“Hay bin kunduz...” Ya da artık ne demekse

  • GİRİŞ21.05.2014 09:35
  • GÜNCELLEME21.05.2014 09:35

 Bir taraf, 'İnşallah bu olaydan hükümeti düşürecek durum çıkar' der ve bu amaçla 'Erdoğan nefreti artsın diye uğraşır', bunun için 'ölü sayısını artırmaya çalışır' ve 'bu büyük trajediyi bir türlü elde edemediği siyasi başarı için fırsat olarak görürken'; diğer taraf 'İnşallah bu işçi ölümleri biricik hükümetimize zeval vermez' düşüncesiyle 'işçi ölümlerine rağmen Erdoğan sevgisi azalmasın' endişesiyle 'ölü sayısını azaltmaya çalışır' ve 'bu büyük trajedinin partilerinin oylarını milim etkilememesi için çırpınır' imiş...

Arkadaşın "İki taraftan da olmayalım" dediği tablo bu...

Çizgi roman kahramanı Tom Miks'in ayyaş doktoru ağzıyla, "Hay bin kunduz" nârâları atan arkadaş bu...

Kunduz bile, taraflardan birinin sağlıklı, ötekinin ise tedaviye muhtaç bir hasta olduğunu anlar oysa...

'Erdoğan nefreti' bir defa hastalıklı bir hal... 'Ölü sayısını artırma' çabası ve 'fırsatçılık' güdüsüyle gerçekleri çarpıtmak da öyle...

Öteki tarafın 'Aman hükümetime bir şey olmasın', 'Aman Erdoğan gözden düşmesin', 'Aman partimin oyları bundan olumsuz etkilenmesin' diye düşünmesi ve 'hayatını kaybetmiş işçilerin sayısını azaltmaya' çalışması ise tamamen sağlıklı bir siyasi tepki...

Ne diyeyim bu doğru teşhise, "Allah akıl, fikir ve iz'anını artırsın" duasından başka...

Sorun burada işte: Bugün Türkiye'de düşünce ve davranışları her bakımdan tıbbi müdahaleye davet eder duruma gelmiş bir grup var. Ülkede meydana gelen olumlu-olumsuz her olayı, tamamen zihni bozuklukları istikametinde araçsallaştırıyor ve derhal manipülasyon girişiminde bulunuyorlar.

Trafiğin akışını kolaylaştıracak yol yapımı gibi basitinden 2020'ler İstanbul'u için elzem üçüncü havalimanı gibi büyük projelere kadar olumlu olaylar kadar, Taksim'deki Gezi Parkı'nda çevre güzelliğini tehdit edebilecek ağaç kesimi gibi basitinden Soma'daki maden kazasına kadar olumsuz olaylar da, onlarda, 'Erdoğan nefreti' patolojisini azdıran birer tetiklenme meydana getiriyor.

O kesim tetiklendi mi, ardından nasıl gelişmeler yaşandığını yaşayarak öğrendik...

Uygar ülkelerde, hiçbir kesiminin hastalık emaresi göstermediği toplumlarda, insanların sağlıklı tepkileri farklı oluyor. Olumlu-olumsuz olayların, çevre hassasiyeti sebebiyle mi, ekonomik gereksizlik düşüncesiyle mi, açgözlülük yüzünden mi meydana geldiği teşhisi eşliğinde verilen tepkiler, yalnızca gelişmeleri etkilemekle sınırlı tutuluyor o ülkelerde...

Amaç yanlışı düzeltmek olduğunda, tepkiler de genellikle başarıya ulaşıyor...

Dahası, yanlışı yapanlardan

Yorumlar1

  • Bir Allahın kulu işte 9 yıl önce Şikayet Et
    Hocam ne demek istediğinizi tam anlıyamadım ama!.... Yani şimdi siz hastalıklı Erdoğan nefreti yanında , aman ne olursa olsun iktidarıma , liderime, partime zeval, zarar gelmesin, antipati oluşmasın,oy kaybetmesin diyenlerin sağlıklı düşündüğünümü söylüyorsunuz?.bu koşulsuz, sorgusuz, denetimsiz kabulün,sahiplenmenin dinimizdeki adı adeta ilahlaştırma olmuyormu?Kim veya hangi topluluk tamamen kusursuz, sorgulanamazdır?Yıllardır Ak parti oy vereni olarak ben, böyle saplantılı bir yaklaşımı reddediyorum.Kendisine sevgi ve desteği kazanandıran niteliklerini kaybeden kim baki kalabilmiş? Zaten fenaya namzet vücudu , yüreklerdeki sevgisini kaybederse yüreklerde bile beka bulamaz. O nedenle bu tip bir yaklaşım geçici bir varlık sağlasada nihai kaybedişe namzettir. O halde ben liderimi ve partimi sevdiğim kabullendiğim, desteklediğim nitelikleriyle görmek isterim hep.Göremediğim yerde zahiri ve batıni menfiliklerle dejenere olmuş halinin düzelmesini beklerim.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat