CHP'de yaşanan çatışma, sokak provokasyonları ve gizli niyetler…

Parlamenter sistemden kalma bir alışkanlıkla sürekli; ‘Türkiye'nin ana muhalefet partisi’ şeklinde zikrettiğimiz Cumhuriyet Halk Partisi, son dönemde adeta bir kaos arenasına dönüşmüş durumda.

Zoom toplantıları ile başlayan, iddialara göre; pavyonda para dağıtıp yönetimi ele geçiren, partiyi dizayn eden bir yapı ile karşı karşıyayız…

“Mevcut CHP Yönetimi nedir? Uygulamalı olarak gösterir misiniz?” dense, son birkaç günde yaşananlar olmasa bu kadar kısa süre içerisinde kamuoyunun ‘gerçek’ yüzleri ve niyetleri görmesi mümkün olamayabilirdi.

Uygulamalı olarak gösterdiler…

Ancak yaşanan gelişmeler ve kavgalar CHP’ye karşı belki bir miktar umudu olan bir kısım vatandaşlara hayal kırıklığı yaşatmış olabilir.

Verilen kavga, koltuk sevdasından mıdır?


CHP’liler makam katında barikat kurdu.

O binayı bu kadar cansiperane muhafaza etme motivasyonunun nedeni içeride ‘görülmemesi gereken’ bazı materyallerin olma ihtimali midir?

Bilemiyorum…

Ancak bildiğim iki şey var; birincisi verilen kavganın ‘millete ben daha iyi hizmet ederim’ kavgası olmadığı, ikincisi ise mevcut yönetimin CHP’yi elinden kaybetmesi durumunda; Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk iddialarının üstünün CHP üzerinden yapılmaya çalışılan algılarla kapatılamayacak olması…

“Gürsel Tekin içeri giremez” dediler…

Girdi…

Girdikten sonra Seyrantepe’deki binanın genel başkanın İstanbul Çalışma Ofisi yapıldığı, İl Başkanlığı’nın adresinin ise Bahçelievler İlçe Başkanlığı’na taşındığı açıklandı…

Hukuken geçerliliği olmadı lakin zaten maksat o değildi.

Algıya oynamaktı…

“Direndik” diyebilmekti…

CHP Genel Merkezi 38’inci Olağan Kurultayı sonrası zaten fiilen Saraçhane’ye taşınmıştı.

Şimdilerde ise Silivri’ye taşındı.

Taşıma ya da taşınma işi ilk kez olmuyor yani…

Gürsel Tekin karar ve gelir-gider defterlerini icra hakiminin gözetiminde teslim aldı.

İstanbul Valiliği’ne de CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın adresinin değişmediğine dair yazı yazıldı.

CHP İstanbul İl Başkanı resmi olarak Gürsel Tekin oldu.

***

Mevcut yönetiminin gayrimeşru ve gayri hukuki yöntemlerle partiyi ele geçirdiği iddia edilen, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı ile sarsılan Cumhuriyet Halk Partisi; hukuki veya normal süreçlerle koltuklarını koruyamayacaklarını gördüğü için sokaklar üzerinden bir kaos planını devreye sokarak ve olağanüstü durumlar oluşturarak hedef saptırmak niyetinde...

Hukuk tanımaz, devlete meydan okuyan bir tavır içerisinde…

İkinci bir Gezi kalkışmasını hedefine koymuş durumda...

Ancak devletimiz ve milletimiz buna geçit vermez ayrı mesele…

CHP'nin kaos planını anlamak için geçmişe bakmak yeterli.

Genel Başkan Özgür Özel, daha önce defalarca sokak çağrıları yaparak provokasyon yapmak istemişti.

Örneğin, 2025'te Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sırasında Saraçhane'de "Sokağa çıkın!" çağrısı yaptı ve bu, iç savaş tehditlerine varan gerginliklere yol açtı.

Özel, "81 ilde herkesi sokağa ve meydana davet ediyorum" diyerek, "Önünüze kanunsuz set çeken varsa polise zarar vermeden yıkın geçin" talimatı vermişti.

Bu çağrılar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Sokak sokak gez de görelim!" tepkisini vermesine neden olmuştu…

“İmamoğlu'nun Silivri Zindanı’nda 100. Günü” adı altında da insanlar sokağa dökülmeye çalışılmıştı.

Son olarak, firari eski gazeteci Can Dündar devreye girdi.

5 Eylül 2025'te YouTube kanalında "CHP için tek yol sokak" çağrısı yaparak, partiye ‘darbe aklı’ verdi.

Dündar, "Şimdi, Menderes iktidarının tamamen kontrolden çıktığı aşamada CHP'nin başında olan İsmet İnönü'nün tarihi sözünü hatırlatmakta yarar var" diyerek, sokak eylemlerini teşvik etti.

Bu çağrı sonrası kanalına erişim engeli getirildi ancak etki ajanı olarak nitelendirilen Dündar'ın sözleri, CHP içindeki provokatörleri cesaretlendirdi.

Küresel tetikçilerin de CHP ile birlikte sokak çağrılarına başlaması, tesadüf mü?

Türkiye tesadüflere oldukça yabancı bir ülkedir.

***

CHP hadsizlikte zirve yapıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, İstanbul Valisi Davut Gül’ü tehdit ediyor.

Türkiye, bir hukuk devleti ise devlet gereğini yapmakla mükelleftir.

İstanbul Valisi de İstanbul’da devletin temsilcisidir.

Devlet, hukuk kararlarını uygulamak ve uygulatmakla mükelleftir.

CHP; lehine çıkan kararları “Adalet yerini buldu”, aleyhteki yargı kararlarını “hukuksuz” olarak tanımlayarak insanları sokağa davet edip “suç işlenmesine” zemin hazırlıyor. 

Sonra da suç işlettiklerine sahip çıkmıyor.

İnsanları kullanıyor.

Bu ülke; CHP’li yöneticilerin keyiflerine göre yargı kararlarını sokaklar üzerinden dizayn edebileceği bir “muz cumhuriyeti” değildir.

***

Gerçek CHP'liler kim?

15-16 yıldır CHP’de siyaset yapanlar mı?

40 yılın üzerinde CHP’de siyaset yapanlar mı?

Koltuk sevdalıları mı yoksa devleti tehdit edenler mi?

Bu kaos, Özgür Özel'in sokak çağrıları, FETÖ gölgesi ve Can Dündar'ın provokasyonlarıyla birleşince, CHP'nin niyeti açık açık ortaya çıkıyor.

O niyetler de; “Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı iddia edilen yolsuzluklar ortaya çıkmasın, sokaklar karışsın, ülke destabilize olsun, ekonomi bozulsun, güvenlik kaygısı ortaya çıksın”dan başka şeyler değil…

Bugünkü CHP'nin "gerçek yüzü" artık daha da ortada; onlara kananlar bu oyuna gelmemeli.