Trump ya yenildi ya da herkesi kandırdı
- GİRİŞ24.06.2025 08:58
- GÜNCELLEME24.06.2025 11:57
Haklı olanın değil güçlü olanın kazandığı dünyada yaşıyoruz maalesef…
İran geçmişi katmadan değerlendirdiğimizde kendisine yapılan saldırılar karşısında verdiği cevapta haklı mı?
Evet, haklı…
Ama haklı olan kazanıyor mu?
Tabii ki, hayır…
Avrupa’nın neredeyse tamamı arkasında Amerika’nın olduğu İsrail’in yanında hizalandı.
Küresel emperyalist yapı ya da bir başka deyişle gladyo, Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırmak için 1991’de düğmeye bastı.
1991 ve sonrasında ABD'nin Orta Doğu'ya yönelik müdahalelerini, ‘stratejik çıkarlar’ şeklinde ifade etseler de esasen bölgesel istikrarı tamamen bozdu.
1991’de Körfez Savaşı ve sonrasında Kürt bölgesinde özerklik temelleri atıldı, önce Irak’ın rejimi zayıflatıldı, sonrasında ise tartışmalı istihbarat raporlarına dayanarak Irak işgal edildi. Bağdat Nisan 2003’te düştü ve Saddam Hüseyin Aralık 2003’te yakalandı.
Rejim devrildikten sonra bölgede mezhep çatışmaları baş gösterdi, gizli servisler tarafından üretilen IŞİD’in yükselişi görüldü ve 2011’de ABD bölgeden güya çekildi…
2001-2003 yılları arasında ABD’nin 11 Eylül ve Afganistan ile Irak Savaşları’na şahitlik ettik. “Özgürlük Operasyonu” ile Afganistan’a müdahale eden ABD, 2001-2021 yılları arasında El Kaide’yi ortadan kaldırmak ve Taliban rejimini devirmek için bölgeyi istikrardan kopardı ve uzun süreli işgale rağmen Taliban 2021’de geri döndü.
ABD, bölgeyi karıştırmak dışında başka bir sonuç elde edemedi.
Belki de esas amaç da buydu…
2010’larda Arap Baharı ve IŞİD’e karşı operasyonlar adı altında Ekim 2011’de Libya’ya müdahale etti. Öne sürülen gerekçe ise; “Muammer Kaddafi’nin sivillere yönelik katliamlarını durdurmak” idi…
Sonucunda Kaddafi rejimi devrildi.
Kaddafi öldü ancak Libya’da istikrarsızlık ve iç savaş yaşanıyor.
Libya hala kendisini toparlayabilmiş değil…
Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı belki de çok daha vahim durumlar ile karşı karşıya kalınacaktı.
2014’te IŞİD’e karşı operasyon başlatmak amacıyla bölgeye girdi ancak burada da ‘Derin Amerika’nın amacı’ PKK’ya ciddi bir alan açmaktı…
ABD, 2020’de İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye yönelik Bağdat Havalimanı’nda drone saldırısı düzenledi ve etkisiz hale getirdi. İran-ABD gerilimini artırdı.
Görüldüğü gibi ABD ya da ‘siyah takım elbiseli adamlar’, Orta Doğu’ya huzur getirmek için girdiğini iddia ettiği her yere ‘istikrarsızlık ve kaos’ götürdü.
Devrilen liderler, istikrarsızlıklar…
Bu süreçte ABD’lilerin kaynakları kendi ülkeleri yerine sınırlarından binlerce kilometre uzakta askeri operasyonlara ya da terör örgütlerinin finansmanına harcandı.
Ve tabii ki silah tüccarlarına…
Trump, seçim kampanyası sırasında Orta Doğu politikasına dair görüşlerini genellikle “Önce Amerika” felsefesi çerçevesinde şekillendirdi ve bölgedeki ABD askeri varlığını eleştiren, savaş karşıtı bir söylem benimsedi.
Trump, Orta Doğu’daki ABD askeri müdahalelerini sık sık eleştirdi ve bu müdahalelerin ülkeye maddi ve insani maliyetler getirdiğini savundu. Bölgedeki savaşların ABD’ye “hiçbir şey kazandırmadığını” ifade ederek, geçmiş yönetimlerin politikalarını sorguladı ve sert biçimde de eleştirdi.
Trump’ın seçim öncesindeki ifadelerinden bazılarını hatırlatmak istiyorum:
“Savaşa gidiyoruz, orayı bombalıyoruz, terk ediyoruz. Bütün Orta Doğu’yu bombaladık. Sonra da gittik. Ne aldık? Hiçbir şey.”
“Amerika, Orta Doğu’da yüz binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Bana göre en büyük dış politika hatamız Orta Doğu’ya gitmek oldu.”
Bu ifadeler, Trump’ın Orta Doğu’daki uzun süreli askeri angajmanlara karşı olduğunu ve ABD’nin kaynaklarını yurtiçinde kullanmayı tercih ettiğini gösteriyor. Özellikle Irak ve Suriye’deki ABD askeri varlığını eleştirdi ve bu bölgelerden çekilme yanlısı bir tutum sergiledi.
