Yağdır Mevlam su
- GİRİŞ07.10.2025 09:29
- GÜNCELLEME07.10.2025 09:44
Türkiye'nin bazı büyükşehirlerindeki su sorununu ülkenin en önemli gündem maddeleri arasında yerini aldı…
Yakın zamana kadar üzerinde çok da durulmayan ancak bazı şehirler için yapılan “6 günlük suyumuz kaldı” açıklamaları gerçeği adeta bir tokat gibi yüzümüze çarptı…
Bu kriz gerçekten doğanın bir oyunu mu, yoksa siyasi tercihlerin bir sonucu mu?
Suçlu iklim mi, belediyeler mi?
Bursa, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde su kesintileri yaşanırken, Kocaeli, Konya, Kayseri ve Gaziantep'te neden benzer sorunlar en azından şimdilik yok?
Yağmur bulutları partilere göre mi dağılıyor?
Aynı havza içerisinde değerlendirilebilecek şehirler; aynı coğrafyada, benzer iklim koşullarında yer alıyor.
Konya ve Kayseri tıpkı Ankara gibi İç Anadolu'nun kurak ovalarında kurulu şehirler…
Keza bildiğiniz üzere İstanbul ve Kocaeli de Bursa gibi Marmara Bölgesi'nde yer alıyor…
Ya Gaziantep; saydığımız iller arasında en kurak yer olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz…
Peki, neden bir tarafta 12 saatlik su kesintileri, diğer tarafta sorunsuz bir akış var?
Cevap; yağış miktarından öte, yönetim anlayışında gizli.
AK Parti dönemlerinde Bursa'da su kesintisi yaşanmazken, CHP'nin eline geçtikten sonra birden "5 günlük suyumuz kaldı" uyarıları geliyor.
Yağmur yağmazsa kriz derinleşecek açıklamaları yapılıyor…
Ancak asıl soru: “Önceki yönetimler bu riskleri öngörüp önlem alırken, yeni yönetimler neden aynı hassasiyeti göstermiyor?”
Burada İstanbul örneği, yönetim farkını en net şekilde ortaya koyuyor.
Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra şehrin kayıp kaçak oranlarını düşürerek, Istırancalar Projesi’ni hayata geçirerek ve barajların daha etkin kullanılmasını sağlayarak su problemini ortadan kaldırdı.
Yine 1994-1998 yılları arasında planlama aşamalarında önemli adımlar atarak şehrin uzun vadeli ağır su krizini çözmek için Melen Projesi’ni başlattı...
Melen'den getirilen su sayesinde İstanbul, bugün bile krize dönüşecek derecede bir sorun çekmiyor…
Proje, şehrin su ihtiyacını uzun vadeli olarak güvence altına aldı…
İstanbul’un AK Parti yönetiminde olduğu zaman diliminde ise bu yatırımlar katlanarak devam etti…
Melen Barajı'nın aşamaları tamamlandı, su tünelleri inşa edildi ve İstanbul'un su sarfiyatının önemli bir kısmı karşılandı, hatta 2071'e kadar yeterli olacak şekilde planlandı…
Bu sayede, benzer kuraklık dönemlerinde bile İstanbul'un su stoku diğer şehirlere göre daha dirençli kaldı.
Gelen CHP’li yönetim altı buçuk yıldır bir damla yeni su kaynağı oluşturmasa da şehir su sorunları yaşamıyor…
Ankara örneği ise tam bir ironiye dönüşmüş.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, şehirde su sorunu tavan yapmış ve fahiş konser bütçeleri konusunda soruşturma ile karşı karşıya iken; Melek Mosso Konseri ihalesine çıkıyor.
Geçen akşam katıldığım bir televizyon programında canlı yayında sorduğum soruyu tekrarlamak istiyorum: “Ankara Büyükşehir Belediyesi su sorunu çekerken Melek Mosso'yu sahneye çıkarıp "Yağdır Mevlam Su" şarkısını söyletmek suretiyle mi bu problemi çözmeyi planlıyor?”
Kültürel etkinlikler elbette önemli ama "önce can, sonra canan" felsefesi burada devreye girmeli.
Vatandaş evinde duş alamıyor, tuvaletini kullanamıyorsa konser etkinlikleri neye yarar?
Ayrıca konserde toplanan kalabalık ‘ter ve kötü kokulardan’ rahatsız olmaz mı?
Tabi son cümlem işin ironisi ama üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu…
CHP'ye oy verenler bu yaklaşımı onaylıyorsa, sorun yok.
Ama susuzluk çeken Ankaralılar için bu bir eğlence değil, bir yaşam mücadelesi...
Üstelik fahiş konser harcamaları tartışılırken, su projelerine ayrılan bütçeler nerede?
Bursa'da yaşananlar ise daha vahim.
AK Parti döneminde başlatılan şehrin 50 yıllık su sorununu çözecek proje, CHP tarafından "israf" diye durduruldu sonra aynı proje apar topar yeniden başlatılmış durumda...
Bu tutarsızlık, siyasi popülizmin en çıplak hali.
Vatandaşlar sosyal medyada yazıyor: "Ne yapacağız şimdi?"
Cevap basit: Hesap soracaksınız!
Eğer yönetimler; baraj havzalarını, su kaynaklarını korumak ve geliştirmek yerine başka önceliklere yöneliyorsa, kriz kaçınılmaz olur.
Elbette, küresel iklim değişikliği ve kuraklık gerçeğini inkâr edemeyiz.
Dünyada su krizi var ama bu kriz herkesi eşit bir biçimde etkilemiyor.
Etkin yönetimler, yağışı depolama, kayıpları önleme ve altyapı yatırımlarıyla fark yaratıyor.
Gaziantep en kurak bölgemiz olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor…
Son bir yılda da tarihinin en kurak yılını yaşadı.
Son bir yılda hiç yağış almadı…
İçme suyu ve tarımda hiçbir sorun yaşanmadı…
Başkan Fatma Şahin 2015-2019 yılları arasında büyük bir yatırım yaparak Düzbağ Projesi’ni hayata geçirdi.
Bu proje, Melen Projesi’nden sonra Türkiye’nin en büyük ikinci yatırımı…
Gaziantep'in yıllık 100 milyon metreküp su kapasitesi ile 2050'ye kadar içme suyu ihtiyacının yüzde 100'ünü karşılayacak şekilde projelendirildi…
Su kalitesi arttı, enerji maliyetleri düşürüldü ve şehir genelinde kesintisiz su temini sağlandı.
Yatırım yapınca oluyor yani…
30 yıldır CHP yönetimindeki İzmir’in su sorununu bugün asli sorumlu olmayan DSİ çözüyor…
Kocaeli, Konya, Kayseri ve Gaziantep’te bu farkı görüyoruz.
CHP'li belediyeler ise eleştirilere "doğal afet" kalkanıyla yanıt veriyor…
Oysa gerçek, ‘siyasi irade ve planlama eksikliğinden’ başka bir şey değil…
Sonuç olarak, su krizi bir doğa olayı olmaktan çıkıp siyasi bir teste dönüştü.
Vatandaşlar susuz kalmamalı, sorumluluklarını yerine getirmeyen yönetimler ise hesap vermeli.
Yağmur yağmasa da sorumlu yönetimler su kaynakları oluşturabilir…
Yeter ki öncelikleri doğru olsun.
Yoksa, "yağdır mevlam su" demekten başka çaremiz de kalmaz…
Kesinti yapmadan veremedikleri su ücretlerine yapılan yüzde 1000 ila yüzde 3000’lik zamlara hiç girmiyorum…
Oysa seçim öncesi “Allah’ın suyunu pahalıya vermemiz mümkün değil” diyenler CHP’li belediye başkanlarından başkası da değildi…
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar19