28 Şubat’ın kapağı açılırken

  • GİRİŞ13.04.2012 07:09
  • GÜNCELLEME13.04.2012 07:09

Sürpriz mi? Değil elbette. Uzak ve yakın geçmişin askeri müdahaleleri ve darbe girişimlerinin üzerine giderken siyaset tarihimize ‘post-modern’ sıfatıyla geçen 28 Şubat (1997) sürecini ihmal etmesi düşünülemezdi yargının...

Gözaltına almaları ilk dalga   sayabiliriz...

‘İlk’, çünkü doğrudan bir askeri müdahale olmadığı, ‘silâhsız kuvvetler’ diye adlandırılmış değişik alanlardan işbirlikçileri de bulunduğu için, olağanüstü karmaşık bir süreçti 28 Şubat... Sivil-asker bürokrasi yanında bazı derneklerden iş dünyasına ve medyaya kadar pekçok kesim ile ismi bilinen-bilinmeyen pek çok kişinin içinde yer aldığı bir süreç...

Tarihinin nispeten yakınlığı ve olayların neredeyse herkesin gözü önünde cereyan etmesi soruşturmayı yürütenler açısından büyük bir kolaylık; sadece televizyonların haber bültenlerinden bile darbenin  ayak sesleri duyulabiliyordu o dönemde... Genelkurmay’da verilen brifinglerde konuşulanları katılımcıların yüz ifadelerini de görerek izlediğimiz gibi, işbirlikçilerin görevlerini yerine getirmelerini de yine ekranlardan izleyebiliyorduk. Çoğu gazete de manşetlerinden  köşelerine kadar sancılı dönemin bütün özelliklerini sergilemekteydi.

Abonelerine belli konuları servis eden şirketin arşivindeki 28 Şubat dosyası, ya da konuya ilişkin gazete haberleri gerekli parmak izlerinin çoğunu soruşturmacılara sağlayacaktır.

Kolaylık aynı zamanda zorluğu da içinde barındırıyor. 28 Şubat’a giden yolda siyasi ortamı kimlerin bulandırdığını, hangi eylemlerin nasıl sahneye konulduğunu tespit etmek hiç zor değil de, bunlardan hangilerinin örgütlü bir çabanın parçası, hangilerinin durumdan vazife çıkartan gönüllüler olduğunu, hangilerinin baskı ve yönlendirmelerle sürece metazori katkı sağladığını anlamak hiç kolay değil...

Müdahalenin içinde veya yakınında yer alanlar, meşru hükümeti devirmek ve demokrasiyi inkıtaa uğratmak için başlatılmış sürece malzeme sağlayanlar, olmayanı uydurup olanı körükleyerek büyütenler -hiç değilse büyük bölümü- hayatta ve bazısı bayağı etkin konumda bugün...

Evlerinden alınıp savcılığa götürülenler, süreçte karargâhta görevli subaylar; savcılar soruşturmanın kapsamını onlarla ve yine karargâhta görevli başka subaylarla mı sınırlayacaklar mı,  yoksa sivil hayattan ‘işbirlikçi’ tipler de benzer bir âkıbete uğratılacak mı? Hangileri? Durumdan vazife çıkartan veya kazana yeni odun atmaya kendiliğinden gönüllü yazılanlar da mı? Yoksa baskı ve zorlamaya muhatap olduğu için kafileye katılmak zorunda kalanlara kadar uzanılacak mı?

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Fehmi Koru / Star

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat