MHP’nin iç güvenlik çıkmazı ve sürü psikolojisi

  • GİRİŞ26.02.2015 09:56
  • GÜNCELLEME26.02.2015 09:56

Ailesinin tek çocuğuydu. MHP’ye sempati duydu. Ülkü Ocakları üniversite teşkilat başkanı olacak kadar bu hareket içinde yükseldi. Babası Fuat Mahir Çakıroğlu’nun tabutunun başında söyledikleri ise, Türkiye’nin siyasi tablosuna bir çentik daha attı. Gözyaşları içinde “Ben CHP’liyim, oğlum MHP’li oldu, suç mu?” diyordu.

Fırat Çakıroğlu, evveli Cuma fakültede karşı karşıya gelen 300’e yakın PKK sempatizanı ve sol radikal gruplara mensup öğrenciler ile ülkücü gençler arasında çıkan kavgada bıçaklanarak hayatını kaybetti. Kavgada karşı gruptan da Nurullah Semo adlı genç yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Yaşam mücadelesi devam ediyor. Onun ailesi ise endişe içinde. Bu ülkede Türk-Kürt çatışması bekleyenler olduğunu geleneksel sağduyularıyla bilmekteler doğal olarak.

Tepkiler gecikmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Fırat’ın ailesini arayarak taziye dileklerini iletti.
MHP adına konuşan da Grup Başkan Vekili Oktay Vural’dı. Önce o şedit diliyle kanayan yaraları kaşıdı, ardından da HDP ve PKK’lıların okullarda yapılanma içinde olduğunu, çadırlar kurup şenlikler düzenlediğini belirterek, emniyetin ve YÖK’ün uyarılarına rağmen duyarsız kaldıklarını söyledi.

Vural bu sözleri İç Güvenlik Paketiyle ilgili olarak HDP’yle ittifak yaptıkları meclis oturumundan çıktıktan sonra söyledi. Oysa aynı Vural “Fırat'ın kıyısındaki koyunu değil de gencecik kardeşimiz Fırat'ı koruyamadınız” diye sözüm ona metafor yaparken, Cemaat’in sürüsü olmaktan kurtulabileceklerine dair en ufak bir işaret sunamadı. Biraz düşünebilseydi, o çocuğun öldürülmesinde İç Güvenlik Paketi’ne Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda değil de hükümet karşıtlığı temelinde muhalefet eden MHP’nin de payının olduğunu görecekti.
Ancak zihinleri kör edilmiş bir MHP’den söz ediyoruz.

AMA TOPLUM YAPAMIYOR İŞTE…

Şimdi moda sanırım. Kimi gazeteciler artık alenen yalan söyleyerek “fikir” yürütmekte ya da söyleşi yapmakta. Aslı Aydıntaşbaş’ın iç güvenlik paketiyle ilgili yalanı ortaya çıkarılınca yüzü kızarmadan konuşmasını sürdürebildi. Bu kaşarlığı hangi politikacıdan öğrendi bilemiyorum.
Aynı yalancılığı CNNTürk’den Şirin Payzın da yapıyor.

Önceki hafta Başbakan Başdanışmanı Yazar Etyen Mahçupyan konuğuydu. Her zamanki soğukkanlılığı, insanı mıh gibi çakan mantığı ve filozofça analizleriyle kurdeşen dökmesine neden olan Etyen Mahçupyan’a yönelik sorularında, iktidar karşıtlığını besleyecek argüman bulamayınca yalanlara sığındı.

Birleşik Haziran Hareketi (BHH) eylemlerinde “Hırsız ve katil Erdoğan” diye slogan attırmaktan dolayı yöneticisi Orhan Kılıç hakkında soruşturma başlatılmış ve sabah saatlerinde evinden gözaltına alınmıştı. Meğer o akşam Şirin Payzın’ın programına çıkacakmış. “Tam CNN’e çıkmadan önce gözaltına alındı. CNN’de yapacağı muhtemel konuşmayı sansürlediler” dedi. Etyen Mahçupyan “Bilmiyorum, öyle olmuşsa kötü” dedi ister istemez.

Sanırsınız yayına geldi, çıkmadan önce gözaltına alındı. Ego da obez. Çok mühim programı var.

Şirin hanım Cumhurbaşkanı’na herkesin hakaret etmesinden büyük zevk alabilir. Ama bir, zevk almayanlar var. İki TCK’nın 299. maddesi Cumhurbaşkanlarına hakareti cezalandırıyor. Üç, bu evvelden de böyleydi. Ama kimse Ahmet Necdet Sezer’e içinden çok geçse de böyle hakaret etmediği için Şirin hanım farkında olmayabilir.

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat