Ak Parti “Kürt Seçmen”in oyunu nasıl geri alacak?
- GİRİŞ24.09.2015 09:45
- GÜNCELLEME24.09.2015 09:45
Merak edilen iki konu var.
Biri, Ak Parti, kaybettiği Kürt seçmenini geri alabilecek mi? Ve dolayısıyla iktidara yaklaşabilecek mi?
Diğeri de HDP barajın üstünde kalmayı sürdürecek mi? Bu partiye verilen emanet oylar asıl kaynağına dönecek mi?
7 Haziran seçiminden bu yana çok şey değişti.
“PKK’ya ben silah bıraktırırım” diye barajın üstüne talip olan HDP, istediğini elde etti ama, hemen ertesinde başlayan PKK saldırıları nedeniyle akan kanı durdurmak için kılını kımıldatmadı. Bununla da kalmayıp PKK saldırılarını ve katliamlarını destekleyici açıklamalar yaptı. Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ise daha önce söylediklerini unutup “PKK biz söyledik diye silah bırakmaz” sözleriyle bir kez daha yalan üzerine siyaset yaptığını kanıtlamış oldu.
Peki, seçimden sonra HDP’nin sözüyle silah bırakmasını beklediği PKK’nın saldırıları ve katliamları sonucu yüzlerce gencin hayatını kaybetmesi, bölgenin alt üst olması, Kürt seçmenin kararını nasıl etkileyecek? Olan bitenin onlar nezdinde bir karşılığı var mı?
Araştırma şirketlerinin verilerine göre Ak Parti’nin oyu Doğu ve Güneydoğu’da yüzde 26, HDP’nin ise yüzde 51 olarak görünüyor şu aşamada.
Oysa 2011 genel seçimleri ve ardından gelen seçimlerde, Ak Parti’nin oyları kıl payı da olsa HDP’yi geçiyordu.
7 Haziran seçimi öncesindeki kadar olmasa bile, iktidar için kaybettiği oyun büyük bölümünü geri alması gereken Ak Parti’nin bu konuda bir stratejisi var mı yok mu, seçim kampanyası nasıl şekillendirildi, ne tür bir söylem geliştirildi bilemiyoruz.
Artık mitinglerin, Başbakan’ın güçlü meydan konuşmalarının etkisi sanıldığı kadar yüksek değil. Hatta yok denecek kadar az.
Kürt seçmenin beklentisi belli:
1-Çözüm sürecinin akıbeti ne olacak? Ak Parti onlara bu umudu ve silahların gölgesinde yaşamayı sona erdirecek güvenceyi verebilecek mi?
2-Ak Parti’nin söylemi yine sert ve yüksek perdeden mi olacak?
3-HDP’ye yönelik mesajlar aynı mı olacak yoksa gelecek vaat eden ve vesayetten kurtulması karşılığında muhatap alınacağına dair işaretler içeren bir üslup mu tutturulacak?
4-Şimdiye dek yapılan yatırımlar, sosyal yardımlar ve refahın artırılması için atılan adımları “Biz yaptık” diye tekrar mı edecekler, yoksa ilave yatırımların ve vaatlerin müjdesini mi verecekler?
5-Mevcut demokratik kazanımları tekrar tekrar hatırlatacaklar mı yoksa demokratik hakların uzlaşmayla ve yeni bir anayasa ile nasıl genişletileceğini mi anlatacaklar?
Kürt seçmenin beklentisi işte bu soruların yanıtlarında saklı.
Bugün demokratik hak ve özgürlükler ile kamu güvenliği kalın çizgilerle birbirinden ayrılabiliyor ve birinden dolayı diğeri zarar görmüyor.
Zaten gerek Cizre ve gerekse diğer operasyonlarda halkın PKK’ya destek vermemesi, HDP’nin tüm kışkırtmalarına, yalan haberlerine rağmen kitleselleşememesi, Kürtlerin meseleyi ne kadar doğru anladıklarının bir göstergesi.
Taş üstüne taş koymak için bundan daha uygun bir zemin olamaz.
Yorumlar1