Diplomaside zirve

  • GİRİŞ16.05.2025 09:43
  • GÜNCELLEME16.05.2025 09:43

Türkiye, son yıllarda elde ettiği güç doğrultusunda geldiği pozisyon ile dostlarına güven, düşmanlarına ‘endişe’ veriyor…

Bir başka deyişle; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diplomaside tarih yazıyor…
Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde diplomasideki en güçlü dönemini yaşıyor.
Bunun sebepleri çok fazla…

Savunma sanayiindeki dışa bağımlılık yüzdesinin çok azalması, stratejik yaklaşımlar, paralel devlet yapılanması ve uzantılarının devletin içerisinden temizlenmesi, sabırla, istikrarla ve taviz vermeden sürdürülen yol haritaları Türkiye’yi bu noktaya getiren faktörler arasında yer alıyor.

Denge politikası ile birlikte birilerinin değil Türkiye’nin en fazla menfaat elde edeceği noktada pozisyon almak da diplomasi masasındaki ağırlığı oluşturan faktörler arasında muhakkak belirtilmesi gerekiyor.

Olayları iyi okuyup, kısa vadeli olabilecekleri hesaplamak diplomaside yeterli bir analiz oluşturmanıza olanak vermez.

Kısa ve uzun vadede oluşabilecek senaryoları simüle ederek doğru pozisyon almak mümkün olabiliyor.

Türkiye, 2016 sonrasında attığı adımların tamamını kendi kazanç hanesine yazdırmayı başardı.

Peki bunlar daha önce neden olmuyor ya da olamıyordu?

Aslında yazının başında belirttiklerimin büyük bir çoğunluğuna sahip olunamaması sebebiyle eksikliği fazlaca hissedilen özgüvenimizin seviyesi ilintili…

Tehditlerden korkma ile ilgiliydi…

Emperyal güçlerin istemediği sınır ötesi harekatlar yapıldı, terör koridorunun önüne geçildi.

Suriye’deki zaferin zemini oluşturuldu.

İsrail’in arz-ı mevud hayalleri suya düşürüldü.

PKK sıkıştı ve silah bırakma pozisyonuna geldi.

Buna rahatlıkla çok boyutlu bir satranç diyebiliriz, öyle değil mi?

Bence kesinlikle öyle…

Rusya- Ukrayna Savaşı’nda dünya ikiye bölünmüş ve ağırlıklı olarak batı ile hizalanmıştı.
Yani Ukrayna’nın destekçisi daha fazla idi…

Türkiye iç ve dış tüm baskılara rağmen ‘denge politikasından’ ödün vermedi.

Hatta Ukrayna’ya SİHA sattı, o SİHA’lar Rusya’yı vurdu, SİHA’lar Ukrayna’ya da ciddi bir direnç oluşturdu, Rusya ise Türkiye ile ‘gaz merkezi’ anlaşması yapacağını duyurdu.
Türkiye, Kırım’ın ilhakını onaylamadığını da defaatle dile getirdi, savaşın uzatılmaması gerektiğini de aynı şekilde dillendirdi.

İlkeli diplomasi ile birbiriyle savaşan iki ülkenin çözüm konusunda tek güvendiği ve başvurduğu ülke oldu.

Tahıl koridorları oluşmasına, ateşkeslere olanak sağladı.

Şimdi de savaşı tamamen sonlandırmak için en güçlü aktör Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, en güçlü ülke Türkiye…

Rusya-Ukrayna Savaşı başladığında Türkiye’de muhalefet ne demişti?

Hemen hepsi, “Ukrayna’dan yana tutum alınması gerekiyor” demişti.

Onlar dinlense idi bugün barış masasının Türkiye’de kurulması mümkün olamayacaktı.
Sadece etrafındaki olaylara da odaklanılmadı…

Afrika’ya kazan kazan prensibi ile yeni açılımlar gerçekleştirildi.

Yeni anlaşmalara imza atıldı…

Afrika’daki anlaşmazlıklar, Somali ile Etiyopya arasındaki kriz Türkiye’nin arabuluculuğuyla çözüldü, Hindistan ve Pakistan’ın arasındaki gerilimin sonlanmasında Türkiye ciddi bir etki oluşturdu.

Sınırlarından binlerce kilometre uzakta etkili olmak artık bize şu cümleyi çok rahatlıkla söyletebilir: Türkiye bölgesel bir güç değil, küresel bir oyun kurucu haline gelmiştir…

Yunan medyası özellikle son günlerde “Türkiye bu pozisyona nasıl geldi?” şeklinde sorular sormaya devam etse de günlük olarak takip ettiğim uluslararası medya bu gerçeği kabul etmek zorunda kalıyor.

İsrail medyası da dahil olmak üzere yurt dışındaki hemen hemen tüm medya kuruluşları bu gerçekle yüzleşirken, yüzleşemeyenlerin ya da yüzleşmek istemeyenlerin sayıları maalesef Türkiye’de daha fazla…

Ferhat Murat / Haber7

 

Yorumlar1

  • realist 4 saat önce Şikayet Et
    8: Onlar, Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Fakat Allah nûrunu mutlaka tamamlayacaktır; kâfirler hoşlanmasa da!
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat