Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 20

  • GİRİŞ08.06.2025 09:07
  • GÜNCELLEME08.06.2025 09:07

Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.

Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir. Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.

Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.

İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın;

Türkiye’nin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.

İMAM HATİP OKULU ÖĞRETMENLERİMİZ

FK: O dönemde unutamadığınız ya da şöyle diyeyim; o dönemde sizde etki bırakan hocalarınız oldu mu? 

RK: Elbette oldu, olmaz olur mu hiç, mesela, Osmanlı son döneminden kalan, bazı zevat vardı.

Mesela, Kur’an-ı Kerim hocamız Hafız Osman Çandır böyle biriydi.

Yine Saadettin hoca, Ömer Ali hocamız, Rami Ayas, Erdoğan Fırat, Ruhi Kalender, Avni İlhan, Lütfü Şenel

Bu hocalarımızın önemli bir kısmı daha sonra akademik hayata katılarak profesör oldular.

Bunların dışında mesela iyi bir edebiyatçımız vardı, Mehmet Hamzaoğlu, şairdi aynı zamanda.

Nuri Bey diye genç bir edebiyat hocamız, matematik hocalarımız, gayet iyi hocalardı.

İdarecilerimizden beden eğitimi hocasıydı ilk imam hatib müdürü, fakat imam hatibe çok vasıf olarak yakışan biri de değildi.

Ondan sonra o gitti bir başkası geldi, o da ayyaş denecek derecede içkiye düşkün bir tarihçiydi. Daha sonra İmam Hatipler yavaş yavaş kendine geldi, çünkü ilahiyatlar açıldı, sayıları da çoğaldı.

Ayrıca dışarıdan istifade ettiğimiz hocalar da vardı, Vaiz olarak mesela bir Ömer Efendi vardı, yani dinlemek bile ayrı bir zevkti, çünkü ilim öğretiyordu.

Bunlar da kendi evlerinden bizlere faydalı oluyorlardı.

Fakat biraz da çekiniyordular, okutmak istemiyorlardı.

FK: Anlamadım Hocam, neden okutmak istemiyorlardı? 

RK: Tabi o sırada darbe olmuştu, tedirginlik vardı. Belli bir korku vardı, ihtilalden dolayı.

Ben ikinci sınıfa geçtiğimde ihtilal oldu.

ihtilalde bir ihtilal varisi tayin edildi Antalya’ya, bir de sert bir insandı.

İşte imam hatibe filan da bazen geldiğinde herkes, böyle tam bir er gibi huzurunda dururdu, öğretmenler idareciler ve sair.

O ortam birçok şeyi engelledi.

Mesela ben size şunu söyleyeyim, Antalya imam hatipte, bir ara birkaç ay da olsa, Kur’an harfleriyle Kur’an okumak kalktı.

Gerçi tepkilerden dolayı kısa sürdü, ama bunlar yapıldı ne yazık ki..!
 
SEN ATATÜRK DÜŞMANI MISIN?

FK: Nasıl yani, Arapça, harflerle, orijinaliyle Kur’an okunması mı yasaklandı Hocam?

RK: Yasaklandı, yasaklandı. Gerçi epey bir tepki olunca kısa sürdü. Sonradan kaldırdılar o yasağı. Bir de ilginçtir, şöyle bir şey yaşadık, onu da unutamam:

FK: Buyurun lütfen Hocam:

RK: Pamuk toplama mevsiminde ovaya, tarlalara talebeleri pamuk toplamaya götürüyorlar çünkü yağmur yağarsa pamuk kötü olur, yağmadan toplanması lazım.
Tabi herkese bedelini veriyorlar. Fakat idare, bizim bedele el koyuyor. Tophane diye bir yeri vardır Antalya’nın, orada “Atatürk heykeli yapılacak” diyorlar. Ben de müdür muavinine gittim dedim ki, “Benim paramı verseniz, çünkü ben herhangi bir yardım kabul etmeyen bir öğrenciyim, bu da benim emek vererek kazandığım bir paradır.” Tabi çok ters bir şey söyledi, “Sen Atatürk düşmanı mısın, Atatürk’e karşı mısın?” dedi. Okul idaresi tarlanın sahibinden veya devlet çiftliği ise oradan parayı alıyorlar ve diyorlar ki “Bu parayı size vermeyeceğiz, Atatürk heykeli yapımı için siz bunu bağışlamış olacaksınız.” Diyorum ki “Tamam, bir miktarını alın ama benim geçimim zor.” Paramızın, emeğimizin karşılığını alamadık. “Atatürk düşmanı mısın? Atatürk’ü sevmiyor musun?” gibi laflarla suçlanınca ondan da mahrum kalmıştık.

(devam Edecek) 

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar2

  • Mehmet alp 1 saat önce Şikayet Et
    Zaten kemalistler dolandiramadiklarina ata türk dusmani yapftasi ile baski altına alırlar.harika bir metod onlara göre.
    Cevapla
  • ....Anadolu.... 1 saat önce Şikayet Et
    Allah bizi nasıl bir zihniyetten kurtarmış elhamdülillah ... Ne emekler harcanmış Ne emekler atatürk perdesi altında çalınmış
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat