Diyarbakır'da seçim kazanmanın şifresi?

  • GİRİŞ04.06.2012 09:34
  • GÜNCELLEME04.06.2012 09:34

Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır konuşmasında kullandığı bu ifade Diyarbakır'ın sokaklarında öyle büyük bir yankı yapmış ki, terörden, kan'dan, fakirlikten bıkan, yakın şehirlerdeki fiziksel değişimi gözlemleyen Diyarbakır halkı, artık "normalleşmenin" sinyallerini veriyor...

Normalleşme, terörle anılan kenti; tarihle, turizmle, sanayiyle anılmasını istemektir.
Normalleşme, sokaklarına hizmet gitmeyen, caddelerine "baskı ve kan'ın sıçradığı şehri ab-ı hayat'la temizleyip, caddelerde gecenin bir vakti güvenle dolaşabilmeyi istemektir.

İşin doğrusu şu ki; Başbakan Erdoğan'ın Ak Parti'nin iktidara gelişinden bugüne, ülkenin Kürt nüfusunun çoğunlukta olduğu bölgelere bakışının hiç değişmediğini görüyoruz. Diyarbakır konuşmalarının hemen hepsi önümde duruyor. Hemen tamamında terörün bölgeye verdiği zarara vurgu yapılıyor ve bölgenin bugüne kadar ihmal edildiğini kabul ederek, "devlet artık üzerine düşeni yapacak" diyor.

2 Haziran 2012 günü Partisinin il kongresi dolayısıyla şehre gelen Başbakan'ın bu seferki konuşmasında ise son gezilerinde yaptığı konuşmalara da yansıyan bir söylem ve ruh hali dikkat çekiyor.

Bu ruh halini, bölgenin demografik yapısının kabulüyle, yapılan hizmetlerin ve yapılacak hizmetlerin açıklanması teşkil ediyor. Son konuşmasında şöyle diyor Başbakan, "Kayapınar ve Yenişehir hastaneleri çalışmaları hızla devam ediyor, 200 yataklı psikiyatri hastanesi, 100 yataklı yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi, 150 yataklı fizik tedavi ve rehabilitasyon hastaneleri de ihale sürecinde. Silvan Barajı'nın temelini 4 Mayıs 2012'de attıklarını anımsatan Başbakan, 6 katrilyona mal olacak proje sayesinde 2,5 milyon arazinin sulanabileceğini, çiftçinin cebine yılda 884 milyon lira ilave para gireceğini ve 318 bin kişinin ilave iş imkanına kavuşacağını ifade ederek, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon yolunu da inşa ederek Karadeniz'i Akdeniz'e ve Ortadoğu'ya bağlayacaklarını belirtiyor."
Hizmete ve devletin yatırım planlarına girmeyi bekleyen Diyarbakır, Başbakan'ın yatırım ve hizmet vurgulu bu konuşmasını dikkatle dinliyor.
Bölgede işsizlik kol geziyor...
Karacadağ kalkınma ajansının ekim 2011'de hazırladığı "Diyarbakır'da İşsizlik oranı üzerine bir değerlendirme" başlıklı raporda il'deki oranların çarpıcı sonuçlarda olduğu görülüyor. Raporda; Diyarbakır özelinde değerlendirme yaptığımızda, işgücüne
katılma oranı ülke oranından 20 ila 15 puan düşük düzeyde. 2010 yılı değerine göre, Diyarbakır'da çalışabilecek yaştaki her 100 kişiden sadece 32 kişi çalışmakta ya da iş aramakta. Bir başka deyişle ildeki işgücü kaynağının üçte ikisi işgücüne katılmamakta, bu da insan kaynağının verimli kullanılmadığı anlamına gelmektedir." Bilgisi yer alıyor. Ama genel sonuç şu; "2009 yılında Diyarbakır % 20,6 ile Adana'dan sonra en yüksek işsizlik oranına sahip il olmuştur." Ancak bunun temeli aynı raporda o dönem tarımda yaşanan kuraklık. Neden kuraklık işsizliği tetikliyor, çünkü bölge halkı tarımsal gelirleriyle inşaat sektörünü finanse ediyor. Bu gelirde azalma yaşanınca finans kaynağı kesiliyor ve işsizliği tetikliyor.

Bu nedenle Başbakan'ın konuşmasında vurguladığı tarımsal katkıyı bölge halkı çok önemsiyor. Zira asıl gelir kaynağı tarım ve tarıma dayalı ürünler. Silvan barajı bu açıdan bölgedeki hem işsizliği hemde terörü bitirecek en önemli yatırımdır.
Yatırım tamamlandığında öngörülen 318 bin işsize iş imkanı sayısı ise aslında paralel ve yan etkileriyle beraber bakıldığında 2 katına çıkabilecektir.

Her şey bir yana, asıl önemli tarafı ihmal etmemek gerekiyor.
Bugüne kadar iktidar partilerinin Diyarbakır ziyaretleri hem önemli sayılmış, Başbakanların burada yapacağı konuşmalar ise içerik olarak hep siyasi ve terör bağlamında şekillenmiştir. Bu açında bakıldığında Başbakan'ın konuşmasında terör ve siyasi vurguların yanında devletin Diyarbakır yatırımlarının da konuşuluyor olması, "yaranın sarılacağına" dair kuvvetli bir izlenim vermiştir. Bu izlenimin ilk yıllardaki "korku ve endişe"nin yerini "umut ve heyecana" bıraktığını söylesek yanlışlık yapmış sayılmayız. Evet, bölgede terör ve terörü besleyen kaynaklar etkisini yitirirken, hizmet ve sorunların çözümü konusunda kendisine güven duyulan bir siyasinin varlığı Diyarbakır sokaklarında kol geziniyor.

2002'de Başbakan'ın Diyarbakır ziyaretinde "güvenlik ne olacak?" diye haberler yapılırken, bugün Başbakan Diyarbakır sokaklarında makam aracının şoför mahallinde araba kullanabiliyor, partisinin kongresini şehir stadında gerçekleştirebiliyorsa bu görüntü tek başına bile 10 yılda bölgede nelerin değiştiği konusunda bize fikir veriyor.

Evet, Diyarbakır normalleşmenin sinyallerini veriyor. Başbakan'ın Diyarbakırlı bir ailenin evine konuk olarak verdiği samimi pozlar, sokaktaki güveni işaret ediyor. Bu güven, baskı ortamının kalkmasıyla sonuçlanacak ve seçimler Diyarbakırlının hür iradesinin yansıdığı sonuçlar doğuracaktır. Hep söylüyordum; ülkenin Başbakanı Diyarbakır sokaklarına çelik yelek giyip koruma ordularıyla çıkmadığı gün Diyarbakır'ın kazanıldığı gündür.

Fatih Bayhan - haber7
bayhan.f@gmail.com
www.fatihbayhan.com.tr

Yorumlar1

  • levent 11 yıl önce Şikayet Et
    alakasi yok. diyarbakirda 2 parti var pkk ve akp - birisinin elinde silah eger pkk ya oy cikmazsa senin dukkanini yakarim koyunu basarim falan filan - simdi boyle bir yerde once bu teror e son verilecekki ondan sonra secim yapilsin - partilerden birinin elinde silah varken secim yapmak ahmaklik
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat