Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 22

  • GİRİŞ22.06.2025 09:21
  • GÜNCELLEME23.06.2025 09:21

Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.

Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir. Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.

Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.

İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın;

Türkiye’nin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.

İLK YAZIM ANTALYA İLERİ GAZETESİ’NDE YAYIMLANDI

FK: Hocam sizin, okumaya karşı ilginiz olduğu kadar, yazmaya sa hevesli biri olduğunuzu biliyorum. Birkaç genç arkadaşla Erzurum’da çıkardığımız aylık dersimize başyazılarımızı siz yazardınız. 

Pekala İmam Hatipteyken ilgilenmediniz mi yazı ile? 

RK: İlgilenmez olur muyum?

Antalya’da İleri Gazetesi vardı.

Yayın hayatıma İmam Hatip talebesiyken 6. ve 7. sınıflarda o gazeteye yazı yazarak başladığımı hatırlarım.

İkinci olarak, Konya’da Yüksek İslam Enstitüsü Talebe Cemiyetinin çıkardığı Yeni Ümit Dergisi vardı, orada yazdım. Bu dergi sonradan bir cemaatin çıkardığı derginin adı oldu ama Yeni Ümit, Konya’da ilk bizim dergimizin adıdır.

Sonra o dergi Türkiye İslam Enstitüleri Talebe Federasyonu dergisi oldu, adı da İslam Medeniyeti oldu, bu ismiyle çıktığı zamanlarda da güzel bir dergiydi, yıllarca da devam etti. Zaman zaman durağanlaştı ama uzun yıllar devam eden bir dergi oldu. Hatırladığım kadarıyla Mahmut Özakkaş’tan sonra ikinci başkan olan Cahit Baltacı’nın federasyon başkanlığı yaptığı zaman çıkmaya başlamıştır.

Ayrıca Konya’da Hüdai adlı bir arkadaşımızın Hamle adında bir gazetesi vardı, orada hem çalıştım, hem musahhihlik yaptım hem de yazı yazdım.

Gazeteler o zaman kurşun döküm ile çıkardı. Bir gün sonraki gazetenin önce bütün yazıları dizilir, her şeyi biter, sadece haberler kısmı ve ilk sayfası sonradan hazırlanırdı.

Orada ben uzunca bir süre çalıştım, müstear isimle bazı yazılar da yazdım; Yusuf Sadık, İsmail Sadık, Fedai Ferda falan gibi.

Konya’da yine rahmetli Erbakan’ın adaylığı döneminde Ziya Tanrıkulu arkadaşımız Yankı diye bir gazete çıkarırdı. Yankı da bağımsız adaylığı döneminde tamamen Erbakan’ı destekleyici bir gazeteydi, o gazete çok iş gördü, her yere dağıtırdık, gittiğimiz yerlere köylere, kasabalara götürürdük, Konya’nın içinde de okunurdu. Tabi daha sonra pek az devam etti. Oradaki yazılardan dolayı o arkadaşımız mahkûmiyet de çekti, hatta benim bir yazımın mahkûmiyetini de o üstlendi Allah rahmet eylesin. Yazdığım bir yazıda da o zamanki bir milletvekili adayı hakkında söylediğim sözler suç unsuru kabul edildi. Sonradan düşünüyorum, ben demek ki siyasi bir heyecana kapılıp böyle şeyler yapmışım diye kendi kendime hayret ettiğim olmuştur.

Yazı hayatım, diyebilirim ki, bugüne kadar aralıksız olarak hâlâ devam etmektedir.
 
KONYA ALLAHI ZİKREDEN BİR ŞEHİRDİR 

FK: Hocam, sanıyorum artık, Liseli yıllarınız bitiyor ve Üniversite yıllarımıza doğru yaklaşıyoruz. 

RK: Yüksek İslam Enstitülü yıllarımız başlıyor.
Evet, Öyle.

FK: Konya size göre nasıldı peki? 

RK: Konya, Türkiye’nin tam merkezinde yer alan canlı, büyük, insanî hasletleri çok ileri, maneviyatı yüksek ve ağır başlı bir şehir.

Hayırhah insanları ziyade, Camileri bol olan; Camileri ve cemaatleri ile Allah’ı zikreden bir şehir.

Manevi dinamikleri önde olan bir şehir.

Tarımın geliştirdiği, az çok sanayisi ve fabrikaları olan, ama doğrusu dini hassasiyetleri çok bariz olarak görülen bir şehir idi. Mesela Antalya’da olmayan bir şey ve tabi ilk defa dikkatimi çeken bir şey; Ramazan aylarında bir tek bile çarşıda, sokakta oruç yiyen insan göremezsiniz Konya’da. Bugün böyle bir şey yok ama büyük çoğunluğuyla tasavvur edin.
Konya, o sıralar maneviyatı çok yüksek bir şehirdi. İnsani hasletleri de çok ileriydi. Çünkü Yüksek İslam Enstitüsü’ne iltifat ederlerdi. Talebe Derneği’nde ve Talebe Cemiyeti’nde çalıştığım için de ayrıca iltifat ederlerdi.

Konya’nın aşağı yukarı bütün meşahir ve meşayih diyebileceğimiz insanları, bunların içerisinde rical-i devletten insanlar da vardı. Ne bileyim serbest hukukçuları, avukatları, tüccarları büyük bir alaka gösteriyorlardı. Bunu biz her vesileyle görüyorduk. Konya’da hocalarımız dışında da çok güzel insanlar tanıdım.

(Devam Edecek)

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat