Öcalan, HDP’nin barajı aşmasını istiyor mu?
- GİRİŞ02.06.2015 10:01
- GÜNCELLEME02.06.2015 10:03
Ama kazın ayağı öyle değil.
Öncelikle şunu teslim edelim.
Zamanında MİT’in içindeki uluslararası karanlık lobilerle iş birliği yaparak atıldığı “Kürt hakları” mücadelesinde, tam 37 yılı geride bırakan Abdullah Öcalan, bugün Orta Doğu’nun ve küresel yapının tüm tezgâhlarının, gıllıgışlı işlerinin içinde pişmiş biri olarak, geleceğe adını deneyimli siyasetçi olarak yazdırmayı tasarlıyor.
Mahkûmiyetini sürdürdüğü İmralı cezaevinden 16 yıldır dünyanın sayılı örgütlerinden birini yönetmeyi başardığı da ortada. Öyle ki aynı zamanda PKK’yı “Halk için savaşan bir gerilla örgütü” olarak benimseyen yüz binlerce insanı peşinden sürükleyebilen bir lider Öcalan.
Sevseniz de sevmeseniz de gerçek bu.
Adam yıllarca örgütüyle konakladığı Bekaa vadisinden ve Şam’daki evinden kurtlarla dans etti. Baas ve Esad ailesinin, uluslararası istihbarat örgütlerinin kirli ve tehlikeli ilişkiler ağından bugüne sağ çıkabilmeyi başardı. Kolay değil. Bu yüzden aynen o karanlık odaklar gibi A, B ve C planları her zaman hazır olan bir isim.
ÖCALAN KÜRESEL OYUNUN FARKINDA MI?
Bu profildeki Öcalan’ın, şu dönem küresel yapının Doğan Medya ve Paralel tetikçileriyle iş birliği yaparak kendisini by-pass etmeye, yerine Selahattin Demirtaş’ı hazırlamaya ilişkin plânının farkında olmaması mümkün mü?
Kobani bahane edilerek Demirtaş-Kandil ittifakıyla sahneye konan iç savaş provasında da saf dışı bırakılmıştı. Ama PKK’lılar kendi halkına karşı tam bir IŞİD vahşeti uygulayınca işler tersine dönmüş, ayaklanmayı kışkırtan Demirtaş basın toplantısında boncuk boncuk terleyerek kepazeliğinin altından kalkmaya çalışmıştı. Demirtaş’ın zavallılığı Öcalan’ın elini güçlendirdi.
BARAJ PLÂNININ DEVREYE SOKULUŞU
Ancak uluslararası yapı bu kez “HDP’nin yüzde 10 barajına rağmen parti olarak seçime katılması” stratejisini devreye soktu.
Aşama aşama gelişti süreç.
Büyük bir keşif yapmışlardı. CHP’den bir cacık olmuyordu. Ancak, HDP yüzde 10 barajını aşarsa milletvekilleri yaklaşık iki katına çıkacak, AK Parti’nin de eğer oyları düşerse iktidar olma şansı tehlikeye girecekti. En azından AK Parti Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa sahip olamayacak ve daha kolay “kontrol edilebilir” hâle gelecekti.
ARANAN OMURGASIZ BULUNMUŞTU
Küresel güçler ve Türkiye taşeronları memnun olmadıkları Öcalan’ın yerine artık “sivil” ama her türlü omurgasızlığa sahip birine ihtiyaç duyuyorlardı. Bu anlamda Demirtaş biçilmiş kaftandı. Kukla olmaya gönüllü, gerektiğinde gülümseyen nüktedan biri, zamanı geldiğinde de küfürbaz ve insanların ölüm emrini verebilecek tıynetteydi. Ona bir “liderlik karizması” çizmeye karar verdiler. Eğer seçimi kazanırsa karizması taçlanacak, aksi halde Öcalan tarafından çizilecekti. Kaybeden yine kendileri olmayacaktı sonuçta.
DEMİRTAŞ’IN İKNA EDİLİŞİ
Bu projeyi devreye sokma amaçlı olarak Demirtaş, “çok güvendiği ekibiyle” Amerika’ya çağrıldı. Ona sözler verildi, parlatılacaktı. Doğan Medya ve Cemaat basını destekleyecekti. Kılıçdaroğlu ve CHP, hatta MHP bile onlara sataşmayacaklardı. Her iki parti ve liderini “Cemaat’in Geçmişe dönük çalışmaları” kolaylıkla ikna etmeye yetip de artıyordu bile.
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol