'Gül hakem olsun'
- GİRİŞ02.07.2009 06:15
- GÜNCELLEME02.07.2009 06:15
Dün birden fazla gazete, izlenimi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına katılanlardan aldığını belli ederek, “Gül hakem olsun” manşetiyle çıktı. Anayasa'nın (m. 104) cumhurbaşkanına verdiği 'devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlamak' görevi bir yönüyle 'hakemlik' demek zaten. Abdullah Gül de Çankaya'ya çıktığından buyana 'hakem' konumunu korumak için özel bir gayret gösteriyor. MGK'dan çıkan bu arzuya uygun davranacağına kuşkum yok...
“Gül hakem olsun” arzusunu acaba kim dile getirdi: MGK'nın sivil üyeleri mi, yoksa askerler mi?
Siviller eski arkadaşları olduğu ve kendi aleyhine gelişecek olsa bile doğrulardan şaşmayacağını yakından bildikleri için “Gül hakem olsun” demekte fazla zorlanmamışlardır; aynı arzu MGK'nın asker üyelerinden geldiyse, işte bu çok önemli bir gelişmedir.
Önemi şurada: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adına açıklanmış konuyla ilgili kurumsal görüş 27 Nisan (2007) 'e-muhtırası' idi; Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine geceyarısı konan metin, adını vermeden, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkmaktaydı.
TSK kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından farklı davranışını seçimden sonra sürdürdü Abdullah Gül'le olan ilişkilerinde; sözgelimi, ne kadar önemli olursa olsun Çankaya'da verilen 'eşli davetlere' hâlâ katılmıyor komutanlar... Cumhuriyet Bayramı gibi 'birleştirici' olması beklenen bir vesilenin Çankaya Köşkü'ndeki kutlamaları, askerleri zor durumda bırakmak istemeyen Cumhurbaşkanı Gül'ün nezaketiyle, komutanların katılabilmesi için gündüz eşsiz yapılıyor; gece yapılan eşli büyük davete ise komutanlar gelmiyor.
Türkiye'nin 'first lady'si Hayrünnisa Gül ile komutan eşlerinin tanıştıklarını bile sanmıyorum.
Cumhurbaşkanının devlet adına çıktığı gezilerde, Ankara Garnizon Komutanının da uğurlama ve karşılama heyeti içerisinde yer alması mutattan olduğu için, gezi eşliyse, apronda köşe kapmaca oynama tuhaflığı yaşandığı oluyor.
Bütün bunların tek bir sebebi var: Cumhurbaşkanı Gül'ün eşinin başının örtülü oluşu... Eşi başörtülü olduğu için kendisi de belli bir 'kategoriye' yerleştiriliyor ve ne yaparsa yapsın kendisine hep önyargıyla yaklaşılıyor.
Süreç içerisinde en keskin önyargıları bile yıkmaya yarayacak onlarca kritik olay birlikte yaşandığı halde... Bütün o olaylarda Cumhurbaşkanı Gül'ün ne kadar sağduyulu davrandığını, anayasayla biçilmiş görev anlayışından milim sapmadığını, daha da önemlisi sözüyle özünün bir olduğunu yakından gördükleri halde...
Gazetelerin manşetlerine yerleştirdikleri “Gül hakem olsun” dileği, hele bir de askerî cenahın da dileği ise, bu sebepten önemli işte...
Bazı çevrelerin askerler ile sivillerin arasını açmak ve birini diğerine kırdırmak için özel çaba gösterdiği bir dönemden geçiyoruz; kritik dönem Türkiye'nin dünyadaki değerinin artışıyla paralellik arzediyor. Önümüze çıkan, yüzlerce yılda bir karşılaşılabilecek değerde bir büyük fırsat ve asker-sivil çekişmesi bu fırsatın elimizden kaçmasına yol açabilir.
Asker-sivil uyuşması ise risklerin dahi fırsata çevrilmesini sağlayabilir.
Uyuşma yolunda atılacak ilk adım önyargıları yeniden gözden geçirmektir. 'Eşi başörtülü olanı' otomatik 'karşı cepheye' yerleştirme, ya da 'başörtüsü' ile 'çağdışılık' arasında doğrudan ilişki kurma önyargısı varsa, o yargıyı sınama imkânı bugün... Abdullah Gül ile Hayrunnisa Gül'e biraz daha yakından bakılınca insanları belli bir 'kalıba' yerleştirme kolaycılığı iflâs edecektir.
Abdullah Gül ilkokul sonrası askeri okula gitseydi pekâlâ bugünkü komuta kademesinden biri olabilirdi; komuta kademesinden olanlar da onun yetişme tarzı ve çevresine sahip olsalardı Abdullah Gül'le yer değiştirebilirlerdi. Benzer sınıfsal kök ve aile yapısından geliyorlar çünkü...
Hiç değilse bu görülse ya!
Şimdilik 'hakem cumhurbaşkanı' ile yetineceğiz. Bu da önemli bir adım...
Fehmi KORU / Yeni Şafak
f.koru@yenisafak.com.tr
Yorumlar6
-
Cafer UÇA
16 yıl önce
Şikayet Et
Aslında devletin ordusu vardır. sn.Fehmi Koru.Bu millet tarihinin verdiği gelenek gereği,ordusunu baş tacı eden ve inanci gereği de,peygambey ocagı diyen bir millettir.Malesef bizim ordu komutanlarımız bunu,kendi çıkarları dogrultusunda değerlendirerek,kendilerine bir millet yaratmaya çalışmışlar,kendi halkına asimilasyonla kendi yaşam tarzlarını kabullendirmeye başlamışlar ve silah geri tepmiştir.Olay bundan ibarettir.Ülkede daha büyük tahribatlara meydan vermeden sn.komutanlarımız,çok iyi düşünüp ve halkıyla bir ve beraber olmalıdır
Beğen
Cevapla
-
Mehme CIRIKt
16 yıl önce
Şikayet Et
Ne âlâ iş!. Asker şehit olunca başötülü anasına sarıl, boynuna madalya tak. Ama söz gelimi aynı askerin kardeşi ordu evinde evlenince anasını başörtülü diye çeri sokma. hastaneye başörtülü diye ziyaretçi alama. Ne âlâ iş bu. Ne yani, başörtüsü kabullenilmesi için illa da çocukların, kocaların ölmesi mi gerekiyor. Bu nasıl ve kimin ordusu. Ankara garnizon komutanı köşe kapmaca oynuyor, ayıp ediyor. Rezillik, en hafif kelime olarak bunu bulabildim. Yoksa içimden geçen hiçte bu değil. Sonra geliversin orduyu yıpratmayalım
Beğen
Cevapla
-
ALİ CAN
16 yıl önce
Şikayet Et
CUMHURBAŞKANI CUMHURU DİNLEMELİ. Silahlı veya silahsız, haddini aşan, darbe heveslisi, ergenekon zihniyetli, milletin egemenliğini tanımayan kişi ve grupları değil. Korkunun ecele faydası yoktur. Haktan sapanı ateş paklar.
Beğen
Cevapla
-
modern müslüman
16 yıl önce
Şikayet Et
fehmicim şafak kaç?. doğancığınla vuslata kaç kaldı? fasıllarda kadeh tokuştururken heralde bir gün belirlemişsinizdir?
Beğen
Cevapla
-
Adalet
16 yıl önce
Şikayet Et
First Lady nin Başörtüsü Bir Özgürlük Simgesidir. Herkes bilir ki, Fransız Askerleri
Başörtüsüne el uzattığı için Maraşta
kurtuluş micadelesi başlamıştır.
Ne hazin bir durum ki Kendi
ordumuz Başörtüsüne savaş açmış,
Asıl hazin olan şu ki, Fransız askeri
gibi davranan bir ordumuz var ve
biz Fransız ordusunun esiri
olduğumuzun farkında bile değiliz.
Gönüllü olarak askere gidiyor ve
vergimizle besliyoruz.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle