İndim seyran ettim Frengistan'ı

  • GİRİŞ10.12.2011 09:05
  • GÜNCELLEME10.12.2011 09:05

İki haftadır dünya gündeminde yer alan Türkiye haberlerini” izliyorum. Eli silahlı bir Libyalının Sultanahmet’te dehşet saçması ile daha da ilgiyle okumaya başladım gazeteleri. Böylece uzun zamandır boşladığım düzenli yabancı basını okuma alışkanlığıma geri dönmüş oldum.

Yabancı basını takip etmek aslında diğer ulusların Türkiye’ye nasıl baktıklarının da bir göstergesi oluyor. Böylece onların gözündeki Türkiye imajını ve ya Türkiye ön yargısını çok rahatlıkla analiz etme imkânı buluyorum. Bu iki haftada ilk gözüme çarpan Fransız basınından Le Monde gazetesindeki Sarkozy’nin Türk açılımı” başlıklı tam sayfa yazısı oldu. Gerçi yazıya daha sonra düzeltme geldi ama bu düzeltme içeriği değiştiren bir düzeltme değildi. Yazıda Sarkozy ve Recep Tayyip Erdoğan karşılaştırılması yapılıyor ve bu iki liderin birbirlerinden nefret etmesine rağmen birbirlerine çok benzediği yorumuna yer veriliyor.

Şimdi yazı ana hatları ile Erdoğan ve Sarkozy benzerliğinden bahsediyor ama aslında başka bir mesaj veriyor. Malum Fransa Türkiye’yi pek sevmez. Sevmemesinin nedenleri tarihte kapitülasyonlara kadar gider ama en çok da laik(!) devlet Fransa Türkiye’yi yüzde 99 Müslüman nüfusa sahip olduğu için sevmez. Hani Türkiye Avrupa Birliği’ne girmek istemese Fransa açısından Türkiye’nin nüfusunun niteliği çok da önemli olmayacak. Amma velâkin bu denli Müslüman nüfusa sahip bir ülke Avrupa Birliği’ne girmek isterse elbette laik(!) Fransa ses çıkartır

Hal böyleyken yaklaşan Fransız seçimlerinde Sarkozy’e Fransız seçmenlerin gözünde farklı bir imaj çizmek için Sarkozy’nin Avrupa’da pek sevilmeyen Erdoğan’a benzetilmesinden daha da doğalı yok. Böylelikle gazete Sarkozy’nin bir Türk’ten farkı olmadığı mesajını veriyor ve bu adama oy vermeyin demenin yolunu “benzetme” yolu ile yapıyor. Hani bir nevi Türkiye’nin Avrupa’da sahip olduğu negatif imajı kendi iç politikasını yönetebilmek için kullanıyor. Hani gazete bir nevi Sarkozy’lik yapıyor. Bunu yapmak için de “Sultanahmet’teki Libyalı saldırısına” dört beş satır ayıran gazete aynı günler içerisinde tam sayfa Recep Tayyip Erdoğan haberi yapıyor.İşte burada adama sorarlar bu neyin lahana turşusu, neyin perhizi diye?

Aynı ülkenin basınında iki gün boyunca Erdoğan’ın sağlık durumu ile Türkiye’nin dış politikası arasındaki bağın nasıl ilerleyeceği yazılıp çizilirken sanki Erdoğan’ın rahatsızlığı Türkiye’ye de bulaşacakmış gibi bir imaj çizilmeye çalışılıyor. Hatta başka bir haberde öyle bir başlık atılıyor ki Türkiye’de yaşamasak biz bile bu denli karanlık çizilen Türkiye imajına inanabiliriz bile. “Arap Baharı ve Türk Sonbaharı” adlı haberin başlığı bile içeriğine bakmadan “Türkiye’de neler oluyor?” sorusunu sordurabilecek nitelikte. İçeriğe de baktığımızda Arap camiasında model olarak görülen Türkiye’nin bir model olamayacağı çeşitli örneklerle verilmiş. Yani bölgede yükselen Türkiye’yi aşağıya çekmenin çabası da denilebilir.

Elbette Türkiye demokrasinin dört dörtlük işlediği bir ülke değil. Ama bu ülke yıl ve yıl çok ilerleme kaydetmiş bir ülke. Ancak bu ilerlemeden bir habermiş gibi davranan yabancı basın nasıl oluyorsa ülkenin tüm defolarından haberdar. Üstüne o defoları öyle bir çarpıtıyor ki Türkiye kendi zamanında ilerleme kaydederken Avrupa’nın zaman katmanında hep yerinde sayıyor. Aslında bilmiyorlar ki Avrupa eskiden alıştığı bu modası geçmiş sanrıları görürken Türkiye çağ atlıyor.

* Başlık Karacaoğlan’ın bir şiirinden alınmıştır.

Figen Aypek - Haber 7
faypek@hotmail.com

Yorumlar1

  • illiterate philosopher 12 yıl önce Şikayet Et
    figen abla. harikasin yine.. tum yazilarini zevkle okuyorum
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat