Değişmeyen değişimin adresi CHP
- GİRİŞ11.03.2025 08:36
- GÜNCELLEME12.03.2025 08:45
Suriye’nin Lazkiye bölgesindeki gelişmelerle ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın açıklamalarını okuyunca; CHP’nin “Türkiye Partisi olacağız” vaatlerinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha anladım.
Suriye’nin Lazkiye ve Tartus kentlerinde 6-7 Mart tarihlerinde Esed kalıntısı eli kanlı şebbihalar ve türevleri, Suriye’nin yeni yönetimine bir karşı bir kalkışma gerçekleştirdi.
Arkasında İsrail ve İran’la birlikte Küresel Koalisyon’un bazı üyelerinin bulunduğu Esed kalıntılarının; ‘Suriye’nin 15 Temmuz’u’ diyebileceğimiz kalkışması bastırıldı.
Şimdi ise; teröristlerin yakalanması ve arama çalışmaları sürüyor.
Suriye Merkezi Hükümeti tarafından bu çalışmalar devam ederken Esed’in militanlarının vatandaşlarına zulüm yaptığı döneme dair eski videolar, manipülatif bir biçimde “Suriye Hükümeti Alevileri katlediyor” şeklinde sunulmaya başlandı.
Nusayri ile Alevi ayrımını yapamadıklarına mı, terörün dini, mezhebi olmayacağını ayrıştıramadıklarına mı yanalım?
Yalanın dillerine yuva yaptıklarına mı?
Yoksa buradaki maksadın sadece manipülatif bilgi vermeden öte Türkiye’nin içerisinde bir karışıklık çıkarmak gayesi olduğuna mı yanalım?
Bence en çok buna yanalım…
Suriyelilere neredeyse yaşam hakkı tanımayan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’dan, Gazze’deki mezalime ses vermeyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a, seçim kampanyalarında kullandıkları “Suriyeliler gi-de-cek” ifadelerini her konuşmalarında vurgulayanlardan ikisi olan Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’dan Genel Başkan Özgür Özel’e kadar hepsinde Suriye hassasiyeti belirmiş…
Aslında hassasiyet değil, net bir biçimde mezhepçilik…
Din hassasiyeti olmadan mezhep hassasiyeti de denebilir belki…
Siyasi mezhepçilik ne midir?
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın zaman içerisinde Suriye’de yaşananlara dair cümleleri…
Ekim 2021’de "Suriye'ye savaşa komando marşı söyleyen TÜGVA'cılar gitsin." demiş.
Nisan 2022’de ise; "Bayramda Suriye'yi ziyaret eden sığınmacıları Türkiye'ye geri almayın." ifadelerini kullanmış.
Mart 2025’te ise; "Oraya insani koridor açılacak. Eğer bunlar yapılmazsa milletvekillerimizle birlikte Lazkiye'ye gideceğiz. Ölümse ölüm, her gün ölmektense bir gün ölürüz, hiç sıkıntı yok." ifadeleriyle de CHP’nin ‘siyasi mezhepçi’ yaklaşımını net bir biçimde ortaya koymuş.
Bu tür söylemler, Türkiye’nin iç dinamikleri açısından riskler barındırıyor.
Türkiye, tarihsel olarak mezhep temelli çatışmalardan büyük ölçüde kaçınmış bir ülke olsa da, hassas dönemlerde bu tür söylemlerin polarizasyonu artırma potansiyeli bulunuyor.
Öte yandan, Türkiye’de iç cepheyi kuvvetlendirme çabaları genellikle millî birlik ve beraberlik vurgusuyla ilerler.
Mezhep üzerinden bir tartışma, bu birliği zedeleme riski taşıyabilir.
Bu söylemler mezhepsel bir çatışma algısını körükleyebilir.
Türkiye’de geçmişte Alevi-Sünni gerilimini provoke etmeye çalışan girişimler (örneğin 1970’ler ve 80’lerdeki olaylar) düşünüldüğünde, bu tür söylemlerin dikkatle ele alınması gerekir.
Türkiye’nin mevcut kırılgan siyasi atmosferinde mezhep temelli bir dil kullanmak, istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Bu yaklaşımın iç cepheyi kuvvetlendirme hedefiyle çelişeceği kesin…
Eee, hani CHP ‘Türkiye partisi’ olacaktı?
Bahsettikleri değişimden kasıt, değişmemekmiş…
Anlaşılan CHP, ‘değişmeyen değişimin’ adresi olmaktan asla vazgeçmeyecek…
Yorumlar32