Gazze’den önce Gazze’den sonra
- GİRİŞ15.10.2025 08:59
- GÜNCELLEME15.10.2025 08:59
Yaşadığımız bugünler tarih olacak ve biz de geçen günlerle birlikte tarihin birer parçası olacağız.
Öyleyse biz de yarınki tarihin tanıklarıyız.
7 Ekim 2023’e kadar, 75 yıl boyunca İsrail’den Siyonistler yanlarına Avrupa ve Amerika'yı da alarak Filistinlilere insanlık tarihinin ender gördüğü her türlü sürgün, işgal, hapis, işkence, abluka, katliam ve zulmü uyguladılar.
Bunun sonucu olarak Filistinli bir grup genç, İslami Direniş Hareketi (HAMAS) adı ile yer altında örgütlendi ve 7 Ekim 2023’te bir cumartesi günü, “Artık Yeter, Böyle Yaşamaktansa Ölmeyi Tercih Ederiz” deyip, İsrail’in askeri mevzilerine karşı harekete geçerek önemli kayıplar verdirdiler.
Bunun üzerine İsrail’in Siyonist yönetimi Gazze’ye havadan saldırıya başladı.
Saldırılar iki yıl sürdü ve Gazze’de neredeyse tek bir sağlam bina kalmayana dek bombalar yağdırıldı.
Bombalamanın ilk yılında Amerika ve tüm Batı Dünyası İsrail’i destekledi.
Son bir yıl içinde ise İsrail, gerçek yüzünü gösterdi ve çoluk, çocuk, genç, ihtiyar demeden bütün sivilleri katletmeye başladı.
Özellikle bebeklerin paramparça edilen bedenleri ve açlıktan, susuzluktan ölen çocukların iskelet halindeki vücutları tüm dünyaya internet yoluyla yayılınca, dünyanın sivil vicdanı ayağa kalktı.
Daha ziyade Amerika ve Avrupa’da sokaklar milyonlarca insanın “Filistin’e Özgürlük” nidalarıyla inledi.
Dünyanın birçok ülkesinden “Kahraman Gönüllüler”, onlarca deniz aracı ile Gazze’ye doğru hareket ettiler.
Amerika ve Avrupa’nın birçok yöneticisi, kendi halklarının sokaklara inmesi sonucunda paniğe kapıldılar ve ilk zamanlardaki gibi İsrail’i desteklememeye, hatta bazıları da açıkça İsrail’in Siyonist idarecilerine karşı tavır almaya başladılar.
Diğer yandan Gazze halkının inançlı, imanlı ve mücahid, mücahide duruşu, tarihsel bir direnişe dönüşünce Batılı toplumların gençleri bundan etkilenerek birçok yerde İslam’a dönüş başladı.
Yani, “Çevresi Şehit Kanları ile Mübarek Kılınan Mescid-i Aksa’dan” tüm dünyaya merhamet, iman, inanç, sabır ve direniş meltemleri esmeye başladı.
Bu şahlanış Siyonizm'in merkezindeki Amerika’yı kaygılandırdı ve ABD, Netanyahu denen çağımızın Firavun’unu dizginledi.
Böylece İsrail HAMAS ile anlaşmaya mecbur kaldı.
TRUMP SOYKIRIMA ORTAK OLDUĞUNU İTİRAF ETTİ
13 Ekim 2025 Pazartesi günü Mısır’ın Şarm El Şeyh şehrinde yapılan “Barış Anlaşması’na” katılmak üzere ekibi ile birlikte Ortadoğu’ya hareket eden ABD Başkanı Trump, önce İsrail’e uğradı ve soykırımcı Siyonistlerin meclisinde bir konuşma yaptı.
Burada bir buçuk saate yakın kızını, damadını ve kendisini ayakta alkışlatan Trump, bu alkış şovları arasında İsrail’in Gazze’yi bombalaması için dünyanın en gelişmiş silahlarını ve bombalarını verdiğini, İsrail’in her konuda desteklendiğini açıkladı. Yani böylece soykırımda Netanyahu ile ortak olduğunu itiraf etmiş oldu.
Yaşayan herkes, hepimiz yani, bütün dünya bunu biliyorduk ama tarihe kayıt düşülmesi bakımından ABD Başkanı Trump’ın itiraf etmesi önemli.
Amerika’nın 47. başkanı, İsrail’in soykırımına “güçlü bir şekilde” destek veren Donald Trump’ı dinlerken aklım nerelere gitmedi ki!
Hatırladıklarımı paylaşayım isterseniz sizinle.
1945-53 yılları arasında görev yapan, Nagazaki ve Hiroşima katliamlarının müsebbibi olan Amerika’nın 33. başkanı Harry S. Truman, bir konuşmasında çok az bir Yahudi taraftarı ve İsrail devleti lehine sözler ettiğinde, dışişleri yetkilileri derhal müdahale ederek: “Truman zırvalıyor, bizim Yahudi devletini desteklememiz, Arap dostlarımızla aramızı açacaktır.” şeklinde tavır koymuşlardı.
Truman’dan sonra 1953 yılından 1961’e kadar 34. başkan olan Dwight David Eisenhower ise tam bir denge politikası izlemiş, Arap dünyasını incitmemek için İsrail’i böylesine pervasızca desteklememiş; İsrail’in her türlü arkasında durarak, çağımızın en ölümcül silahlarını vererek Gazze’de soykırım yaptırmamıştı.
Şunu çok açık bir şekilde biliyoruz ki Amerika, Haziran 1967 savaşına kadar İsrail’i bu denli kayıtsız şartsız desteklememişti.
Ne olduysa 1967 savaşından sonra oldu.
Aslında ne olduğunu biliyoruz.
Daha doğrusu herkes öğrendi Siyonizm'in ne olduğunu.
Çünkü Siyonistler bir memlekete ilk gittikleri zaman bir kabın içindeki kuru bir sünger gibidir.
Bir müddet sonra içine girdikleri memleketin suyunu emerek şişerler. Aradan bir zaman geçince evin sahipleri Yahudilere karşı bir tavır alarak onlara düşmanlık besler, Yahudi aleyhtarlığı alır yürür.
Bunun sonunda Yahudilerde bir muhabirlik başlar.
Başlar ama uzun sürmez, geri dönerler ve içtikleri suyu, yani serveti, memleketi yönetenlerin kaplarına kusarlar.
Ve tekrar memleketin kanını emmeye başlarlar.
BU ATEŞ ZANNIMCA BÜYÜYECEK
Bu güzelim tabiri yanlış hatırlamıyorsam Will Durant ve Roger Lambelin’in yazdığı, S. Sabit Karaman’ın Türkçeye çevirdiği, İNKILAB Yayınlarından çıkan “Yahudi Tarihi ve Siyonist Liderlerin Protokolleri” adlı kitaptan okumuş ve aşağıdaki notları da oradan almıştım.
Eğer sabrınız varsa ve bu söylediklerimizden şüpheniz varsa gelin 1926 yılında sadece Berlin’de yaşayan 172.672 Yahudi’nin bazı mesleklerdeki yüzdesine bir bakalım:
Hakimlerin %46’sı, hekimlerin %68’i, profesörlerin %43’ü, hastane yöneticilerinin %46’sı, dişçilerin %38’i, kimyagerlerin %32’si, avukatların %56’sı, oyun yönetmenlerinin %80’i, tıp fakültelerindeki öğretim görevlilerinin %50’si, felsefecilerin %25’i, ordinaryüs profesörlerin %44’ü.
O zamanki Berlin nüfusu 3,5 milyon olduğuna göre 172.672 Yahudi’nin bu oranları elde etmesini nasıl izah edeceğiz?
Sonunda ne mi oldu?
Hitler geldi ve bu Siyonistleri hepimizin bildiği gibi “müstahak” oldukları şekilde cezalandırdı.
Peki şimdi ne olacak?
Birkaç gün önce, yirmiden fazla devlet ve hükümet başkanının huzurunda, Türkiye, Mısır, Katar ve Amerika garantörlüğünde imzalanan HAMAS-İsrail barış protokolü uzun süreli olacak mı?
Gazze’de olanlara bakınca, olmasını can-ı gönülden istiyorum.
Fakat, bir taraftan da eğer doğru ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un şu sözleri için başımı secdeye koyunca dua ediyorum: “Netanyahu Yeni Osmanlı’nın ateşini yaktı. Ortadoğu Halkları yönünü Türkiye’ye döndü.
İsrail’in vahşetini gören insanlar için tek umut Büyük Türkiye.
Bu ateş zannımca büyüyecek.”
İnşallah diyelim ve bu sözü destekleyecek birkaç tespitimizle bu makalemizi sonlandıralım.
İsrail’den, özellikle İran’la olan 12 gün savaşından sonra çok ciddi manada kaçışlar başladı.
Siyonist askerler uluorta herkesin önünde ağlıyorlar.
İsrail kendi içinden çürümeye başladı.
Dünyada var olan Holokost palavrası tamamen bitti ve tüm dünya halkları Siyonizm'in gerçek yüzünü gördü.
Milyonlarca insan sokaklara indi ve canını avucuna alan yüzlercesi de deniz araçları ile kahramanca Gazze’ye doğru gittiler.
“Siyonizm'in merkezi” olan Amerika’daki üniversiteler Siyonizm'e karşı ayaklandılar.
Bir iki hafta içinde Gazze’yi ele geçireceğini söyleyerek bombalamaya başlayan İsrail iki yıl sonunda HAMAS’ın bir avuç kahramanına yenildi ve barış yapmak zorunda kaldı ve böylece, “yenilmez devlet” imajı paramparça oldu.
İsrail’den kaçmaya çalışan birçok aile arazi, ev, arsa ve diğer mallarını satmaya ve çocuklarını yurt dışında okutmaya başladı.
Gelecekte biz de tarihin bir parçası olacağız ve o zaman insanlar sanırım tarih okumaya şöyle başlayacaklar: Gazze’den önce, Gazze’den sonra.
Görelim Mevla Neyler…
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar34