Medya: Kâğıttan kaplan düzeni
- GİRİŞ03.01.2009 07:17
- GÜNCELLEME03.01.2009 07:17
Gazetelerde çıkan ve televizyonlarda yapılan değerlendirmelere bakılırsa Türkiye'yi kötü günler bekliyor; sadece ekonomi alanında değil, hemen her alanda... Yazılanları okuyup söylenenleri dinleyince, insanın aklından, “Keşke 2009 yılını takvimlerden silebilsek” düşüncesi geçiyor...
Bu olumsuz beklentiler, doğru tespitlere ve hesaplara dayanıyor olabilir, gerçekten hayatımızın en kötü yılı olarak tecelli edebilir 2009... Yılın sonuna vardığımızda, belki de hepimiz, yıl boyu yaşadıklarımız ve bize yaşattırılanlardan şikâyetçi hale gelebiliriz.
Şimdi burada durup soracağım bir soru var: Yaşadıklarımız ve bize yaşattırılanların ne kadarı, 2009'u şimdiden 'kayıp bir yıl' ilân etmiş medyanın eseri olacak?
Basının 'dördüncü kuvvet' olduğu bilinir; medya haline dönüştükten sonra bu gücün daha da arttığını ve kendisini siyasal iktidarla eşit düzeyde görmeye başladığını fark ediyoruz. Özellikle de kendini 'merkez medya' olarak konuşlandırmış, tirajı şöyle-böyle ama 'seçkin' sayılabilen bir kitleye hitap eden gazeteler ile aynı kitlenin hayatını ekrana taşıyan dizilerle kendini izlenilir kılan kanallar... Bunların sahip ve yöneticileri ile köşeleri ve programları ele geçirmiş olanlar ülkede bir 'karşı-iktidar' konumundalar...
Ara ara bazı siyasiler ve iktidarlarla yanyana gelmiş olmaları kimseyi şaşırtmamalı; Türkiye'de 'merkez medya' diye bilinen gazete ve kanallar gerçekte her zaman bir 'karşı-iktidar' durumundadır. Çok partili hayatta DP'den Ak Parti'ye uzanan halkın siyasal tercihleri ile bugün 'merkez medya'nın üst düzeyini teşkil edenlerin tercihleri birbirine taban tabana zıttır... Halkın beğendiklerini onlar beğenmez; halkı kendi beğeni çizgilerine getirmek için gösterdikleri onca çabaya rağmen halk da bir türlü onların çizgisine gelmez...
Halka açıkça ve alenen ters düşemeyeceklerine göre, onlar da kendilerini halkın temsilcileri olan siyasilere karşı konuşlandırmaktalar... İktidarların 'ak' dediğine 'kara' demek üzere...
Eğer bu yıl da onların sesleri yüksek çıkacak ve toplum üzerindeki etkileri devam edecekse, zaten zor geçeceği belli olan 2009 yılını hepimiz için daha da karartacaklarına iddiaya girebilirsiniz...
Arkanıza yaslanıp düşünürseniz, eminim sizler de bana hak vereceksiniz: Başka ülkeler için bir 'kâbus' olan 2008 ülkemiz için bir ferahlama yılı olabilirdi; onların inatçı tavırları yüzünden bir kayıp yıla dönüştü 2008...
Teselli, medya düzeninde dengelerin değişmesi ve özellikle burnu havada tiplerin zorlamalarla ülkenin başına açtıkları rahnelerin artık patronlarını da zora düşürmesidir. Yayınlarıyla iktidara göz açtırmadılar ve ülkeye birbiri ardına krizler yaşattılar da ne oldu? Sebep oldukları krizlerde en büyük darbeyi yiyenler arasında kendi patronları da var...
Ülkemizdeki medya düzeni 1960'larda kurulmuştur ve o darbe-sonrası döneminin kalıntıları medyada etkili konumlarını hâlâ koruyorlar. Son zamanlarda verdikleri savaşlar onları ve merkezinde yer aldıkları düzeni bayağı zayıflattı, gerçekte birer 'kâğıttan kaplan'dan farksızlar bugün; ancak içinde yer aldıkları medya sanki 'canlı' imiş gibi görünmelerine imkân sağlıyor.
Her halinden zorlanacağımız belli olan 2009, medyada çoktan gecikmiş büyük değişimin yolunu açan bir yıl da olabilir.
Umutlanabilirsiniz.
Fehmi Koru / Yeni Şafak
f.koru@yenisafak.com.tr
Yorumlar4