Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 28
- GİRİŞ24.08.2025 09:09
- GÜNCELLEME25.08.2025 09:55
Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.
Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir. Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.
Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.
İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın; Türkiyenin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.
ALDIĞIM BURSLARI GERİ ÖDEDİM
FK: Hocam kusura bakmayın önceki soruyu şunu için sormuştum, daha önceki bölümlerden birinde geçmişti; ekonomik olarak ailenizin durumu pek iyi değilmiş, hatta babanız rahmetli sizi okutamayacağını da açıkça ifade etmiş.
RK: Yok, yok çok doğru söylüyorsun.
Konya’nın esnafı, tüccarı zekâtını talebelere verirdi. Hatta cemiyete bizzat getirip “İhtiyaç sahibi arkadaşlarınıza verin” diyen insanlar vardı. Ama benim bu paralardan hiç istifade etme niyetim yok. Kafamda şöyle bir şey var, aslında caiz olmadığı için değil ama “ben böyle bir şeylere bulaşmasam” diyorum. “İnsanların malının zekâtıdır neticede, daha çok layık olan varsa onlar alsın” şeklinde düşünüyorum. Onun için geri ödemek üzere burs alma yolu bana çok daha ahlaki ve doğru geldi.
İmam Hatip’te de aynı şekilde davrandım. İdare benim ihtiyaç sahibi olduğumu öğrenmiş, yardımlardan bana da vermek için çağırdıklarında ben bunu kabul etmedim, benim prensibim böyle, “Almıyorum” dedim.
İslam Enstitüsü’nün ikinci sınıfından itibaren burs aldım ama özel burs aldım, Konya’da bir erbab-ı ticaretten. O şahsa dedim ki, “Bana yardımcı olun, burs verin. Allah nasip eder burayı bitirirsem size bu bursu her ay geri öderim.” Devlet bursu filan da yoktu o zaman. Allah ebediyen razı olsun. İsmini de anmakta bir sakınca görmem. O zamanlar orada ticareti çok önde olan, inşaat işleri de yapan, yine Gesaş diye bir tahin, helva ve sair fabrikaları da olan Hasan ağabeyimiz vardı, o şahıs bu yönde bana yardımcı oldu. Ve ben mezun olduktan sonra taahhüt ettiğim gibi burslarımı geri ödedim. Tahsil hayatımı böyle devam ettirdim.
MİLLİ MÜCADELE DERNEĞİ ve ÇOK GARİP FAALİYETLERİ
FK: Hocam bu sözünü ettiğiniz Hasan Ağabeyler şimdilerde kaldı mı çok emin değilim.
RK: Yok, var var. Tamamen arkası kesilmedi ama tabi bizim talebe zamanlarımız kadar fazla var mı hala, ben de pek emin değilim.
Konya’da Yüksek İslam Enstitüsü talebesiyken, Mücadele Birliği ortaya çıkmıştı. Bu olay, doğrusu Enstitülerde kırılmalara da sebep oldu. Yani biraz şedit bir şekilde çıktı. Nasıl anlatayım? Mesela Mevlana’ya hücum ederek veya Hacı Bayram-ı Veli’ye veya Yunus Emre’ye veya tasavvuf büyüklerine... Fakat enteresandır, Yüksek İslam Enstitüsü’nün nazarımda değer ifade eden üst sınıflardaki bazı ağabeyler, Mücadele Birliği’nin mensubu olarak ortaya çıktılar. Bu çok şaşırtıcı oldu bizim için. Ben hiç düşünmeden karşı duruş sergiledim. Çok da ağır kelimeler söylüyorlardı mesela Mevlana için “ilk Türk hippisi”, Mevlana’ya hiç de yakışmayan şeyler bunlar.
FK: İlk Türk Hippisi mi, Hocam inanın ilk defa duyuyorum, Hazreti Mevlana için böyle garip bir iftira atıldığını..?
RK: Öyle ya, Mevlana’ya ilk Türk Hippisi diyorlardı.
Tabi bu aynı zamanda, onları sınırlandıran bir şey oldu. Belki bu da işin başka bir iyi yönüdür çünkü çok taraftar bulamadılar. Ama fikrî yönden çok okuyan, metinler ezberleyen, konuşan, etkileyen insanlardı.
Bir Necmettin ağabey vardı, Allah rahmet eylesin, o mesela aynı zamanda Sahip Ata Camiinin imamıydı. Dürüst bir insandı ama “Döverim seni, şöyle yaparım” gibi şeylerle hareketi götürmeye çalışıyordu.
Kemal ağabey vardı. Bunların soy isimlerini anmak istemem, çok dürüsttür, çok ahlaklı, kaliteli insanlar. Bir Mevlüd ağabey, İrfan ağabey, bunlar hep ağabeylerimiz bizim o dönem ama hepsi Mücadele Birliği’ne müntesip arkadaşlarımızdı. Sınıfımda da birkaç kişi vardı ama o kadar aktif değillerdi. Diğerleri ise öncü ve etkileyiciydiler. Dürüst ve ahlaklı insanlardı. Sonra Mücadele Birliği Türkiye genelinde bir etki meydana getirdi.
(Devam Edecek)
Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar1