ankara’ya çevrilir.

Bir yerlerde yürüyüş, protesto olur, pankartlar hep Ankara’ya atıflarla doludur…

Şırnak’tan, Kars’a…Gözler ve gönüller hep Ankara’dadır…

Vali bey Ankara’dan gelecek karara bakar…

Kaymakam bey, Ankara’dan gelecek emre…

İl Müdürü Ankara’nın rüzgarına bakar…

Siyaset Ankara’ya döner yüzünü…

Genç, iş ister, gözü Ankara’da, vekillerdedir…

İş adamı kredi bekler, gözü Ankara’dadır…

Çiftçi faiz affını, prim desteğini bekler, gönlü Ankara’dadır…

Esnaf birikmiş kamu borçlarının affını bekler,

İşçi asgari ücretinin artışını…

Dertli, dermanını Ankara’dan bekler…

 

***

 

Dedim ya,!

Ankara, Anadolu’nun her şeyidir…

Sevgisini de, nefretini de göğüsler bu şehir…

Simsarlar bu şehirdedir, yolsuzu, uğursuzu, düzenbazı, hırsızı…

Mert’i, uğurlusu, çalışkanı, vatanseveri bu şehirde…

Kızılay’ın dili olsa da söylese…

Her gün meydan mitinglerinde neler söyleniyor…

Sıhhiye’nin eli olsa da tutsa!

Her gün eylem yapanları…

Salonlar, sokaklar, caddeler, kaldırımlar hep bir sloganik name taşır…

Simitçileri bir başkadır bu yüzden…

Eylem günü, kar günüdür… Her gün eylem günü…

Tarihsellik değildir yaşayan, ama tarihe yön verenlerin şehridir Ankara.

Her sokağında bir abide çıkan İstanbul gibi değildir, ama her sokağında bir insan abidesi taşır hanelerinde…

Kimi Bakan, kimi vekil, kimi müsteşardır hane sahiplerinin…

Kimi asker, kimi paşa, kimi memurdur…

Lakin sürüp gider bir şarkı gibi, beste gibi hayat…

Ne emeklilik dinler bu şehir, ne çalışan…

Ankara’daysanız, iki şey tutar yakanızdan…

Ya Ankara’ya ait olursunuz bir fikrin yahut anınız kararır, eylem sabahlarında…

“Taşı toprağı altınsa İstanbul’un, taşı toprağı devlettir Ankara’nın…

Sesi, nefesi ağırdır bu yüzden…

Çıkan bir kararname’nin “sesi” Anadolu’dan gelir…

Bu nedenle, bir bestedir Ankara…

Fatih Bayhan – haber7
bayhan.f@gmail.com
info@fatihbayhan.com.tr
www.fatihbayhan.com.tr

Yorumlar1

  • Mustafa BAĞCI 14 yıl önce Şikayet Et
    bir başkadır ankara. Bir başkadır Ankara havasıyla suyuyla.Çokgüzel dile getirmisiniz Fatih bey yüreğinize sağlık.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat