Türkiye’nin hızı artacak
- GİRİŞ13.05.2025 08:52
- GÜNCELLEME13.05.2025 08:52
Terörsüz Türkiye 41 yılın sonrasında ‘terör belasından’ kurtulma noktasında çok önemli bir eşiğe geldi.
PKK silah bırakacağını açıkladı…
‘İhtiyatlı iyimserlik’ ile yaklaşılan bu süreçte terör bataklığının kurutulması ile ilgili hiç bu denli yüksek ihtimalli bir sonuca yaklaşılamamıştı.
Şimdi sahadaki gerçekten yani fiilen silah bırakma ve fesih süreçleri takip edilecek.
Bunun da 3-4 aylık bir zaman dilimi içerisinde oluşturulan mekanizmalar ile gerçekleşmesi öngörülüyor.
PKK, bu noktaya nasıl getirildi?
PKK’nın 90’lı yıllardaki durumu olsaydı bugün bu kararı almak zorunda kalabilir miydi?
Ya şehitlerimizin ve gazilerimizin kutsal mücadelesi olmasaydı?
Suriye’de Esed yönetimi başta olsa, Irak Merkezi Hükümeti ve Irak Bölgesel Yönetimi ile diplomatik süreçler gerçekleştirilmemiş olsaydı bu günlerin gerçeğe dönüşmesi mümkün olabilir miydi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığından bu yana kararlı bir biçimde terör örgütünün elinden PKK’nın eline silah almasını meşrulaştırmaya çalıştığı tezleri tek tek almasa ‘PKK’nın silah bırakma’ konumuna getirilmek zorunda kalması konuşulabilir miydi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Türkiye hükümetlerinin FETÖ’yü bitirme durumu olmasa bugün neler konuşulabilirdi?
Savunma sanayii geliştirilmemiş olsa, Amerika’nın ve İsrail’in hiç ama hiç arzu etmediği harekatlar yapılmamış olsa bölge esnafına ‘kepenk açtırmama’ eylemlerini unutmuş olur muyduk?
Türkiye hemen her alanda güçlenen, Libya’da kazanan, Karabağ’da Azerbaycan’a verdiği büyük destek ile kazanan, Suriye’de, Afrika’da kazanan hamleleri yapmış olmasaydı bugün gündemimiz bu konu olabilir miydi?
Malazgirt’te başlatılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde devam ettirilen iç cepheyi güçlendirme yaklaşımı olmasaydı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin özverileri olmasa idi bugün ‘Terörsüz Türkiye’ diye bir umut belirir miydi?
Çok soru sordum biliyorum.
Ama bu soruların cevapları bu kadar uzun değil…
Tüm soruların cevabı ‘hayır’…
Cumhurbaşkanı Erdoğan hem içeride hem dışarıda barış, refah ve huzur getiren hamleler yaptı.
Kararlı bir şekilde Terörsüz Türkiye için çalıştı, zeminini oluşturdu.
Hiçbir iktidarın çözemediği soruna çözüm buldu.
Ukrayna-Rusya konusunda barışın ana aktörü olma konusunda ön plana çıkan Türkiye’nin, Suriye, Ukrayna-Rusya süreçlerindeki başarılı yönetimin Terörsüz Türkiye konusuna da etkisi olduğunu unutmamakta fayda var...
Terörsüz Türkiye’nin başlama ihtimali ile ‘provokasyon mevsimi’ de açılmış bulunuyor.
PKK’nın kendini feshetmesi birilerinin ‘sermayesini’ tüketiyor unutmayalım…
İsrail’den İran’dan filan bahsettiğimi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz…
Adı Ahmet, Mehmet, Ayşe ve Fatma olanlardan bahsediyorum.
“Suyu nasıl bulandırırım?”
“Yıllardır sermayeleri olan konuların ellerinin altından kayışına engel olabilir miyim?” bakış açıları ile iç cephede bir infial oluşturmak için mücadele etmeye çalışıyorlar.
Onlara söyleyecek çok fazla bir sözüm yok.
Söylesem de anlamazlar zaten…
Onları safiyane bir biçimde dinleyenlere sözüm…
Provokatörlükten başka bir şey yapmadıklarını bilin…
22 Ekim’deki Bahçeli’nin çağrısından bir gün sonra TUSAŞ saldırısını gerçekleştirenlerin zihniyetinden farklı olmadıklarını aklınızdan çıkarmayın…
Terörsüz Türkiye tam anlamıyla hayata geçtiğinde neler olacak?
Terörle mücadele için ayrılan bütçe, halkın refahına ayrılacak…
2 trilyon doların üzerinde olduğu ama asıl ne kadar bir refahımızın çalındığını hiçbir zaman hesaplayamayacağımız bu rakamlar; emekliye, işçiye, teknolojik gelişimlere, savunma sanayiinin daha da gelişmesine, tarıma, ulaştırmaya bugünkünden daha fazla bir biçimde ayrılabilecek.
“41 yıllık terör belası olmasaydı bugün yıllık 261 milyar doların üzerinde olan ihracatımızın ne olacağı, yıllık 61 milyar doların üzerinde olan turizm gelirlerimizin ne olacağı, bugün petrol ihtiyacının yüzde 20’lere gelen seviyesinin kendi kaynaklarımızdan çıkarma olanağımızın ne olacağı?” sorularının cevabını ne kadar ince bir hesaplama yapılırsa yapılsın tam anlamıyla öğrenemeyeceğimiz bir gerçek…
İstanbul’un ve diğer büyükşehirlerimizin nüfuslarının terör belası olmasaydı bu kadar yüksek olmayacağı da aşikâr bir biçimde karşımızda duruyor.
Ama ‘terör belasından’ kurtulduktan sonra bugün olanların yarın hangi hızla, nereye verileceğini hesaplayabilmek çok daha mümkün olacak.
Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye’nin tam bağımsızlık mücadelesinde hızı artacak.
Emperyalist güçlerin Türkiye’nin hızını kesmek için zayıflatma stratejileri büyük bir hasar alacak.
Türkiye’nin, bölgesel ve küresel alandaki oyun kurucu rolü daha da fazla güçlenecek.
20 yılda ‘terör belası’ ile önemli bir seviyeye getirilen kazanımlara yenilerinin katılmasındaki çarpan etkisi artacak.
İç cephe güçlenecek ve ayrık otlarının daha belirgin biçimde ortadan kaldırılması mümkün olacak.
Şehit annelerimizin yanına yenileri eklenmeyecek.
Terörden arınan bölgelerimizde ‘acaba eski günlere döner miyiz’ endişesi kalmayacak.
Irak ve Suriye’nin istikrarsızlık ihtimali düşecek.
Terörsüz Türkiye, çok daha fazla kazanımı, refahı, huzuru sadece Türkiye’ye değil çevresine de getirecek.
Bu nedenle bu sürece sahip çıkmak, süreci baltalamaya çalışanların karşısında durmak lazım…
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar14