Ankara’nın elinde tuttuğu Şanghay kartı, yalnızca Batı’ya bir meydan okuma anlamına gelmiyor; aynı zamanda “geleceğin ekseni Doğu’da mı kuruluyor?” sorusunu gündeme taşıyor.

Türkiye’nin bu adımı, Avrupa-Atlantik hattında endişeye yol açarken, Pekin’in temkinli kapıları da yavaşça aralanıyor.

Türkiye'nin Pekin egemenliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü adımları, Batı nazarında Ankara'nın Avrupa-Atlantik entegrasyonuna olan bağlılığı konusunda şüphe uyandırıyor. 
Şimdiye kadar temkinli davranan Pekin yönetimi, Türkiye ile daha yakın bir iş birliğinin uzun vadede kendisi için de fayda sağlayacağı kanaatinde…

Avrupa-Atlantik entegrasyonuna alternatif arayışında olan Ankara, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) odaklanıyor.

Dolayısıyla ŞİÖ kartını oynayan Ankara, uluslararası arenada Batı’yı dengeleyecek bir konum alarak önemli bir mesaj veriyor.

DOĞU UFKU, BATI ENDİŞESİ

Her ne kadar ABD, mevcut dünya düzeni üzerinde hakimiyetini yeniden tesis etmeye çalışsa da…

Uluslararası arenada varlıklarını hissettirmek isteyen yeni küresel güçlerin ortaya çıkması, ABD egemenliğindeki böylesi bir düzenin devamlılığını belirsiz hale getiriyor…
Bununla birlikte milletlerarası meselelerdeki bu hararetli rekabete rağmen, rasyonel iş birliği ve uluslararası çatışmaların maliyetleri, bu rekabetin doğrudan angajmana doğru ilerlemesini engelliyor

Öte yandan Çin, Rusya ve Hindistan'ın yükselen güçler olarak gelecekteki genişlemesini ve bu genişlemenin mevcut güç dengesiyle ne ölçüde çelişeceğini merak konusu…

Dünyadaki yaygın istikrarsızlık ve stratejik kaos, bölgesel ve uluslararası nüfuzlarını genişletmek isteyen ülkeler için cazip bir fırsat sunuyor. 

Tek kutuplu dünya düzeni yakın gelecekte bozulmayabilir, ancak dünya yükselen siyasi ve ekonomik güçlerle yeni bir rekabete yaklaşıyor. 

Hâlâ kendisini tek ve en güçlü kutup olarak gören ABD, böyle bir yükselişin farkında ve bununla başa çıkmaya veya stratejik üstünlüğünü garanti altına alacak bir formül bulmaya çalışıyor.

Yükselen güçler uluslararası alanda sürekli daha fazla kazanım elde etme arayışında iken, mevcut değişimin kanlı bir çatışmadan ziyade daha çok hararetli bir rekabete dönüştüğü görülüyor.

Şanghay’da da verilen mesaj tam olarak buydu…

ŞANGHAY YENİ DÜNYA DÜZENİNİN HABERCİSİ Mİ?

Karşılıklı bağımlılık ve ekonomik kesişimler, gerginlikleri azaltıyor doğru…

Ama rekabet her geçen gün daha da kızışıyor…

Elbette böylesi bir iklim, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş dönemindekinden farklı…

ŞİÖ'nün jeostratejik önemini reddetme eğiliminde olan Batılı güvenlik analistleri, haklı olarak NATO'nun doğrudan askeri rakibi olarak potansiyelini küçümsemekte…
Ancak, Türkiye'nin ŞİÖ'ye yakınlaşması Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde endişe ile takip edildiği kanaatindeyim;

Nitekim Türkiye, bölgesel güvenlik sorunlarının ele alınması konusunda Batı için önemli bir stratejik değere sahip olmaya devam ediyor…

Ayrıca Türkiye, ittifakın Orta Doğu'da güç gösterme kabiliyeti açısından hayati stratejik öneme sahip bir dizi önemli NATO askeri tesisine ev sahipliği yapıyor.

Ankara’nın ŞİÖ ile daha yakın ilişkiler kurmak için seçtiği zamanlama, örgütün genişleme sürecine yeni başlamış olması nedeniyle daha iyi olamazdı…

Evet, Dünya yeni bir rekabete hazırlanıyor…

Türkiye ise bu rekabetin seyircisi değil, sahnenin tam ortasında: Batı’nın kaygısı, Doğu’nun umudu, geleceğin anahtarı…

Fatih Yoncalık / Haber7