Bu senaryo pek tanıdık!
- GİRİŞ22.06.2025 09:14
- GÜNCELLEME23.06.2025 09:22
Tahran'da aslında başka bir saat tik tak ediyor: İran yönetiminin içten çöküş senaryosu…
Ama bu sefer oyun basit değil; çünkü İran, sıradan bir Ortadoğu devleti değil…
*
İsrail'in İran'ın nükleer ve füze tesislerini her gün, neredeyse bir hafta boyunca bombalaması ve üst düzey komutanlar dahil olmak üzere çok sayıda kıdemli bilim adamlarına yönelik düzenlediği suikastlar, İranlı yetkililerin içinde bulunduğu ikilemi daha da derinleştirdi.
Özellikle ülke toplumun sosyolojik anlamda hareketli ve talepkâr yapısı dikkate alındığında tehdit altındaki halkın iç huzursuzluk çıkarma potansiyeli hayli yüksek…
Öte yandan toplumun İslam Devrimi’nin hemen akabinde başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak savaşında halkın sergilediği topyekûn seferberlik durumu burada karşımıza çıkabilir.
Geminin su alması, kaptan ile tayfa arasındaki sorunun bir müddet halı altına süpürülmesine sebebiyet verse de bu suhulet durumunu çok sürmeyebilir…
Çünkü ne Tahran eski Tahran ne de toplum; Şahın indirilişine, İslam devrimine ve 8 yıl süren anlamsız Irak savaşına şahitlik eden eski toplum…
*
Neredeyse yarım asır…
Sosyal medya, ulaşım ve iletişim araçları, hatta yapay zekâ ve daha nicesi… Sadece İran değil dünyada da toplum sosyolojisi ciddi bir dönüşüme girdi
Sosyolojik olarak tablo üç aşağı beş yukarı böyle, yönetimin kendisi kadar İran toplumu da tepkisel anlamda muğlaklığını koruyor;
Bu şok sürecinin yakın zamanda nihayete ermesiyle sis bulutu dağılacak, halkın nabzı yeniden tutulacak
Bu süreçte halk arasında pekâlâ homurdanmalar olacaktır, Ancak İran; ne Suriye ne Libya ne de Irak…
*
Amerikalı analistler, varlığını sürdürmeye yönelik bir strateji izleyen İran devletinin gücünü genellikle hafife alırlar.
Fakat İran ordusu darbelere ve işgallere direnmek üzere tasarlanmış düalist bir güvenlik mekanizmasına sahip…
Bunlar ülkenin milli ordusu olan ‘Erteş’ ve kendilerini İslam devrimi ve devrimin değerlerini korumak uğruna feda etmeye hazır olan ‘Devrim Muhafızları Ordusu’ olarak ikiye ayrılıyor.
Erteş dediğimiz konvansiyonel ordu; kara, deniz, hava ve hava savunma kuvvetlerinden oluşan yaklaşık 420.000 kişilik düzenli silahlı kuvvetten oluşurken İslam Devrim Muhafızları Ordusu ise aynı yapıya sahip ikinci bir ordu olarak daha seçkin, daha ideolojik temelli 190.000 kişilik bir ordu olarak karşımıza çıkıyor…
Tüm bunların yanı sıra İran toplumunun her köşesine -sokaklara, mahallelere, okullara ve camilere- yerleşmiş yüz binlerce üyesi olan geniş bir paramiliter ağ olan Besic teşkilatı da yer alıyor.
Bunlar sadece Hamaney’in sadık askerleri değil, aynı zamanda daha derin bir ideoloji ile örülmüş ve kendilerini İran'ın bağımsızlığına adayan kişiler…
Yani İran’da halk-asker ilişki Şah dönemindekinden çok daha farklı; asker halkın içinde ve ordu daha ideolojik…
Dolayısıyla bu durum da İran-İsrail savaşında halkın Tahran yönetimine karşı tutumunda etkili olacaktır.
*
ABD’nin İran’ı rejim değişikliğine iten müdahalesi konusuna gelince…
Eğer ABD Başkanı Trump İran'a karşı savaşa katılır ve Tahran yönetimini ortadan kaldırma taahhüdünde bulunursa, sonuçları muhtemelen 1.2 milyondan fazla insanın ölümüne ve dokuz milyondan fazla Iraklının yerinden edilmesine neden olurken aynı zamanda bölgede terör oluşumlarına kapı aralayarak ülkesine yaklaşık 3 trilyon dolara mal olan 2003 Irak savaşından daha feci olacaktır.
Belli ki Donald Trump, ABD’nin Irak ve Afganistan'daki savaşlara müdahil olmasıyla tek kutuplu dönemi berhava ettiğini ve hayalini kurduğu Amerikan yüzyılının çöküşünün başladığını zaman zaman unutmakta…
Bu kez İran’da yazılan bu senaryo bana pek tanıdık geldi…
Yoksa 2003, yeniden mi yazılıyor?
Fatih Yoncalık / Haber7
Yorumlar17