Türk dünyasının yeni ufku

  • GİRİŞ16.12.2025 09:02
  • GÜNCELLEME16.12.2025 09:02

Dün Orhun Yazıtları'nın sırrının çözüldüğü o tarihi anın yıldönümü nedeniyle belirlenen 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü idi…

AK Parti Kongre Merkezi'nde bugüne denk getirilen önemli bir tanıtım programına imza atıldı.

Türk Dünyası Vizyon Belgesi programı bir tanıtım programından ziyade aynı zamanda bir manifesto mahiyeti taşıyordu.

Türk dünyasının geleceğini şekillendiren bir daveti bünyesinde barındırıyordu...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın huzurunda açıklanan ‘Türk Dünyası Vizyon Belgesi’, 6 lehçede ve ortak Türk alfabesiyle hazırlanan bu belge, soydaşlarımızın kalplerini bir kez daha birlikte çarpmaya yöneltiyor.

Erdoğan'ın ifadesiyle; "Türk dünyası olarak bizi birbirimize bağlayan sadece tarih kitaplarında okuduğumuz satırlar değildir. Bizleri bir arada tutan aynı semaya bakan gözlerin, aynı rüzgârı hisseden gönüllerin kardeşliğidir.”

Bu sözler, belgenin ruhunu özetliyor…

Birlik…

Ama bu birlik sadece nostaljik bir özlem değil; aynı zamanda somut adımlarla örülmüş bir strateji aynı zamanda…

Erdoğan, programda konuşurken, 2026'yı ‘uluslararası zirveler yılı’ ilan etti.

COP31 ve NATO Zirvesi’nin Türkiye’de yapılacağını anımsatarak Türk Devletleri Teşkilatı'nın 13’üncü Zirvesi'ne de Türkiye'nin kapılarını sonuna kadar açacağını söyledi.

Bu zirveler, sadece diplomatik bir şov değil, Türk dünyasının küresel sahnede sesini yükseltme fırsatı olarak değerlendirilebilir.

Hatırlayalım, Erdoğan'ın Azerbaycan'daki 12’nci Zirve'de sunduğu teklif, 15 Aralık'ın UNESCO tarafından Dünya Türk Dili Ailesi Günü ilan edilmesi ile sonuçlandı.

Yani bugün, o teklifin meyvesini topluyoruz.

Türk Dünyası Vizyon Belgesi; AK Parti'nin sorumluluk bilinciyle, Türk dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en net göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Bu noktadaki kararlı iradenin ‘somut hali’ de diyebiliriz…

Peki, bu vizyon belgesinin içeriğinde neler var?

Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Orta Doğu'daki soydaş topluluklara kadar yaklaşık 6 milyon kilometrekarelik bir coğrafyayı kucaklayan belgede, tarihi bağlam ve mevcut durum analiz edilerek kısa, orta ve uzun vadeli hedefler çizilmiş.

61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım bulunuyor…

Ekonomik entegrasyondan kültürel iş birliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına, eğitimden gençlik politikalarına kadar geniş bir yelpaze sunuyor.

Uzun vadede, Türk devletleri arasındaki dış ticareti 100 milyar dolara, orta vadede ise 60 milyar dolara çıkarmak gibi iddialı hedefler koyuyor.

Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapıların birbirini tamamlaması, Türk dünyasını jeopolitik bir güce dönüştürecek…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi; "Türk dünyası küresel ekonomik bir aktör haline getirilecek."

Yani gönül coğrafyamızdaki hareketlilik hem gönlümüze hem gücümüze hem de cebimize iyi gelecek…

Belgenin en çarpıcı yanları arasında kurumsal önerilerin bulunmasını ifade edebiliriz…

81 ilimizde teşkilatlandırma, STK'lar, üniversiteler ve iş dünyasıyla ağlar kurma…

Türk Devletleri Teşkilatı ile tam entegrasyon…

Hatta Birinci Türk Dünyası Diplomasi ve Siyaset Forumu gibi platformlar var…

Bunlar soyut hayaller değil, esasen somut projeler olarak karşımızda duruyor.

Erdoğan, belgeyi "Türk halklarının birikimini ve tecrübesini aynı ufukta birleştiren" bir rehber olarak tanımlıyor.

Ve evet, bir araştırma ve düşünce merkezi kurma planı da bu vizyonun kalıcılaşması için atılmış önemli bir adımdır.

Erdoğan'ın konuşmasında sadece geleceğe değil, geçmişe de atıflar vardı…

Cumhurbaşkanı, Boraltan Faciası'nı hatırlatarak, CHP'nin "Türkiye'nin tarihine geçmiş bir kara lekesini" vurguladı.

Anımsatalım…

6 Ağustos 1945’te Nazi Almanyası’na karşı savaşmak istemeyen Sovyet Kızıl Ordu'sundan firar eden yaklaşık 145-195 Azerbaycan kökenli Türk asker (kaynaklara göre sayı değişiyor) Türkiye'ye sığınmıştı.

Dönemin Türkiye Hükümeti (CHP tek parti yönetimi, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü), Sovyetler Birliği'nin talebi üzerine bu kişileri mütekabiliyet ilkesi (karşılıklılık) gerekçesiyle geri iade etti.

Köprüyü geçer geçmez Sovyet askerleri tarafından elleri bağlanarak kurşuna dizildiler.

Tanıklara göre sığınmacılar Türk askerlerine yalvarmış, "Bizi siz vurun, gavura teslim etmeyin" demişlerdir.

Bu hatırlatmalar bakıldığında belgenin siyasi boyutunu da ortaya koyuyor…

Türk dünyasını birleştirirken, içerdeki ayrılık tohumlarını da temizleme iradesini hissettiriyor.

Zaten geçen yılın 1 Ekim’inde de iç cephe vurgusunu yapmıştı…

Eleştirel bir gözle bakarsak, bu belge AK Parti'nin dış politika vizyonunu pekiştiriyor; ama başarı pek tabii ki uygulamada yatıyor.

Ticaret hedefleri, kültürel projeler...

Bunların kâğıt üzerinde kalmaması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde atılan bu adım, Türk dünyasını 21’inci yüzyıla damga vurma yolunda umut verici…

Zaten Türkiye Yüzyılı vurgusunun temelleri arasında atılacak bu adımlar da vardı.

Sonuçta, bu vizyon bana göre sadece bir belge değil esasen bir davettir.

Soydaşlarımıza, akraba topluluklarımıza; “Gelin, aynı rüzgârı hissedelim. 2040'a doğru, Türk Dünyası Yüzyılı'nı birlikte inşa edelim” demektir.

Daha adil bir dünyayı mümkün kılmak, yeni soykırımlar yaşamamak, dünyanın 5’ten daha büyük olduğunu dünyaya ispatlamak için bu yüzyıl Türkiye Yüzyılı olmalıdır, Türk dünyasının her bir ferdi de üstüne düşeni yapmalıdır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

  • Ahmet 6 saat önce Şikayet Et
    Türkiye Yüzyılı vurgusunun ne kadar samimi olduğunu görmek için "Emekli Yılı" ve "Aile Yılı" safsatalarına bakmak yeterli. Ortaya bir fikir atmak değil onu hayata geçirebilmek vizyondur. Kaldı ki "daha adil bir dünya mümkün" vurgusu yapabilmen için önce kendi ülkende adaleti tahsis etmiş olman gerek. Ülkede adalet görebilen var mı?
    Cevapla Toplam 19 beğeni
  • Murat demir 7 saat önce Şikayet Et
    Allah razı olsun Recep Tayyip Erdoğan dan adam lider ve hem ülkesini hemde dost ve kardeş ülkeleri arkasından sürükleyici dünya ya tekrar nizam gelecek ama birazdaha sabır ferat kardeşim selamünaleyküm
    Cevapla
  • selim 9 saat önce Şikayet Et
    Daha adil bir dünyayı mümkün kılmak, yeni soykırımlar yaşamamak, dünyanın 5’ten daha büyük olduğunu dünyaya ispatlamak için bu yüzyıl Türkiye Yüzyılı olmalıdır, Türk dünyasının her bir ferdi de üstüne düşeni yapmalıdır. Kesinlikle katılıyorum, çocuklarımızı bu düstur ile yetiştirmeliyiz.
    Cevapla
  • misafir 10 saat önce Şikayet Et
    türkün türkten başka dostu yoktur.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Esat 10 saat önce Şikayet Et
    Sn. Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve misyonu bir hakan, bir sultan edasıdır. 21. yy Türk yüzyılı olacaktır. Nihayet beklediğimiz kut, sultan gelmiştir. Gerçekten vatanperver ve vizyoner bir liderimiz var. Allah yar ve yardımcısı olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat