Eski masalı bugün anlatmak

  • GİRİŞ18.01.2009 09:27
  • GÜNCELLEME18.01.2009 09:27

“Halkın nabzının ne yönde attığını ölçmede en isabetli sonuç alacak hangi mesleğin erbabıdır?” sorusuna cevap teşkil edecek meslekler listesinde 'gazetecilik' herhalde en ön sıralarda yer almalı. Gazeteler halkı haber yapar, halka haber verir. Gazetecilik 'halkın haber alma hakkı' ile irtibatlı görüldüğü için 'kamu hizmeti' sayılmaz mı zaten?

Son zamanlarda bu meslek erbabının da halktan kopuk hale geldiği kendini belli ediyordu; 'Ergenekon' sürecinin her aşaması bu yanlış gidişi iyice göze batar hale getirdi. 'Halk gazetesi' gururunu başlığında taşıyanlar bile, hayrettir, Ergenekon konusunda halkın nabzını tutamıyor, kendi hüsn-ü kuruntularının gerçeği yansıttığını sanıyorlar...

Örnek mi, işte size örnek: Dün Milliyet'te gazetenin imzasıyla yayımlanan 'başyazı' şu ana kadar yaşananları özetledikten sonra bir noktaya dikkat çekiyor: “Tam bu noktada karşımıza izaha muhtaç şu soru çıkıyor: Ülke açısından hayırlı karşılanması gereken böyle bir süreç neden toplumun tümünün desteğini yanına alamıyor? Örneğin, Susurluk skandalının toplumun büyük kesiminde yarattığı mutabakat ve dayanışma, Ergenekon söz konusu olduğunda neden tekrarlanmıyor?”

Bu soru dün değil de -diyelim- bundan bir süre önce sorulmuş olsaydı bir anlam taşıyabilirdi; oysa son on gün içerisinde birbiri ardına meydana gelen ve bu soruyu soran gazetenin de artık ilk sayfadan görme ihtiyacı duyduğu gelişmeler denklemi değiştirdi.

Toplumun tümünün olmasa bile tümüne yakını 'Ergenekon' adıyla yürütülmekte olan sürecin arkasında bugün. Yeraltından çıkartılan silâhlar, bombalar ve patlayıcılar ile bazı emekli rütbelilerin mekânlarında ele geçen suikast planları ve şantaj kasetlerinin şaşkınlığı geçer geçmez, sürece kuşkuyla bakanların önemli bir bölümü kanaat değiştirmiş bulunuyor.

Hem de hiçbir yan etkinin bu kanaati yeniden kolay kolay değiştiremeyeceği biçimde...

Nabzını iyi tutamayınca toplumun, başyazıyı kaleme alan, kaçınılmaz bir yanlışa da düşmüş: “Susurluk skandalının toplumun büyük kesiminde yarattığı mutabakat ve dayanışma, Ergenekon söz konusu olduğunda neden tekrarlanmıyor?” sorusu yanlış bir soru çünkü...

Susurluk Skandalı, ortağının parmak izine de ulaşılabileceği ve koalisyonun bu yüzden yıkılabileceği endişesiyle, Refahyol Hükümeti zamanında ve yeterli kararlılıkla üzerine gitmediği için sarpa sarmıştı; hükümet yavaştan aldıkça kamuoyu daha keskin bir tavra büründü. Oysa bugünün hükümeti denetleyemediği süreçten tedirgin olsa da yargıya müdahaleden uzak duruyor; sürecin rayında gittiğinden emin olan toplum da gelişmeleri izlemekle yetiniyor...

Milletin sesi çıkmıyor, ya da '1 dakika aydınlık' türü eylem yapmıyorsa, bunun sebebi, ilgi azlığı, mutabakat ve dayanışma yokluğu değil, müdahaleyi gerektiren bir durum olmayışına duyulan güvendir. Herhangi bir eyleme neden ihtiyaç olsun ki, işler rayında gittikten sonra?

Gazetecilerin halkın nabzını tutamadıkları ortamlar şahsen ve mesleki itibar açısından en tehlikeli ortamlardır. Kamuoyunun hassasiyetini paylaşmayan bir yayın yönetmeninin toplumun dikkatle izlediği ve kanaat sahibi olduğu bir konuda yanlış görüşler serd etmesi, kanaat haline dönüşmüş noktaların bile köşe yazılarında anlamsız polemiklere feda edilmesi, bunu yapanların aleyhine çalışır çünkü.

Silahlar, bombalar, suikast krokileri, şantaj kasetleri bulunmamışken bu tür iddialar seslendirilebilirdi, ama bugün? Bugün farklı iddialar -doğrudur, yanlıştır- toplum tarafından farklı sebeplere bağlanıyor...

En iyisi duyargalarımızı yeniden toplumun nabzına açık hale getirmek...


Fehmi KORU / Yeni Şafak
f.koru@yenisafak.com.tr

Yorumlar6

  • anadolubeyi 16 yıl önce Şikayet Et
    Zıtlaşma... Malûm medya ve cenahın Ergenekon Davasına karşı çıkabilmesinin tek bir yolu vardır o da; AKP'nin Ergenekon'u sahiplenmesi. AKP bugün "Ergenekon memleket için iyidir, dokunmayın" desin, yarın siz Türkiye'deki protestoları görün, hem de hiç utanmadan. Bırakalım Savcılarımız görevini yapsın. Bu görevi malûm basın yapacaksa Hukuka ne gerek vardı. Suçsuzların tez zamanda kurtulması, suçluların ise layık oldukları cezalara çarptırılması Allah'tan dileğimizdir. Herkes kendi görevini yapmalı hem de layıkıyla..
    Cevapla
  • necdet kızılırmak 16 yıl önce Şikayet Et
    Ergenekon söz konusu olduğunda neden tekrarlanmıyor?. Susurluk'ta çete olduğu belliydi, Ergenekon ise bir çok olmaz denilen insanlara yöneldiği için su götüren bir mesele olarak kalıyor. Bir istihbaratçı da bile kroki çıkarsa ya o adam istihbaratçı değil, ya da sonradan bulmak için konmuş diye düşündürüyor. Silah ve cephaneler ancak kepçe ile çıkarılıyor, suikast için tek silah almak isteyen de mi kepçe ile çıkaracaktı?
    Cevapla
  • ugur temiz 16 yıl önce Şikayet Et
    asil mesele.... dogan grubu kendi bildiklerini aynen halkinda tasvib edecegi kanisindalar ama bilmiyorlarki takke dustu kel gorundu bu millet artik onlarin dogru haber yapacagi gunleri ozluyor bu yuzden bu sekil yorumlamalari gayet normal bellimi olur ucu kendilerinede dokunabilir maazallah....
    Cevapla
  • yavuz özen 16 yıl önce Şikayet Et
    şu anda müdahaleye gerek yok. Ergenekon davası yavaşta olsa çözülerek ilerliyor. Benim bir vatandaş olarak şu anda ışıkları yakıp söndürmem etki etmez; ki zamanındada etki etmediği görüldü. Yargı işini yaptığı sürece sorun yok, ha gerekirse bu halk yollarada iner. Zamanında tencerelere vuranların ne demek istedikleri ise şimdi ortaya çıktı.'' Tencere dibin kara, benimki senden kara'' :))
    Cevapla
  • Metin Yazar 16 yıl önce Şikayet Et
    Yalan(2). Susurluk davasıyla Ergenekon davasının arasındaki fark, tencere, tava,düdük,ışıkların yanıp sönmesi ve medyanın çeşitlenmesidir.O dönemde sadece Doğan ve Dinç Bilgin medyası vardı.O yüzden medya desteği tamdı.Susurluk polis ve eski ülkücü ağırlıklı olduğu için subay lojmanlarında ışıklar yanıp sönüyordu.Şimdi eksik olan kartel medyası ve lojmanlardaki suskunluktur.Yoksa halk nezdinde Ergenekon Terör Örgütü davasına destek çok büyüktür.Çünkü Ergenekon Susurluktan çok daha büyük ve tehlikelidir.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat