Saylan’dan ilginç bir 'Muhammed' yorumu
- GİRİŞ17.04.2009 11:18
- GÜNCELLEME17.04.2009 11:18
Bi’saniye, ne oluyoruz Allah aşkına? Ortalık “Türkan Saylan.. O bir melek, o bir başöğretmen” lakırdısından geçilmiyor..
Saylan’ın neredeyse “azize” mertebesine ulaştırıldığını görünce şu aziz topraklarda akıl tutulmasının nerelere vardığını da görmüş oluyorum.
Elbette Saylan’ın isminin bombacılarla aynı kefeye konulmasına ben de karşıyım..
Elbette Saylan’ın, başörtüsüne (başörtüsü yasağına değil..) karşı olması onun demokratik bir hakkıdır..
Elbette Saylan’ın, beğenmediği bir hükümetin iktidardan uzaklaşmasını temenni etmesi, hatta bunun için toplantılara iştirak etmesi onun en doğal haklarından biridir..
Elbette, kendisi bir bilim insanı olarak mutlaka bu memlekete az ya da çok hizmetler yapmıştır ve elbette hasta bir insan olduğu için kendisine azami hassasiyet gösterilmesi icap etmektedir.
Fakat bütün bunlar sapla samanın; at izi ile it izinin birbirine karıştırılmasının; at önüne et, it önüne ot konmasının bir mazereti değildir.
(Zekasında problem olan insanlar için not: Burada teşbih yapılmıştır, kimseye it mit denilmemiştir.. Bu lafımı çarpıtanlar yine de olursa, bu mahlukun ot yerine biraz daha et yemelerini hassaten tavsiye ediyor ve hakkaten rica ediyorum!)
Evet kanser hastalığından kaynaklı saç dökülmesi ve bundan dolayı başını boneyle kapatması üzerinden çok “pis” bir yazı yayımlayan Vakit gazetesinin tavrı, “vicdanlara” çakılmış bir mıh gibidir.
Bir insanın hastalığı ile dalga geçmek insanlık denilen o mistik duygunun yitimi değildir de nedir?
Bu, işin bir boyutu.. Diğer boyutu ise Saylan’ın hastalığından rant ve ikbal devşirmek gayesine yönelik saçma sapan yorumlara hız verenler..
Can Ataklı örneğin dün Vatan’daki köşesinde bir okurun yorumuna yer vermiş.. Yorum şu:
“Biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi belediyelerin burs vermesini yasalara aykırı bularak durdurdu. Galiba ‘Sen benim öğrencimin bursunu kesersen ben de senin öğrencinin bursunu keserim’ diyorlar.”
Belediye bursunu kesen kim? Türkiye’nin en üst düzey yargıçları.. Saylan’ın başında olduğu derneğin verdiği bursları kesen var mı? Yok.. O zaman bu “illiyet rabıtası” nereden çıktı?
Aynı gazeteden Mustafa Mutlu ise bir “hastasının” mektubunu aktarıyor ve insanı kahırdan kanser eden şu cümleye yer veriyor:
“Tedaviden vazgeçiyorum. Kemoterapiye harcayacağım parayı bu derneğe bağışlıyorum.”
Evet bunlar birer “akıl kopması”dır, “fikir savrulmasıdır”..
Hele hele bazıları diyor ki: “Saylan, binlerce öğrenciye burs verilmesini sağladı.. Onu nasıl olur da suçlarsınız.. Şimdi o bursu alamayacak olanlar ne yapacak?”
Şimdi tabii bu bir mantıktır; mantıktır ama acayip sakat bir mantıktır.. Zira Deniz Derneği de binlerce insana yardım götürüyor değil mi?
Şimdi kalkıp “Siz nasıl olur da Deniz Feneri’ne dava açarsınız? Binlerce yoksul yardım bekliyor..” gibi hukuk mantığından nasibini almamış bir yorum yapılabilir mi?
Neticede Saylan’ın bombacılarla aynı karede gösterilmesi, soruşturmanın özellikle son dalgada dikkatsiz bir seyir işlediğini gösteriyor.
Ama tüm bunlar, Saylan’ın çağdaş ve demokrat bir insan olduğunu kabul etmemi gerektirmiyor..
Saylan tam manasıyla gayri medeni bir bilim kadınıdır; demokrat falan değildir..
Gayri medeni lafı birilerine ters gelecektir biliyorum ve devam ederek adını açık koyuyorum:
Sıfatı ne olursa olsun bir insan, üniversitede “ başörtüsü yasağını” savunuyorsa o kişi medeni bir insan değildir.. Demokrat bir insan ise hiç değildir.
(Bir insan elbette “başörtüsüne” karşı olabilir, böyle bir insan “medeni değildir” demem..)
Bir başka husus daha.. Bir insan dine inanmayabilir elbette, bu onun doğal bir hakkıdır..
Fakat Saylan, bir şölende ne demişti hatırlayalım: “Bu gençlik orkestrasını yaratan, yöneten arkadaşımızın adı Muhammed.. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi..””
Saylan aslında şunu demek istiyor: “Muhammed ismi Arap kokan gerici bir isimdir.. Orkestra ise ‘çağcıl’ bir yapılanmadır.. Şu çelişkiye bakar mısınız?”
İşte Saylan’ın zihniyet şablonu budur..
“Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği”ni destekleyen bazı çağdaşların yaşamındaki ironi ne yazık ki işte tam da budur!
Yorumlar21