“Orta Doğu’ya istikrarı hızla getireceğim ve dünya barışını sağlayacağım.”
"Seçimi ben kazanmazsam, Orta Doğu’da büyük savaşlar olacak. 3. Dünya Savaşı'na, 2. Dünya Savaşı'ndan beri hiç bu kadar yakın olmamıştık” ifadelerini 2024 yılının temmuz ayında dile getiren ABD Başkanı Trump’tan başkası değil…
Acaba yaşananlar küçük bir savaş mı?
Yoksa ABD’deki siyonistlerin (siyah takım elbiseli adamların) ve İsrail’in ‘gazlarını almak’ için “Müdahale ettim. Bu kadarı yeterli. Her şey kontrol altında” demek için mi yapıldı?
Bunu hep birlikte göreceğiz…
Lakin az önce sıraladığım ifadeleriyle Trump ya milyonlarca insanı kandırdı ya da önceki ABD başkanları Nixon ve Kennedy ile aynı sonu yaşamamak (öldürülmemek) için ‘Derin Amerika’ya boyun eğdi.
Belki de Epstein’de kendisine dair bir şeylerin var olma ihtimali de İran’ı vurmaya istekli gözükmeyen Trump’ı İran için ‘özel durum odasına’ sokmak zorunda bıraktı.
Bu hamle Trump’ı ABD seçimlerinde içe dönük politikaları nedeniyle destekleyen seçmenini de hayal kırıklığına uğratarak siyaseten zayıflattı.
Bu nedenle bu gece saatlerinde Trump’tan da ‘ateşkes’ açıklamaları geldi.
Ancak şu skor; Gladyo 1, Trump 0…
MOSKOVA’DAKİ TÜRKİYE DETAYI
Geçtiğimiz hafta gündem yoğunluğundan belki birçok kişinin gözünden kaçtı…
Rusya Devlet Başkanı Putin, dünyanın en önde gelen uluslararası haber ajanslarını davet ettiği bir toplantı düzenledi.
Dünyanın önde gelen haber ajanslarının yöneticileri sordu, Putin cevapladı…
Dünyada birçok televizyon kanalı da bu toplantıyı canlı yayınladı…
Anadolu Ajansı Genel Müdürü olarak 2021 yılından bu yana çok başarılı işlerde imzası bulunan Serdar Karagöz de Putin’e önemli bir soru yöneltti.
Karagöz Putin’e “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte tahıl koridoruna imza attınız. Milyonlarca insanın sorununu birlikte çözdünüz. Zor zamanlarda güçlü liderler, zor kararlar alabiliyor. Olmaz denilen işler oluyor, çözülemez denen sorunlar çözülüyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizinin çözümü için liderler zirvesi önerisinde bulundu. Zelensky, hemen hazırım dedi ve geldi. Trump, Putin gelirse gelirim dedi ve sizi adres gösterdi. Kremlin’den yapılan açıklamada ise henüz şartların bunun için oluşmadığını ifade ettiniz. Bu noktada bu problemin çözümü için liderlere etkin bir rol biçiyor musunuz? Ayrıca hangi şartların oluşması gerekiyor ki liderler bir araya gelebilsin?” şeklinde güzel ve nokta atışı bir soru sordu.
Putin de buna “Trump, ‘ben o dönemde başkan olsaydım, bu savaş olmazdı' dedi. Trump bu konuda haklı. Gerçekten de Trump başkan olsaydı, büyük ihtimal çatışma olmazdı. Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, Minsk anlaşmalarının Ukrayna’ya zaman kazandırmak için imzalandığı yönünde açıklama yaptı ve eski Fransa Cumhurbaşkanı bunu teyit etti. Kosova’nın bağımsızlığını kazanması sürecinde olduğu gibi, Ukrayna’daki Donbass bölgesi de bu şekilde ayrıldı ve buradaki halk kendi kaderini belirleme hakkına sahip. Uluslararası kuralların herkes için geçerli olması gerekiyor. Bu, herkes için güvenlik garantisidir." şeklinde yanıtladı.
Ancak benim dikkatimi çeken detay çok daha farklı bir şeydi…
Ruslar kimin nereye oturacağına çok dikkat eder…
Ülkelere vereceği mesajı da bu yollarla iletmiş olur.
Putin, Reuters, AFP gibi dünyaca ünlü birçok haber ajansının yöneticileri yerine yanına Çin Devlet Haber Ajansı yöneticisini ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Serdar Karagöz’ü oturtmuştu.
Putin buradan mesajını göndermeyi de ihmal etmemişti.
Ayrıca Rusya’da St. Petersburg’daki kaynaklarımdan öğrendiğime göre de Rus Devleti temsilcilerinin Çin ve Türkiye’nin haber ajanslarının yöneticilerini diğer haber ajanslarının yöneticilerine göre özel ilgilendiğini de öğrendim.
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar5