TEKNOFEST’in büyüsü: Birlikte başarmanın gururu
- GİRİŞ19.09.2025 08:47
- GÜNCELLEME19.09.2025 08:47
Türkiye’de sadece siyasi gündemler, tartışmalar ya da CHP’nin bitmeyen polemikleri konuşulmuyor.
Bu topraklarda güzel şeyler de oluyor; umut yeşerten, göğsümüzü kabartan, geleceğe dair inancımızı tazeleyen şeyler…
İşte TEKNOFEST, tam da bu güzel şeylerin en somut, en coşkulu hali.
17 Eylül 2025’te İstanbul’da kapılarını açan “Ayakları Yere Basmayan Festival”, bir kez daha milyonları bir araya getirmeye başladı...
Ben de bu yıl çocuklarımla birlikte bu muhteşem atmosferi solumak için oradaydım.
Her ziyaretimde olduğu gibi, yine aynı tarifsiz gururu yaşadım.
Bu duygu, ne eksiliyor ne de sıradanlaşıyor.
Peki, bu hissin sırrı ne?
Her yıl yeni hikayelerle, yeni başarılarla tanışmamız mı?
Yoksa birbiri ardına envantere giren yerli ve millî ürünlerimiz mi?
Belki de hepsi…
9 ve 10 yaşındaki çocuklarımın gözlerindeki ışıltı, TEKNOFEST’in en büyük büyüsü olsa gerek.
Onlar, henüz hayatın karmaşasından uzak, saf bir coşkuyla bu festivali yaşıyor.
Ellerinde model uçaklar, gözlerinde hayaller, dillerinde “Biz bunu yaptık!” cümlesi…
Sadece çocuklar mı?
Ekranlardan beni tanıyıp yanıma gelen herkeste benzer duygular vardı.
Orada tanıştığım 70 yaşındaki bir amca, gözleri dolu dolu, “Bu günleri görecek miydik?” diyordu.
Sivas’tan kalkıp gelen bir abla, “Bunlar bizim evlatlarımızın eseri,” diye ekliyordu.
Liseli gençler, mühendisler, aileler…
Hepsinin ortak paydası aynı: Birlikte başarmanın, bu topraklarda ürettiğimiz değerleri sahiplenmenin haklı gururu.
TEKNOFEST, sadece bir teknoloji fuarı değil.
O, bir milletin yeniden uyanışının, kendine güveninin, “Biz yaparız!” inancının sembolü.
HÜRJET’in gökyüzündeki dansı, ATAK’ın zeybeği, AKINCI’nın heybeti, TOGG’un yollara meydan okuyuşu…
Bunlar sadece makineler, araçlar değil; bir milletin iradesinin, emeğinin ve azminin somut hali.
Her bir standda, her bir projede, gençlerimizin, mühendislerimizin, bilim insanlarımızın alın teri var.
Ve bu, sadece bir başlangıç.
***
Fuarı gezerken T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır ile bir kahve içimi sohbet etme imkânı buldum.
Aklımdaki bazı soruları kendisine yönelttim.
Sağ olsun, tüm samimiyeti ile sorularımı cevapladı.
Bu büyük başarının görünmez kahramanları da var.
T3 Vakfı’nın 1500’ü aşkın gönüllüsü TEKNOFEST’lerde görev alıyormuş.
Devletten çok destek aldığı ifade edilerek itibarsızlaştırılmaya çalışılan TEKNOFEST’in yüzde 50 maliyet yükünü BAYKAR üstlenmiş.
T3 Vakfı yöneticilerinde TEKNOFEST’i defalarca gerçekleştirmiş olmanın tecrübesi de mevcut olduğu için maliyetler yarının altına düşürülmüş.
Bu da bence altı çizilmesi gereken önemli bir nokta…
Geçen yıl sadece İstanbul’da 2 milyon 500 binin üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan TEKNOFEST’te ziyaretçilerden hiçbir suretle ücret talep edilmiyor.
Tüm etkinliklere katılımlar ücretsiz.
Ayrıca dereceye giren öğrencilere, takımlara da para ödülleri veriliyor.
Türk Gençliği’nin özgüven kazanmasında çok önemli faktörlerin başında gelen bu organizasyonda emeği geçen T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’a, T3 Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Kuzucu Hıdır’a, yönetim kurulu üyelerine ve gönüllülülere ne kadar teşekkür etsek az.
Çünkü bu emeğe ve gayrete biçilecek bir ‘paha’ yok…
***
Ama ne yazık ki, bu gurur tablosunun gölgesinde başka bir gerçeklik de var.
TEKNOFEST’in coşkusunu, bu başarıları gölgelemek isteyenler…
Sosyal medyada paylaştığım bir fotoğrafın altına yazılan “Maket festivali” yorumu, tam da bu zihniyetin yansıması.
Orada sergilenen ürünlerin gerçek olduğunu, birçoğunun envantere girdiğini, hatta dünyaya nam saldığını bal gibi biliyorlar.
Ama yine de Kaan’a “kalorifer peteği”, TCG Anadolu’ya “kartondan gemi”, TOGG’a “İtalyan malı” gibi yakıştırmalar yaptıkları gibi TEKNOFEST’e de benzer tavrı takınıyorlar.
Neden?
Bir insan, kendi ülkesinin başarılarını neden küçümser?
Neden gurur duymak varken, alay etmeyi seçer?
Bu sorunun cevabı, belki de birkaç farklı yerde yatıyor.
Kimisi, kendisini bu topraklara yeterince ait hissetmediği için bu başarıları benimseyemiyor.
Kimisi; siyasi körlükle, iktidara duyduğu öfkeyi ülkenin kazanımlarına yansıtıyor.
Kimisi de; belki daha kötüsü, bizden gibi görünüp başka niyetler peşinde koşuyor.
Ama ne olursa olsun, bu zihniyetin karşısında dimdik duran bir gerçek var: TEKNOFEST, bu milletin ortak hayali.
O hayali kimse kirletemez.
O hayali, ne alaycı yorumlar ne de karalama kampanyaları durdurabilir.
TEKNOFEST’in büyüsü, sadece teknolojiyle sınırlı değil.
O, bir milletin bir araya gelip, “Biz bunu yaparız!” dediği bir arena.
Çocukların gözlerindeki umut, yaşlıların dudaklarındaki dua, gençlerin bitmeyen enerjisi…
Hepsi, bu festivalin ruhunu oluşturuyor.
Ve bu ruh, her geçen yıl daha da güçleniyor.
Belki de en güzel yanı, bu festivalin sadece bir başlangıç olması.
Bugün TEKNOFEST’te hayalleriyle tanışan çocuklar, yarın bu ülkeye yeni zaferler hediye edecek.
Ve biz, yine bir arada, yine gururla, “Bunu biz başardık!” diyeceğiz.
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar4