Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 32
- GİRİŞ21.09.2025 09:28
- GÜNCELLEME21.09.2025 09:28
Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.
Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir. Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.
Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.
İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın; Türkiye’nin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.
TÜRKEŞİ, FEYZİOĞLUNU, CEVDET SUNAYI ve YİNE DEMİRELİ ZİYARET ETTİK
FK: Bu ziyaretlerinizde bir olumsuzluk yaşanıyor muydu?
RK: Yok, hayır böyle görüşmelerde veya karşılaşmalarda kim olursa olsun, bizim nezaketsiz bir durum içine girmemiz söz konusu değil.
O sebeple fazla ileri gidip, başka şeyler konuşma yolunu seçmedik, oradan ayrıldık.
Aynı şey, Demirel’le ve Turhan Feyzioğlu’yla görüşmelerimizde de oldu. Bizim amacımız mümkün mertebe meselemizi sekinetle çözmekti.
Ayrıca talebe temsilcisi olduğumuz için Milli Eğitim Bakanlığı’na gittik, Meclis’e gittik, hatta MTTB’nin Yüksek İslam Enstitüsü temsilcisi olarak Konya’dan ben de temsil heyetinin içinde bulunarak Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a, Çankaya’ya da çıktım. Yine Osman Yüksel Ağabeyle birkaç defa Türkeş’i de ziyaret ettim.
CEMİL MERİÇ ve KİTAPLARI İLE İLK TANIŞMAM
FK: Hocam öyle anlaşılıyor ki, Türkiye siyaset dünyasının tamamı ile çok genç yaşlarda tanışmışsınız. Aynı şekilde entelektüel camia ile de yine en verimli çağınızda tanışıklığımız ara vermeden devam etmiş.
RK: Bizim zamanımızda dernek, cemiyet veya federasyonlar son derece aktif olurdu.
Mesela bu minval üzere şunu da söyleyeyim; Konya’da bulunup da Cemil Meriç rahmetliden bahsetmemek, benim için ciddi bir eksiklik olur. Cemil Meriç, Konya’ya her on beş günde bir getiriliyordu. Tevfik Fikret Kılıçkaya, Allah rahmet eylesin, bir avukattı fakat kültür hazinesi insanlardan biriydi. O getirirdi daima Konya’ya. Bu şahıs Milliyetçi Hareket Partisi’nin de İl Başkanlığı’nı yapmıştı. Ama Cemil Meriç rahmetli ile çok iyiydi arası. Konya’da bir Şahin Otel vardı, onun salonunda Cemil Meriç’i dinlerdik. Benim kitaplarını ilk okumalarım ve dinlemelerim o zaman başlamıştır, ilk okuduğum kitap da Hint Edebiyatı diye bir kitaptır. Sonra onun adı değişti, Işık Doğudan Gelir şeklinde bir isme dönüştü. Ondan sonra neredeyse yazılarını, kitaplarını, yazdığı yerleri takip ederdim, gazetelerde de yazıyordu çünkü.
Bütün yazılarını sadece okumazdım, keserdim de. Cemil Meriç’i öyle tanıdım. Sonra İstanbul’a geldiğimde de buradaki konuşmalarını sohbetlerini mümkün mertebe kaçırmamaya çalıştım. Zaman zaman kendisine bazı sorular sorduğum da olmuştur. Kitaplarının hepsini demeyeyim, içlerinde okumadığım olabilir ama “Bu Ülke”yi falan iki veya üç defa okudum. Hatta askerde okuyordum.
ASKERDE KİTAP OKUMAK AYRI BİR ZORLUKTUR
FK: Askerde bazı yerlerde okumak biraz sıkıntılı oluyor.
RK: Maalesef öyledir askerde kitap okumak ayrı bir zorluktur. Valizlerimizi karıştırmışlar, “Bu Ülke” kitabını bulmuşlar. Bir de Osmanlı Tarihinde Türk Asırları diye rahmetli Samiha Ayverdi Hanım’ın kitapları çıkmıştı. Bunları yasak kitaplar diye almışlar. “Ne demek Bu Ülke?” O zaman sol jargonda böyle bir şey kullanılıyor. Dedim “Bununla bir alakası yok.” “Ben bunu alacağım” dedi komutan, “E alın, okuyacaksanız alın, bir mahzuru yok” dedim.
Cemil Bey, nitelikli insan olma vasfını her safhada korumuş biridir. Bir defa, doğup büyüdüğü ve yetiştiği yer Antakya, Hatay. Burası mozaiğin yani ırkların, dinlerin, dillerin olduğu Mardin gibi bir yer ve Cemil Meriç de bu konularda hâkimiyet sağlamış biri. Batıyı çok iyi tanıyor ama tanıyor, batıya hayran değil. Türkiye’deki Batıcıları da “müstağripler” diye anıyor ve ciddi biçimde eleştirebiliyor. Tenkidi muhteşem tenkit, takdiri mükemmel takdir. Bize kendimizi hatırlatıyor, nereden başlamamız gerektiğini söylüyor. Hani İbn-i Haldun’u ilk onun yazılarından tanıdığımı söyleyebilirim, İbn-i Haldun’un değerini onunla ilk anlamaya başladığımızı ifade edebilirim. Yine onun sayesinde mesela, onu tanıdıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın “İbn-i Haldun Mukaddime Tercümesi”ni okumuşumdur. Dolayısıyla Cemil Meriç önemli bir kişi. Benim tabi ki dinlemelerim oldu ama bir ülfetim, bir iç içeliğim, böyle bir şey söz konusu olamadı.
Rahmet olsun üstadımıza.
(Devam Edecek)
Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar3